Gökçen Erdoğan Yazio: Para, Zaman ve Duygusal Enerji

Yıllardır ülkemizde ve yurt dışında meslektaşlarımla çeşitli projelerin içinde yer aldım. Sosyal medyanın hayatımıza soktuğu sosyal deneylerin bir önceki versiyonu, basit anketlerdi. 2014’te yine bir sosyal çalışmanın içinde dikkat çeken üç soru vardı:  1) Girdiğiniz kafe/restoranın fiyat politikasının size uymadığını ve karşılamakta güçlük çekeceğiniz oranda yüksek fiyat aralığında olduğunu gördünüz. Oturduğunuz halde kalkıp orayı terk eder misiniz, yoksa bundan çekinip orada kalır ve siparişinizi mi verirsiniz? 

2) Çeşitli biçimlerde tanıştığınız ya da tanıştırıldığınız biriyle ilk görüşmenizde beklediğiniz etkiyi alamadınız ve iletişimi kuramadınız. Nezaket kuralları gereği, buluşmanızı tekrarlar mısınız, yoksa ilk buluşma sonrası bunun son olduğunu açıklıkla izah eder misiniz? 

3) Bitmesine karar verdiğiniz bir ilişkinizi, bu kararınızı açıklamakta güçlük çektiğiniz için uzattığınız, kırmamak, üzmemek adına bir süre daha rol yaptığınız oldu mu?

Tam olarak bu cümlelerle değilse de bu minvalde sorulan bu 3 sorunun yanıtları ise çoğunlukla, ezici çoğunlukla şöyleymiş:

1) Kesinlikle kalkar, teşekkür eder ve bütçeme uygun olan bir yere giderim. Bundan utanmam ve çekinmem. 

2) Eğer karşı taraf yeniden buluşmak isterse olmayacağını bilsem de buluşurum, sonra bu işin olmayacağını söylerim.  

3) Evet ilişkimi bitirmekte zorlandığım için uzattığım oldu, hem de birden fazla defa.

Yani paramız, zamanımızdan, duygusal enerjimizden ve psikolojimizden daha önemli geliyor bize. Gelecek görmediğimiz, iletişimde kalmayı düşünmediğimiz biriyle sırf kabalık etmemek adına zaman kaybetmeyi tercih ediyoruz. Ya da bitmiş bir ilişkiyi sırf karşı tarafı üzmemek adına, kendimizi zorlayarak ite kaka bir süre daha götürebiliyoruz. Bizim ne hissettiğimiz önemsizmiş ya da bir insanı iyi niyetle olsa dahi kandırmak, aldatmak yeğlenmeliymiş gibi.

Elbette bireysel farklılıklarımız var ve hepimiz aynı durumlarda, aynı hızla, aynı biçimde davranamayız. Ve hatta istisnai olarak bazı ilişkilerin dinamikleri daha hassas dengeler üzerinde. Dolayısıyla burada mutlak doğrudan söz etmek imkansız. Ama yine de 2014 yılından bugüne baktığımızda geçen bu 7 yılda; bütçemize verdiğimiz önemin benzerini, kendimize ve zamanımıza vermeye başlamış, bu konuda yol kat etmiş olduğumuzu umuyorum.

Çünkü hayır diyebilmek ve bunu nezaketli bir kararlılıkla yapabilmek de gereklidir.

Bunu ilişki terapilerinde de sıklıkla anıyor ve anlıyoruz. İnsan ilişkilerinde duygular çok önemlidir ama kırılganlık, insan duygularının ve davranışlarının önünde bağlayıcı bir set de olmamalıdır. Şartlarımıza, hislerimize, arzularımıza uymayan bir ilişkiden, bir flörtten, bir arkadaşlıktan gidebilmeyiz, tıpkı terk etmekte güçlük çekmediğimiz restoranlar gibi. Ve aynısı bize de olabilmelidir, anlayış ve saygı duymalıyız öyle bir durumda da. Herkes “hayır” duyabilir, duyabilmelidir, bunu duymaya hazır olmayanlar da bu yollara çıkmasınlar, budur önerim.  

Instagram

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var