Ebeveynlik üzerine çokça düşünüyor, birbirimizi anlayacağımızı düşündüklerimle de sıkça konuşuyorum.
Ebeveynlik üzerine çokça düşünüyor, birbirimizi anlayacağımızı düşündüklerimle de sıkça konuşuyorum.
Kendi ebeveynliğimi var ederken iç güdülerim kadar gördüğüm ebeveynlikten de beslendim elbette. Mutlu, sevgi dolu bir ailede yetişmiş bir birey olarak her evde olup bitenle empati yapmamın mümkün olduğunu düşünmüyorum; bu ancak hariçten gazel okumak olur. Ancak şunu da her geçen gün kuvvetlenen bir hisle fark ediyorum; hayırlı evlat kadar önemli bir gerçek hayırlı anne baba.
Herkes din, ahlak, görgü ekseninde çocuğu anne babaya kesin biçimde borçlu kılarken anne babanın çocuğa karşı sorumluluğundan pek de bahsedilmiyor. Salt sevgi yeterli mi; geleneksel biçimde, kalpteki sevgiyi göstermeden gizlice beslemek bir çocuğun hayat yolculuğunda nelere mal oluyor? Seçimlerinin desteklenmesi, hatalarında dahi ailesini yanında bulması, yol gösterirken karakterinin baskılanmaması gibi şeylerin hiç önemi yok mu? Çocuk, kendisini karnında taşıyan, emziren, ateş nöbeti tutan, büyüten anneye sonsuza dek başka hiçbir şey beklemeden borçlu mu kalmalı? Dünyaya gelmeyi o mu seçti, zaten doğal olanın yapılmasından dolayı hanesine bu borç nasıl yazıldı? Çocuğun, anneden aldığı bakımın karşılığını tamamen kendi isteğiyle ve kendi tarzında vermesi, ayıplı bir şey mi; illa mecburiyetlerden mi söz edilmeli?
Anne babam beni nasıl borçlu hissettirmediyse ve ben tüm kalbimle, onların çocuğu olduğum için nasıl şanslı hissettiysem; çocuklarımın da hiçbir genel kanıya aldırış etmeksizin tüm kalpleriyle şanslı hissetmeleri için buradayım. Bana borçlu değiller. Sevildiklerini bilsinler bana yeter. Hayırlı evlat dediğiniz şey, hayırlı ebeveynliğinizin doğal yankısı değil midir biraz da? İstisnalar kaideyi bozmamakla birlikte…
Hayırlı bir anne olabilmeyi umuyorum. Bolca sevgiyle, aramızdaki her şeyi hayırlı kılabilecek gücü hissediyorum içimde.