Gökçen Erdoğan Yazio: Bir Sofra Yalnızca Bir Sofra mıdır İnsan İçin?

Karnınızı doyurmak için mi yiyorsunuz, keyif almak için mi? Elbette keyif aldığım bir yemeğin beni doyurmasını da beklerim ama keyif almadan yemek ve doymak pek bana göre değil. Çünkü ben sevdiklerimle masaya otururum. Aramda bağ olmayan insanlarla yemek masalarında bir araya gelme adetim pek yoktur, başka bir alternatifini bulurum. Çünkü yemek yalnızca meyvelerin, sebzelerin, bakliyatların, yağların bir araya geldiği alelade bir karışım değildir. Birleştiricidir yemek. Anlatıcıdır. İnsanlar yemeklerde tanışır, yemeklerde kaynaşır, yemeklerde dertleşir, yemeklerde susar hatta. Sofralar, insanlığın kavşaklarıdır. İnsan ilişkilerinde öyle önemli dönemeçlerde bir sofrada oturmuşsunuzdur ki düşünün, şaşarsınız.

İlk buluşmalar, evlilik teklifleri, yıl dönümleri, dost ve aile toplaşmaları hep sofralarda yapılır.

Yemek yapmak, insanlar arasında köprü görevi görür çoğu zaman. Yemek yemek de öyle. Birlikte doyduğunuzu, birlikte iştahsızlaştığınızı, birlikte tattığınızı unutamazsınız. Bundandır ki yemeğe dair anılarınızı kolay unutamazsınız. Aslında unutamadığınız birlikte yediğiniz kişiye dair duygularınızdır.  

Filmlerdeki yemek sahneleri de bundan sebep çok önemlidir bana kalırsa. Çünkü nasıl ‘bir silah görünüyorsa o silah patlar’ diyorsak ‘bir yemek, bir sofra görünüyorsa o yemek, o sofra paylaşılır’ diyorum ben de. Sinema eleştirmeni değilim ama filmlerdeki yemek sahnelerini, sofralardaki paylaşımların derinliğini, bir yemek masasının bir filmin karakterlerine neler kattığını, nasıl meydanlar açtığını biraz bilirim. Ruhunuz doyar karnınızdan önce. Ya da ruhunuzun açlığını fark edersiniz bazen de.  

Yemeğin birleştirdiği, ayırdığı, şaşırttığı, sevgiliyle, eşle dostla, aileyle beraber kıldığı yemek masalarından kendimizle ve onlarla nice hesaplaşmalar ve anlaşmalarla kalkmışızdır, geriye dönünce anlarsınız.

Ferzan Özpetek ruhlarımızı sofraya oturtur.

Son yıllarda sofralarını en sevdiğim, sofralarındaki insanlara kendimi en yakın bulduğum isim şüphesiz ki Ferzan Özpetek’tir. Onun sofraları nice terapi masasından evla gelir bana. Bilmem herkes için böyle midir… 

Hamam’da aile içi tüm çalkantılar ve yüzleşmelerin mekanı mütevazi yemek masalarıydı mesela.  Cahil Periler’de elleriyle yaptığı köfteleri komşularına getiren Türk karakterin, karakterleri terastaki yemek masasında toplaması ve insan ilişkilerini bir tablo gibi sunması. Şahane Misafir’in ana karakteri Pietro’nun bir fırında kruvasan yaparak hayatını kazanıyor olması. Karşı Pencere’de müthiş tatlıların ve pastaların yapıldığı ve daha önemlisi müthiş hayat hikayelerinin gün yüzüne çıktığı o gizemli ev. Harem Suare’nin öykücü eliyle dağıtılan elmaları. Serseri Mayınlar’da sırların gerdiği büyük ve kalabalık aile sofraları derken Ferzan Özpetek, kalbimin insan ve yemek ilişkisi defterine imzasını attı bile. Sanırım favorim de o. Hem Türk sıcaklığı, hem Avrupa sanat sineması tadını aynı filmlerde buluşturuyor ve insanları sofralarda, mutfaklarla birleştiriyor.  

Bir sofranın yalnızca sofra olmamasını, makarnanın yalnızca makarna olmamasını, öbür uçtaki tuza uzanan birden fazla elin ne anlama geldiğini, birbirinden kaçan ya da birbirini kovalayan bakışları… Neleri neleri Ferzan Özpetek sofralarından kitap kitap yazabilirim. Ama neyse ki o filmini çekmiş, bana seyri ve ruhumu doyurması kalmış. Bu akşam, etrafında toplandığınız sofrada birbiriniz için ne ifade ettiğinizi düşünün derim. 

Instagram

Twitter

Web

Popüler İçerikler

Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
01.12.2020

moruq ne sofrasi en iyi yemek istedigin zamanda yedigin yemektir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ