Sabahları TikTok izler oldum sormayın. Nedense sosyal medyanın her yeni trendine tarafımdan muhafazakarlıkla yaklaşıyor, sonunda ise iyi bir izleyici olup çıkıyorum. Ara sıra aklıma yapabileceğim bir iki paylaşım gelirse de yapmıyorum. Üşeniyorum.
Sabahları TikTok izler oldum sormayın. Nedense sosyal medyanın her yeni trendine tarafımdan muhafazakarlıkla yaklaşıyor, sonunda ise iyi bir izleyici olup çıkıyorum. Ara sıra aklıma yapabileceğim bir iki paylaşım gelirse de yapmıyorum. Üşeniyorum.
İnsanlar dans ediyor, birbirlerine kötü şakalar yapıyor, bebeklerini ve hayvanlarını çekiyor. Bütün bunlar bir yana, zenginlik içindeki hayatlar da ifşa ediliyor. Peki neden başkalarının lüks hayatlarına bu kadar iltifat ediyoruz?
Örneğin beyaz bornozlu bir kadın, klasik mimari bir otelin balkonundan yemyeşil ormana bakıyor. Kuş sesleri göğe yükseliyor. Önünde beyaz masa örtüsüyle mükellef bir kahvaltı sofrası, gümüş takımlar filan. Çekildiğinden habersiz (!) şöyle bir ormana bakıyor. Bu çok izlenmiş belli ki benim de önüme geldi. Demek ki ne kadar zaman geçerse geçsin, hangi platformda olursa olsun zenginlerin hayatı ilgimizi çekmeye devam edecek.
Yaratıcı örneklerin yanı sıra intiharlar, gey videoları çeken heteroseksüeller, ebeveynlerini huzursuz eden ergenler ve danslarla devasa bir karnaval uluslararası bir caddede gösterilerini ortaya döküyor.
Televizyona aptal kutusu diyorduk ya hani, şimdi televizyon izlemek için dahi konsantrasyon gerekiyor. Televizyon izliyoruz ama bir gözümüz telefon ekranında. Sizi bilmem ama ben dizi, film izlerken zorlanır oldum. Birer dakikalık ve daha kısa bu içerikler ardı ardına bizi hipnotize ediyor. Bu da beynimizi geçmişten daha farklı şekilde yeniden programlıyor.
Dünya gerçekten de baş döndürücü bir hızla dönüyor. Artık film, dizi falan izlemeye gerek yok. Kollarınızı kavuşturun ve dünyanın dönüşünü izleyin.