Gizem Çetintürk Yazio: Kudüs Sorunu, Kafes Dövüşü

Devirler boyu bitmedi çilesi bir avuç toprağın. Halbuki o değil miydi insana can veren, besleyen, sarıp sarmalayan, sonsuz zenginliklerini karşılık beklemeksizin akıtan…

Ortak değerleri “erdem” olan tüm insan yaşantılarının süregelen dünyası, ayakları altında fütursuzca ezdiği Toprak Ana’ya sahip olma meselesi nedeniyle nasıl da çöküşe sürüklenmiştir.  

Üzerinde yaşadığımız sınırları belli bu dünya coğrafyasının orta yerinde, üç semavi din tarafından kutsal kabul edilen sekizgen bir yapı ve çevresindeki yaklaşık 144 dönümlük bu alanın yüzyıllar boyu fethedilme arzusu sebebi ile yaşadığı onca zulüm, belli ki insanın hasar ve acı yaratma eşiğini bir hayli yükseltmiştir.

Çağlar boyu “değerler” üzerine inşa etmeye büyük gayret gösterilmiş olan insan doğası, sahip olma ve kazanma dürtüleriyle gölgelenerek tüm şiddetini sergileye dursun, tarihi Antik Yunan Olimpiyat Oyunları’na dayanan -nedense çağımızın en çok ilgi uyandıran - sekizgen güreş minderi ve çitle çevrili bir arenada müsabakaya çıkılan dövüş sporlarından biri , “kafes dövüşü (karma dövüş sanatları)” geliyor aklıma bir anda…

Biz canlıların eşsiz mekanı ise görünmez tellerle çevrilir bazen.  Neredeyse hiç kural olmayan, varsa bile oldukça muğlak görünen müsabakaların oyuncuları yeterince antrenman yapmış olsa bile dönemlerce, böyle kanlı çatışmalarda birçok ölüm meydana gelir. En büyük ölüm ise insanlığın utanç duyma içtenliğine meydan okurcasına, hayatlar üzerine oynanan bahislerdir. 

Tüm inançların ortak kalbinin aynı kurtuluş ve erdem hakikati için farklı simgelerle attığı sislenince hafızalarda, biz de ayrı düştük bu sahnede. 

Kafesin dışında izleyici- sorgulayıcı bir topluluk olarak algılasak da kendimizi zaman zaman, yeryüzü toprakları tüm insanlığın ayaklarını okşayıp, nimetlerini sunarken avuçlarına bu çılgınlıklara nasıl sessiz kalınabilir ki?

Yoksa asırlardır biraz yorgun düşen bizler, barış çığlıkları atarak bir sonraki raunda kadar biraz nefes mi almak istiyoruz? Ne de olsa savaşmadan barışmak olur mu hiç? Bastırılamaz egemen olma dürtüsü yaşamlara daha epey musallat olacağa benziyor.

Peki yok mu şu kafesin bir kilidi de açılsın? 

Tüm canlılığın ısındığı aynı gökyüzüne özgürleşebilecek kaç kişiyiz acaba?

Lao Tzu’nun söylediği gibi “Öfkenin sonuçları nedenlerinden daha kötü olmasa bari”…

Gizem ÇETİNTÜRK

Popüler İçerikler

Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
Koşun Kaos Var: Demet Akalın Programına Gülben Ergen'i Konuk Edince Seren Serengil'in Tepkisi Sert Oldu!
Bahar Dizisinde Timur'un Her Şeyi Anladığı Sahnedeki Çekim Hatası Gündem Oldu!
YORUMLAR
31.08.2021

Süper olmuş tebrik ederim

31.08.2021

Öyle güzel memleketler var ki... O kafes dövüşçüleri, hep o zihinlerindeki kafeslerde dövüşedursunlar ve gitmesinler o güzel memleketlere, gidemesinler... Onlar kendi kafeslerini güzelleştirsin önce... Yazınız muhteşemdi... Arkadaşım Burcu paylaşmış da gördüm yazınızı... Selamlar, teşekkürler...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ