'Madam Giyotin', 'Ulusal Jilet' gibi birçok adlandırması bulunan giyotin 1792- 1977 yılları arasında Fransa'da en çok kullanılan idam yöntemiydi. Peki giyotinle kafası kesilen mahkumların bilinci devam edebilir mi?Giyotin, idam mahkûmlarının başını gövdesinden keserek ayırmak için geliştirilmiş bir idam aracıdır. Amacı hızlı ve acısız ölüm sağlamak olan bu idam aracı genel olarak Fransa'da kullanılmıştır.Ancak daha önceki yıllarda Avrupa'nın başka ülkelerinde giyotinle benzerlik gösteren birkaç tane idam aracı da bulunmaktadır.Fransa'da giyotinden önce insanlar genelde asılarak, kılıçla veya baltayla idam ediliyordu. Joseph-Ignace Guillotin ile birlikte eski rejimdeki -Fransız devrimi öncesini kapsayan dönemden- infaz yöntemlerinden daha insancıl bir idam yöntemi olan kişiyi mekanik bir makine ile idam etme fikri ortaya atmıştı.Bunun üzerine doğrudan icat etmese dahi giyotin adlı idam aracı ismini, Joseph-Ignace Guillotin'den almıştır. 1738 -1814 yılları arasında yaşamış bir doktor olan olan Joseph-Ignace Guillotin soy isminin giyotin adlı idam aracına verilmesiyle birlikte ailecek soy adlarını değiştirdikleri söylenmektedir.Fransızcası 'guillotin' olan giyotin, ilk defa bir hırsız olan Jacques Nicholas Pelletier'i idam etmek amacıyla 1792 yılında kullanılmıştır. İlerleyen zamanla birlikte bir tiyatro oyunu gibi, meydanlarda yapılan idamlar halkın toplanıp yapılan infazı izlemeyi bir eğlence haline getirmesine yol açmıştır.Aslında bu sorunun yayılmasının arkasında Antoine Lavoisier'ın idamı yatmaktadır. Antoine'nin idam hikayesini genel hatlarıyla açıklayacak olursak: Antoine giyotinle idam edileceğini öğrenince yanına birini çağırarak ona, eğer kafası gövdesinden ayrıldığı zaman gözlerini iki kere kırpıyorsa bilincin hala devam edebileceği yönünde bir konuşma yapar.İdam edildikten sonra sepete kafası düşen Antoine söylenenlere göre gözünü iki kere kırpmıştır. Ancak biyografisinde böyle bir hikaye ya da konuşma geçmediği için günümüzde apocryphal (uydurma) bir hikaye olarak geçtiğini söylemek pek yanlış olmayacaktır.Bunun üzerine giyotin ile idam edilen insanlar üzerinde birtakım araştırma yapılmıştır. Örneğin Charlotte Corday'ın kesilmiş kafasına tokat atan cellattın ve orada bulunanların anlattığına göre Corday'ın yüzünde öfke gibi ifadeler belirmiştir.Bir anlatıda da kafası kesilen mahkumun adı söylendiğinde gözünü açarak kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdiği söylenmektedir.Bu yöndeki anlatımların yanı sıra karşıt olarak sunulan birtakım örnekler bulunmaktadır. Denek olarak kullanılmayı kabul eden bir katilin kafası kesildiğinde tüm yapılan denemeler, verilen uyaranlara ufacık bir tepki dahi vermemiştir. Bu karşıt argümanlar da daha önce sorduğumuz giyotinle yapılan idam sonucu bilincin sürüp sürmediğine dair hipotezleri arafta bırakmaktadır.Elde bulunan verilere göre kişilerin kafası kesildiği anda bilincin kapandığı söylenmektedir. Bunun başlıca nedeni beyin ile kalp arasındaki bağ kopunca beyine giden kan ve oksijen durduğu zaman beyindeki hücreler hızlı bir şekilde ölmeye başlamasıdır.Ancak şuan ulaşılabilecek bilgiler doğrultusunda veriler Lavoisier, Charlotte örneklerindeki gibi -doğruluğu her ne kadar kanıtlanamasa da- bilincin birkaç saniyeliğine sürdüğü durumların da gerçekleşebileceği yönündedir.
Bence en azından sepete düşüşü görüyordur. :-)
"Bir anlatıda da kafası kesilen mahkumun adı söylendiğinde gözünü açarak kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdiği söylenmektedir." Kafayı hangi eksene göre ve nasıl çevirmiş acaba?