Göçmenler Sadece Sizin İstediğinizi İstiyor: "Daha İyi Bir Yaşam"

Başta Suriye, Irak, Libya ve Yemen olmak üzere, Ortadoğu ülkelerinde savaş ve şiddetin devam etmesi, bu bölgeden Avrupa’ya yasadışı göçün daha da yükselmesine neden oluyor. Sadece 2014 yılında Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya giriş yapan yasadışı göçmen sayısı 200 binin üzerinde idi. Deniz yolu ile Avrupa’ya yönelen göçmenlerin artması, onları taşıyan gemi ve kayıkların kazaya uğrama oranının da artmasını paralelinde getiriyor. Nisan ayında Akdeniz’de göçmenleri taşıyan bir teknenin batması sonucu 800’den fazla insanın hayatından olması, bu konuya olan dikkati daha da artırdı. Geçen yıl Akdeniz’de boğulan göçmenlerin sayısı ise, 3 binden fazla olmuştu. Göçmen akınına karşı Avrupa’daki mevcut yaklaşımları genel olarak ikiye ayırabiliriz. Daha ziyade muhafazakâr olan kesim, Avrupa ülkelerinin göçmen politikasının sertleştirilmesini talep ediyor. Onlara göre, Avrupa ülkelerindeki farklı kültürlerden gelen geniş topluluklar, yerli uygarlığın bekasını tehdit ediyor. Liberal çevreler ise, göçmen akınının sınırlandırılmasını değil, düzgün yönlendirilmesini öneriyor.

İşte artık bir insanlık dramı noktasına ulaşmış olan ve geçiş güzergahında bulunduğu için Türkiye’yi çok daha yakından ilgilendiren göçmen sorununa genel bir bakış.

KAYNAKLAR: 

http://www.theguardian.com/commentisfree/2015/jun/26/migrants-want-frightening-western-passport

http://politikaakademisi.org/abnin-gocmen-sorunu-ve-avustralya-ornegi/

http://www.theguardian.com/commentisfree/2015/may/17/mediterranean-migrants-slaves-history-military-action-eu-leaders-libya

http://www.aljazeera.com.tr/haber/avrupada-kacak-gocmen-sorunu

1. Öncelikle mülteci, göçmen, kaçak göçmen ayrımını yapalım.

Mülteci ırk, din, siyasal düşünce, ulusal kimlik gibi nedenlerle baskı hisseden veya savaş ve iç savaş gibi durumlarda kendi devletine olan güvenini kaybeden, devletinin ona tarafsız davranmayacağı düşüncesiyle ülkesini terk edip, başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve bu talebi kabul edilen kişiye deniyor. Yoksulluk, açlık, kıtlık, eğitim şartlarının yetersizliği, işsizlik, kuraklık gibi haller de gerçek nedenler arasında görülüyor. 

Göçmen ise bu nedenlerin dışında ve çoğu zaman ekonomik gerekçelerle ve gönüllü olarak ülkesini terk ederek başka bir ülkeye, o ülke yetkililerinin bilgi ve izniyle yerleşen kişi. 

Kaçak göçmen ise gittiği ülkenin yetkililerine kendisini bildirmeden veya izin almadan yerleşen kişilere deniliyor.

2. Türkiye’de kaçak göçmenler yakalandığında ülkelerine sınır dışı ediliyorlar.

Başvuru yapanlar ise BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği aracılığıyla takip ediliyor. Kayda alınan kişiler gerekçelerinin doğru olup olmadığını ispat edecekleri zorlu bir süreç yaşarlar. Bu süre iki yılı bulabilir. Bu süre içinde kendilerine gösterilen şehirde ve mekânda yaşamak zorundalar. Emniyete her gün imza vermek zorundalar. Şehri terk edemez, gece 24’ten sonra sokağa çıkamazlar. Ne yazık ki bu dönemde hiçbir ekonomik ve sosyal korumaları yok ve kaçarken ne getirdilerse onunla geçinmek, son derece sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalıyorlar.

3. Konuyla ilgili çalışma yapan sivil kuruluşlar dünya çapında mülteci sayısının BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin kayıtlarına göre 15,2 milyon olduğunu belirtiyorlar.

Göçmen nüfusunun ise son on yılda 150 milyondan 214 milyonunun üzerine çıktığı yine aynı kuruluşlarca ifade ediliyor. Bugün dünyada her 33 kişiden biri göçmen durumunda.

4. Her yıl yüzlerce kişi daha iyi bir hayat için Afrika'nın kuzey kıyılarından Avrupa'ya geçmek için hayatlarını tehlikeye atıyor.

Küçük teknelerle ya da eski gemilerle Akdeniz'i geçmek kolay olmuyor. Çünkü Avrupa sahillerine yaklaştıklarında bindikleri gemi ya da teknelerden inip metrelerce yüzmek zorunda kalıyorlar. Bu yolculukta çoğu hayatını kaybediyor.

5. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği’nin göçmen siyasetini eleştirerek, güvenli geçiş koridorlarının teminini istiyor.

Ancak Avrupa Birliği bu konuda hala ciddi bir adım atamadı. Bu yüzden Akdeniz göçmenlerin ve gelecek hayallerinin mezarlığı olmaya devam ediyor.  Mesela İngiltere Akdeniz'deki göçmen facialarını önlemek için başlatılması muhtemel operasyonlara savaş gemisi ve helikopter desteği vermeye hazır olduklarını ifade ediyor, mültecileri İngiltere'ye götüremeyeceklerini, en yakın AB ülkesinin göçmenleri kabul etmesini şart koşacaklarını söylüyorlar.

6. Sorunu insani olmaktan çok “bize dokunmasınlar da…” ekseninde değerlendiriyorlar.

İngiltere başbakanı Cameron, Akdeniz’de gerçek bir trajedi yaşandığını, hayat kurtarma üzerinde duracaklarını, bunun için de sadece kaçak göçmenleri kurtarmak değil; kaçakçılarla mücadele ve bölgede istikrarın sağlanmasına da odaklanılması gerektiğini söylüyor.

7. Avrupa ülkelerinin yaşadığı kriz dönemlerinde göçmenlerin yaşam koşulları daha fazla çekilmez bir hâl alıyor.

Zira işsizlik ve pahalılığın nedeni olarak görülüyor göçmenler. Göçmenler en pis işlerde ve en ucuz ücretlerle çalıştırılıyorlar. Göçmenler her türlü aşağılanmaya ve dışlanmaya maruz kalıyorlar.

8. Maalesef insan kaçakçılığı dünya çapında büyük bir sektör durumunda.

Başında çeşitli sorunlar bulunan kaçak göçmenlerin bu durumu, insan tacirleri tarafından acımasızca kullanılmakta. Kaçak göçmenler yolunacak birer kaz olarak görülmekte. Bir beladan kurtulayım derken ömürleri boyunca çalışıp kazandıkları paraları insan tacirlerinin acımasız kasalarına akıtmak zorunda oldukları bir sistemin çarkları haline gelmektedirler.

9. Kaçak göçmenlerin sırtından paralar kazananlar yalnızca bu işi meslek edinmiş kaçakçılar ve çetelerden oluşmuyor.

Avukat, botçu, otocu, akraba vb. kesimlerden oluşan büyük bir sektör hâline gelmiş bir insan ticareti piyasası oluşmuş durumda.

10. Avrupa’ya giden göçmenler, ırkçılık ve ayrımcılığın damarlarına kadar yayıldığı bir ortamda buluyorlar kendilerini.

Mesela Avrupa Birliği'nin en merkezi ülkelerinden biri olan Almanya. Burada da her türlü ayrımcılık var. Kaçak göçmenlerin kalmakta olduğu kamplarda yapılan ayrımcılık her gözün görebileceği açıklıkta yapılmaktadır. Kaçak göçmenler Avrupa'nın tüm ülkelerinde denetim ve aşağılanmayla karşı karşıya. Kaçak göçmenlerin neredeyse burada geçen ömürleri evrak işlerinin peşinde koşturmakla geçiyor. Evrak işleri yüzünden intihar edenlerin olduğu anlatılıyor. Kaçak göçmenler buralarda ömürleri boyunca denetim ve gözetim altında tutuluyorlar. Eğer denetim dışına çıkarlarsa hemen karın doyuracak ve nefes alacak kadar verdikleri olanaklardan kesinti yapılmasıyla yüz yüze geliyorlar.

11. Kaçak göçmenler geldikleri Avrupa ülkelerinde tam bir kültür karmaşasının ortasında buluyorlar kendilerini.

Ne tam Avrupa kültürüne ayak uydurabiliyorlar ne de geldikleri yerin kültürünü tam koruyabiliyorlar. Bir arakültür oluşuyor göçmenlerde. Gündelik yaşamlarından, kılık kıyafetlerinden bu hemen anlaşılıyor. Bir yandan saçlarını jöleleyip, renkli kıyafetler giyerlerken, bir yandan yere çarşaf serip üzerinde bağdaş kurarak yemek yiyorlar. Yapmak istedikleri hiçbir şeyi tam yapamıyorlar.

12. Kaçak göçmenler Avrupa’da yalnızca nefes alıp verecek kadar bir çerçeve içinde yaşayabiliyorlar.

Bunun dışında seyahat etmek, kültürel ihtiyaçlarını karşılamak gibi olanakları yok. Bir çeşit hapishane yaşamı sürdürülüyor aslında. Bazı ülkelerde karnını doyuracak kadar dahi imkân sağlanmıyor.

13. “Chibundu Onuzo”, The Guardian gazetesine başka ülkeye göç etmek isteyen kuzeninin hikayesini anlatıyor.

“Avrupa’ya ulaşmak için Sahra Çölü’nü geçen bir kuzenim var. Farklı bir yaşta, farklı bir ırkta ve farklı bir deri rengine sahip olsaydı “kaşif” denilerek tüm dünya tarafından takdir göreceğine eminim. Fakat günümüzde, 21. yüzyılda sadece engelleri aşmaya çalışan başka bir siyahi göçmen olmaktan öte geçemiyor.”

14. Çok basit bir sebepten dolayı, sadece daha iyi bir hayat yaşamak için, Avrupa’ya gitmek istiyor.

Tıpkı daha iyi bir hayat için kuzey İngiltere’den Londra’ya giden biri gibi, tıpkı Londra’dan Avustralya’ya, Polonya’dan Almanya’ya ve benzeri göçler gibi.

15. Göçmenler sadece sizin istediğinizi istiyor, bunu duymak neden bu kadar korkutucu?

Bizler sadece daha iyi iş imkanları, daha fazla özgürlük, daha iyi bir eğitim, daha ucuz ve güzel evler, daha zengin bir yaşam istiyoruz. Bu insan doğasının gereği. Neden bazı insanlar daha iyi şartlarda yaşamak için özgürce seyahat ederken bu hak bazılarına asla verilmiyor?

16. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi “yaşam, özgürlük ve mutluluğun peşinden koşmak her insanın hakkıdır” derken neden bu hak bazılarından esirgeniyor?

Gerçek şu ki belli bölgelerden yola çıkıyorsanız, mesela Afganistan, Pakistan, Yemen, Nijerya, Mozambik, Suriye, Irak, vb. ülkelerin vatandaşıysanız mutluluğun peşinden koşabilmek için önünüze devasa engeller çıkarılıyor.

17. Chibundu Onuzo yazısını şöyle tamamlıyor; İnsanın içindeki arzuyu, tutkuyu engelleyebilecek yükseklikte bir duvar yok!

Veya hayallerinin peşinden koşmasını engelleyecek kadar geniş bir okyanus. Ya dünyayı hepimizin özgürce dolaşabileceği eşit bir yer haline getirin, ya da tüm sınırları sıkı sıkı kapatın ki herkes evine dönüp daha yoksul, daha karanlık, daha ızdırap verici hayatını yaşamaya devam etsin.

Popüler İçerikler

Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var