Benim, uğruna çabaladıklarım beni anlamıyor, onları ise bir bilseler hiç kimse. İnsanlara yalnız bırakıldıklarını söylemek canımı sıkıyor. İnsanlara birbirimizden başka kimsemiz kalmadığını söylemek içimi acıtıyor. Ve kırılıp dökülüyoruz bu gerçekle topyekün yüzleşirken.
Bu yaz; sarı, sıcak, dertli ve yalnız bir yazdı. Tarih bu yazı böyle yazsın. Ama bu yaz, yalnızlığımızda çoğaldığımız, güçlendiğimiz ve uyandığımız da bir yazdı. Şimdi oturduğum ağacın dibinde, cırcır böceklerinin sesi eşliğinde, içerden gelen haber kanalının “biz öyle bir şey duymadık” diyen sesine karşın her şeyden haberdar olduğumuz bir yaz. Tarih bu yazı, takatimizin kalmadığı ama yeniden yeşermeye ant içtiğimiz yaz olarak yazsın.
Detaylardan söz edecek gücüm yok. Birlikte izlemedik mi zaten? Öfkemiz ortak değil miydi ve küçük mucizelerde sevincimiz? O nasıl dirençti öyle! Söylemeden duramayacağım elleri yanarak ateş tutmak mı olur öyle!
Bu memleketin dört bir yanında, hiç vazifesi olmayan her şeyi üstlenmek zorunda kalan bütün kardeşlerimi, birbirine kardeşlik etmek için kilometrelerce uzaktan “buradayım” diyen bütün kardeşlerimi elemimle ve gururumla kucaklıyorum.
Bu yazı, olmadık bir yerde olmadık şeyler anlatmak gibi oldu biraz, farkındayım. Ama söyleyin ne olması gerektiği gibi oldu ki bu yaz? Sarı, sıcak ve olmazların tutsağı bu yazdan Eylül’e selam olsun. Her şeyi temize çekeceğiz ve akşam üstleri üşüyeceğiz bile.
Instagram
Twitter
Web