Gökçen Erdoğan Yazio: Özgürlüğün Sınırı

Özgürlüğün sonsuz bir şey olduğuna mı inanıyorsunuz yoksa onun da bir çerçevesi var mı? Başkalarına ve kendinize karşı sorumluluğunuz, özgürlüğünüzü yok mu eder onu beklenmedik biçimde besler mi?

Bana kalırsa özgürlük her zaman kafa karıştırıcı olmuştur, belki de diğer bütün tutkular gibi. Çok bilindik bir söz vardır hani “Senin özgürlüğün benimkinin başladığı yerde biter.” Evet, bu yönden bakınca net olarak söyleyebiliriz ki sonsuz özgürlük diye bir şey yoktur. Makul özgürlük… Bunu da biraz kısıtlayıcı buldum. Böyle demek de uygun düşmüyor olabilir. Ama benim asıl söylemek istediğim; özgürlük bilimden ayrı değildir, ayrı düşmemelidir.

Son zamanlarda çokça konuşulduğu için, anlaşılır olabileceğini düşündüğümden bununla örneklemek isterim.

Bir kişinin nasıl giyineceği, kendi tercihidir. Girmeyi, önceden belirlenmiş kurallarına uymayı taahhüt ederek kabul ettiği kurumsal ya da kamusal bir yapı söz konusu değilse giyim kesinlikle özgür seçimlerin bir parçasıdır. Örneğin okulda, kilisede ya da camide dilediğiniz kadar sonsuz biçimde özgür olamazsınız. (Bunun doğru olan olup olmadığını tartışmıyoruz; dünya gerçeklerinden söz ediyoruz.) Ve bu dünya gerçeklerinin bilimsel boyutları da vardır.

Örneğin teşhircilik. Sizin özgürlükle açıkladığınız herhangi bir davranış, giyim, sergileme ya da temas biçimi aslında “teşhircilik” olabilir. Ancak bu sizin dışarıdan gören gözünüzün yargılarıyla karar verilebilecek kadar basit ve sığ bir kavram değildir. Teşhircilik de bir tür cinsel sapma sayılır. Erkeğin teşhirciliği genelde penisini ulu orta, erekte biçimde yabancılara sergilemek olarak tezahür ederken kadının teşhirciliği “ben çiftleşmek için doğru kadınım” deme arzusuyla mahrem yerlerini bilinçli olarak gösterme eğilimidir. Dekolte giyen kadınlar teşhirci değildir. Ama teşhirci bazı kadınlar bunu derin dekoltelerle ya da görülmesine izin verilmiş çıplaklıkla yapabilirler. Sapla samanı ayırmak işte bu noktada çok önemli. Bedenini görebildiğiniz her kadın teşhirci değildir. Bu noktada bilimden ve sergilemenin altında yatan nedenlerden uzaklaşamazsınız. 

Teşhir, erkekte de kadında da cinsel gücünün olduğunu vurgulama, arzulanma isteği ve tahrik ederek kendini iyi hissetme amaçlarını gizli olarak taşır. Bu çoğu zaman kişinin de farkında olamadığı daha doğrusu adını koyamadığı bir dürtüdür. Kadının da erkeğin de seks için doğru kişi olduğuna ikna etme çabası son derece olağandır. Olağan olmayan ise bunun sıklığı, yaşamın içindeki genel yerinin sürekli büyümesidir. 

Psikolojik olarak bu konuda bulabileceğiniz elbette çokça kaynak var. Ancak ben bunu bu hafta gördüğüm bir vakadan yola çıkarak bir hatırlatma yazısı olarak yazıyorum. Kendinizi seks yapılacak bir vücuttan başka bir şey olarak tanımlamakta güçlük çekiyorsanız, kendinizle ilgili varmak istediğiniz tek nokta bir arzu nesnesi olmaksa, cinsel doyuma siz de arzulayınca değil yalnızca arzulanınca ulaşır olduysanız, seksi hazırlayan yegane şeyin çıplaklık olduğuna inanıyorsanız ve kendinizi engellenemez biçimde kendinizi sergiler buluyorsanız, belki de değilsiniz ama yine de bir uzmanla görüşmenizi ve işin aslını öğrenmenizi isterim. Çünkü özgürlük sizi fiziksel açıdan olduğu kadar psikolojik açıdan da güçlendirmelidir.

Güç, yalnızca seksi hissetmek değil bütüncül olarak sağlıklı hissetmektir. Özgürlük de sınırsız çıplaklık ya da seks değil; akıl ve duygulara dilediği biçimde ağırlık vererek kendi seçimlerini yapmak, sağlıklı ve mutlu yaşama hakkını kullanmaktır. 

Instagram

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu