Google Ofisine Giden Yol: Son Yüzyılın Ofis Tasarım Akımları

Günümüz iş dünyasını rekabetçi, teknoloji güdümlü, haliyle hızlı ve küresel bir alan. Bu dinamik hal kültürel, teknolojik ve fiziksel unsurların iş dünyasını doğrudan etkilemesinin sonucu aslında. Kullandığımız cihazların ve onlarla yaptığımız işlerin değişmesi Kendi Cihazını Getir gibi trendlerin başlamasına kadar vardı.

İş yerlerinin ve demirbaşların dönüşmeye başlamasının bir başka sebebi de yeni nesil çalışanların daha özgür çalışma şekilleriyle daha verimli çalıştığına duyulan inanç. Bilgi toplumunun ve ağların (network) etki alanı genişledikçe eski iş yapış şekilleri kadar eski ofis tasarımları da yeni bir biçim almaya başladı. Daha sosyal çalışma alanları daha yaratıcı sonuçlar yaratmaya başladı. Ancak bu dönüşüm uzun bir zaman aldı. Bahsettiğimiz dönüşümün gerçekleşmesi için hem iş yapış şekillerinin hem de mimariye bakışın değişmesi gerekti. İş yerleri tasarımını açıklık ile özel alan ve etkileşim ile bağımsız olan arasındaki sürtüşme belirledi. Bu sürtüşme günümüz kampüs ofislerine gelinmesiyle sonuçlandı, şimdilik...

Peki, birçoklarının hayalini süsleyen Google ofislerine kadar beyaz yakalı nasıl ofisler gördü?

Taylorizm

Amerikalı iktisatçı ve mühendis Frederick Taylor, The Principles of Scientific Management (1911) kitabıyla yirminci asrın bir dönemine hâkim olan yönetim algısını belirledi. Taylorizm olarak da bilinen yöntem, verimlilik ve denetim saplantısıyla yıllarca işveren-çalışan ilişkisini belirledi. Öyle ki, açık büyük iş yerlerinin 1960'lara kadar süren tasarımları da Taylor tarafından hazırlandı. Yöneticilerin çalışanlarını kolaylıkla takip edebilecekleri açık ofis tasarımları Taylor'ın, beyaz yakalıya armağanı olarak görülebilir.

Bürolandschaft

1950'lerde Avrupa kıtası çok hızlı bir dönüşüm geçiriyordu. Özellikle Almanya'da sosyalist değerlerin yükselmeye başlamasıyla devam eden bu dönüşüm yöneticilerin işveren üzerindeki tahakkümünün azalmasına sebep oldu. Özellikle Avrupa firmaları çalışanlar arası iletişimin verimliliğe olumlu yansıdığını gördü. Çalışanların birbirleriyle daha rahat iletişim kurduğu çalışma alanları 1960'larla birlikte bu şekilde yaygınlaşmaya başladı.

Action Ofis

Herman Miller'ın tasarımcı Robert Propst'la birlikte oluşturdukları Action Office markası 1960'ların yenilikçi ofis tasarımı olarak ortaya çıktı. Avrupa'daki Bürolandschaft etkilenerek oluşturulan Action ofisler Taylorist geleneğe göre daha esnek ve bölünebilir alanlarla çalışanlar için özel alan yaratabilen tasarımlara sahipti.

Kutucuk Akımı

1980'lere gelindiğinde daha sosyal çalışma alanlarına doğru atılan adımlar biraz daha geriye gitti. Kutucuklar halinde tasarlanan ofislerde herkes kendi özel alanına sahip olsa da bir küpün içinde çalışmaya çabalamak beyaz yakalıyı geceleri hacker'lık yapmaya iten şeylerden oldu. 1990'lara gelindiğinde kutucukların çalışanlar ve iş yapma şeklindeki etkilerinde rahatsız olan yenilikçi şirketler sanal ofis denemelerine başladı. Çalışanların kişisel masaya sahip olmadığı bu denemeler her ne kadar başarılı olmasa da şimdilerde çokça özenilen 'yaşam alanı sunan' ofislerin ortaya çıkmasında önemli bir deneyim.

Network Ofisler

Geçtiğimiz 10-15 yıl işyeri mobilyaları tasarımı yapanlar açısında oldukça farklı bir dönem oldu. Bir yandan kutucuk ofislerin devamı etmesini diğer taraftan çalışanlarının daha sosyal olmalarını isteyen yöneticiler tasarımcıların işlerini bir hayli zorlaştırdılar. Ama en sonunda yeni teknolojilerin yaygınlaşmasıyla daha mobil olmaya alışan çalışanlar ve yeni iş yapış şekillerine gerçekten inanan başarılı şirketler ofislerin tüm çehresini değiştirdi. Taylorizm doğduktan yaklaşık bir asır sonra daha tutumlu, daha verimli ve daha özgür iş yerleri için yepyeni bir tasarım kullanılmaya başlandı.

Popüler İçerikler

Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Kanseri Yenen Eski Arka Sokaklar Oyuncusu Dizi Setlerine Yeniden Dönme Kararı Aldı