Gökçen Gökçebağ Yazio: Ahmet Hakan Tekniğiyle Yazdığım Bir Yazı

Özgür bir dünya hayal ediyorum.

Ama olmuyor.

Her adımım kayıt altındayken, her kurduğum cümle, beğendiklerim, beğenmediklerim, dostlarım, ailem, hastalıklarım, fikirlerim, merak ettiklerim, ilgilenmediklerim, fantezilerim, hayallerim, planlarım, sahip olduklarım, sahip olmak istediklerim, satın aldıklarım, iade ettiklerim, fikirlerim…

Kayıt altındayken…

Olmuyor.

Doktorlar obsesif kompülsif bozukluk diyor.

Sonra hep geçmişe dönmek istiyorum. Daha ileri gitmesek. Burada dursak.

Diyorum.

Olmuyor.

Geleceğin bana vaat ettiği tek şey:

Endişe.

Doktorlar buna anksiyete diyor.

Herkesten uzak, tek başına, hep ekran başında, evden çıkmadan, kimseye dokunmadan…

Yaşıyorum.

Dokunma duyum ipotek altında. Arkadaşlarım uzakta yaşıyor. Sokağa çıkmak yasak. Temizlik, maske, mesafe…

Şart.

Doktorlar pandemi diyor.

Sözlüğe ekliyorum.

Ağzıma, burun deliklerime çöp soktular geçen; ince uzun bir çöp.

Ses çıkarmadım. Halbuki ne kadar nahoş bir şey, insanın burnuna çöp sokulması. Hem de ta genzine kadar. “Aaaa de” demiyor galiba doktorlar artık. Ağzınızı açın, diyorlar. Ağzımı açıyorum ama ne bir hayret, ne bir sevinç…

Doktorlar PCR testi dediler, adı buymuş işlemin. İki saat de kapıda sıra bekledim. PCR’mış. Kısaltma deniyor böyle şeylere.

Korkuyorum. Köpekten korkuyorum. Hele bazıları çok tehlikeli, çok. Köpek insanın dostuymuş; öyle diyorlar.

O senin dostun, insanların değil. İnsanın dostu diyecek olursan o insan sensin, ben değil. Benim dostum bir kuzuydu, ertesi gün kestiler. Kuzuların dostluğu çok kısa sürüyor. Ama etleri yumuşacık. Keçiler inatçı olur, o yüzden etleri serttir.

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?