Gökçen Erdoğan Yazio: Yaşamın Kendisi Bir İllüzyon

İnsanın, yaşadığı ülkenin ve bir arada yaşadığı insanın gerçeğine uzak olmasından hiç hoşlanmıyorum. İnsanım, belki zaman zaman ben de ana dalıp, düşünsel hassasiyetimi kaybedip bu yanılgıya düşüyorumdur ama ne olur rastlayan olursa beni uyarsın. Birbirine güç vermek, ilham olmak, moral düzeltmek, teselli etmek başka; gizli bir kibirle onun yaşamını görmezden gelmek başka.

Bakın mesela şu yeni moda dekorasyon kanallarına, sayfalarına; her şeyin yalnızca hayal etmekle, istemekle, okumak ve araştırmakla, sanatçıları tanımakla, yüksek zevke sahip olmakla ilgili olduğuna nasıl da inanmışlar zaman içinde. Ya para?

Mesela ben bahsi çok geçen o Çukurcuma antikacılarına ya da hadi ikinci elçilerine gitsem ve param olmadığını söylesem ama Rönesans’tan girsem Bunny Williams’tan çıksam kaptığımı eve götürebiliyor muyum parasız?

Ya da ekonomik mobilya ve dekorasyon çözümleri sunan zincir mağazalar yerine marangozu(m)a gittiğimde daha fazlasını ödeyerek daha elegan olma hakkımı geri alınamaz biçimde elde ediyor muyum? Marangozumla para işini iş bitince konuşacağımı da biliyorsunuz sanırım, çünkü birbirimize yabancı değiliz.

Her şey parayla dostlarım. Paranız varsa kendi aranızda ayrışabilir ve sınıflanabilirsiniz, dünyanın düzeni böyle. Ama parası olduğu için seçme şansı daima daha fazla olanlar, seçtikten sonra değiştirme, yenileme şansı daha fazla olanlar; keşke yaşamlarında bunun ne denli etkili olduğunu kabul edebilseler. Çünkü bir yerden sonra bu “yaşamın kendisini bir illüzyon aynasında görme” hali can sıkıcı oluyor. Peki bana ne?

Ben satın alma gücü yüksek biriyim ve bu zamanla oldu. Çalıştığım ve markalaşma sürecime emek verdiğim için. Mesleğimde gelişmek üzere yatırım yaptığım için. Ağzımda altın kaşıkla doğanlardan değilim. Ve doğru yolla kazanılan paraların zengini olmak, zengini sayılmak asla ayıp değil. Ben yoksulu anlamak için cebimizdekini köşedeki çöpe atalım demiyorum. Ama burada işler nasıl dönüyor, ortalama bir aile zevkleri açısından ne denli büyük bir cevher olursa olsun, bir halıyı değiştirmek için kaç ay, kaç yıl düşünüyor, fikrimiz olsun.

Ekmeğin fiyatını bilmeyen siyasetçiler, sanatçılar bu ülkeye bir şey katmadılar dostlarım.

Doktorlar ve mühendisler de katmayacaklar. Bilen ve gören olmak gerek. Gizli kibir, tehlikeli bir ot gibi bitiyor aramızda. Benim meslektaşlarım arasında, sizin akrabalarınız arasında, şirketinizde, meclisinizde… Çoğu şey, bu ülkenin refah seviyesiyle ilgili. Çoğu şey bu ülkenin asgari ücretiyle ilgili. Çoğu şey nasıl severek seviştiği, nasıl bilinçli korunduğuyla ilgili, haklarını almak için neler yapabileceği ve bu gizli kibre bakarken ne denli içe kapanıp kırıldığıyla ilgili. O yüzden herkes basit ve şımarıkça sorunlarını sessizce yaşasın, paraya borçlu olduğu şeyleri kimse unutmasın ve herkes bir diğerini kendi şartları içinde değerlendirmeye gönüllü olsun. Çünkü örnekleri çoğaltmam mümkün geldikçe karnıma ağrılar giriyor. İnsan, içinde bulunduğu ülkenin gerçeğine bakan ve onu gören, onu duyan ve onu konuşan olmalı. İnsan, bir bütünün parçası olmalı. Parçanın bütünü olmaya çok da kapılmamalı. 

Ve bazen gelen “asla layığıyla anlatamamış olma hissi”; sana selam…

Instagram

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Yönetmen İlker Canikligil'in "Kaçak Film" Çıkışına Röportaj Adam'dan Aşırı Haklı Tepki
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi