Okuması, anlamadığı yerlerin altını çizmesi, belki onların detaylarını araştırması, güvendiği birine danışması ama bilgiyi marketten parasını verip satın aldığı bir şey gibi paketiyle çantasına atmaması. Kendini, hazıra konmayan bir öğrenme biçimine daha yakın bulması. Biraz çabalaması, içten içe merak etmesi, sorgulaması, incelemesi ve en nihayetinde inanırsa yine karşısında olması. Elbette bilhassa kadınları birer insan ve birey olarak koruyan bu sözleşmenin karşısında bir kadın görmekten dolayı üzüntü duyarım ama kendisinin bu sonuca varmış olmasında bir teselli de bulurum. Ya da bulamam bilmiyorum ama insan yine de gerçek bir öz okuma yapmalı, dünyaya dair.
Savaşmaktan yılmam. Kadınların bu toplumda kendilerini temsil edebilmesi ve bu söz hakkına herkesin saygı duyması için, kadının en temel ihtiyaçlarının bile ikincil kabul edildiği bu düzenin değişmesi için elbette türlü yönden mücadele ederim. Ama yanımda en çok kadınları görmek isterim. Erkekler, başlarına yıkılan bu pazar yerinden rahatsızlık duysalar da kadınlar, bu mücadelenin kendileri ve kendileri gibi olmayan başka kadınlar için topyekün bir mücadele olduğunu idrak edebilsin isterim. Fakat her şeye rağmen görüş farklılıklarımıza hazırlıyorum kendimi her durumda. Ama “bilmiyorum ama karşıyım”a sanırım hazır değilmişim. Yıkılmış hissettim biraz. Meramımı anlatabildim mi bilmiyorum ama bütün kadınları, kendimiz için verdiğimiz bu mücadelede kazanmak benim asli hedefim. Onları karşı safa yazıp karşılarında durup alayla gülmeyeceğim. Birbirimize kırdırılmayı reddediyorum ve eminim gün gelip birleşeceğiz.
Eğer bu satırları okuyorsan canım kadın, sözleşmeyi satır satır okuyacağını ve sonra eline geçen her kağıt parçasını, her dokümanı, her makaleyi ve dahi her romanı, zengin aklınla okuyup sorgulayacağını biliyorum. Çünkü asla geç kalmazsın. Çünkü hala hayattasın.
Instagram
Twitter
Web