Gökçen Erdoğan Yazio: Bu Son Olsun!

Sağlıkta şiddet konusunda birden çok kez yazdım ve bu yazdıklarımın en eskisine baktım, bulabildiğim en eskisine. Tam 12 yıl önceye aitti yazım. Sözcükleri değişen ama hissi sürekli elemle kuvvetlenen birden çok yazı. Sağlıkta şiddet diye bir başlığımız olması bile çok acıklı değil mi? 

Dünyanın bütün işleri emek ister. Hepsinin kendine göre zorlukları vardır. Ama bazıları hepsinden fazla zorluk ve fedakârlık barındırır. Bunlardan biri doktorluktur. Buna itirazı olan var mıdır bilmiyorum. Neyse ki ben, doğumla ölüm arasındaki bu sancılı süreçte,  bir insanın hayatının değerini bilen, o değeri korumaya ve yükseltmeye çabalayan doktorların hakkını vermeyecek kimseyi tanımıyorum. Ama bir yandan da üzüntüyle şahitlik ediyorum ki; insan yaşamının emanet edildiği doktorların; dövülmemek, hakarete ve saldırıya uğramamak için çağrıda bulunduğu, isyan etmek zorunda bırakıldığı ve görevleri başında şiddete uğrayıp katledildikleri bir dönemin içindeyiz ve o dönem, karanlığı büyüterek uzuyor. Büyük bir hata, yaygın bir anlayışa ve alışkanlığa dönüşüyor. Karanlık budur.

Türkiye’nin sağlık sistemi, dünyanın geri kalanıyla kıyas kabul etmeyecek ölçüde iyidir diyebilirim.

Burada yalnızca oluşturulan sistemin iyiliğinden söz edersem bir şeyler eksik kalır. Sistemi bu denli iyi kılan şeylerin başında, sağlık sistemimizin içindeki emekçi sağlık görevlileridir. Mesai saatlerinden, nöbet yoğunluklarına, mesleki titizliklerinden, insani duyarlılıklarına dek pek çok konuda farklıdır Türk sağlıkçıları, çok daha özverilidirler. Ve bu yalnızca benim fikrim değil; (şahsi deneyimlerimden ve sohbetlerimden yola çıkarak belirtirim)  İsviçreli, Alman, İngiliz ve farklı milletlerden bir sürü meslektaşım bu konudaki fikirlerini şaşkınlıkla paylaşmışlardır benimle. Hele biri var ki hiç unutamam “En soğuk ruhlu olanınız bile bir uzak akraba gibi.” Elbette tökezleyen yanlarımız, hatalarımız ya da eksiklerimiz var, insanız. Ama fazlamız da var görmek isteyene. 

Uzatmayı, dil dökmeyi mesleğim adına zulüm de sayıyorum bir yerden sonra. Çok çalıştığımızı, didindiğimizi ve zorlayıcı koşullar içinde elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı anlatıp durmak kalbimi sızlatıyor doğrusu. Kim bilmez, kim anlamaz ki bunu? Mümkün mü bu?

Bu son yazım olsun. Bu son kaybımız… Ayrıştıran, hedef gösteren, dışlayan ve tahrik eden sözcüklerden; tarafsız biçimde gören, anlayan kalplere ve akıllara sığınıyorum. Siz de öyle yapın. 

Instagram

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?