Gittikçe Karamsarlaşıyoruz! İşte Bizi Bir Girdap Gibi İçine Çeken Bu Duygunun 13 Nedeni

Olayların sadece kötü yönlerini görüyorum, elimde olmadan her şeye alınıyorum  ya da sürekli şikayet ediyorum en önemlisi de yalnız ve yenilmiş gibi hissediyorum... Bu sözler size tanıdık geldi mi?  

Gün geçtikçe artan bir umutsuzluğa kapılıyoruz. Sanki bunları bir tek kendimiz hissediyormuşuz gibi gelse de aslında böyle hisseden o kadar çok insan var ki etrafımızda... 

İşte  dipsiz bir kuyuya saplanmışız gibi hissettiren bu duygularımızın arkasındaki nedenler;

1. Belki insanlara güvenimizi kaybettiğimizden, belki duygusuzlaştığımızdan. Sevemiyor, bağlanamıyoruz.

İlişki kurmanın gittikçe zorlaştığı, duyguların yerini bile maddi şeylere bıraktığı günümüzde hem giderek bencilleştiğimizden hem de kimseye kalbimizin kapılarını sonuna kadar açabilecek kadar güvenemediğimizden; kendimizi seçilmiş yalnızlıklara bırakıyoruz.  Ve ne kadar  bu durumdan şikayetçi olmadığımızı düşünsek de zaman akıp gittikçe, hiçbir zaman doğru kişiyi bulamayacağımız korkusu içimizi sarıyor.

2. Çevremizdeki her şey o kadar yapaylaştı ki sevilebileceğimize de inancımızı kaybettik.

Ayrıca, kurulan ilişkilerin de gittikçe yapaylaştığını gördükçe ya da önceki acı tecrübelerimizden yola çıkarak; bir insanın bizi gerçekten sevebileceğine ihtimal vermiyor ya da sevse bile önünde sonunda onunda gideceğini düşünüyoruz.

3. Yapmak istemediğimiz işlerde çalışıyoruz.

Aslında hiç de mutlu olmadığımız işlerde saatlerimizi harcıyoruz. Burada bir süre çalışıp, kendimi garantiye aldıktan sonra canım ne isterse yaparım vb. gibi hayaller kuruyoruz ancak bu hayaller, taksitleri neredeyse yarım asır sonra bitecek olan ev veya araba borçlarını ödemeye çalışırken bir bir kayboluyor.

4. Hiçbir şey için yeterince zaman bulamıyoruz.

Sevmediğimiz işlerde çalıştığımız yetmezmiş gibi bir de, bu işe gitmek için sabahın köründe evden çıkıp, akşamın karanlığında döndüğümüz yollarda her gün en az 2-3 saatimizi harcıyor, bütün yıl çalıştıktan sonra en fazla 1-2 hafta kullanabildiğimiz iznimize her şeyi sığdırmaya çalışıyoruz. Nasıl geçtiğini anlamadığımız hafta sonlarında ise ne yeterince sevdiklerimize vakit ayırabiliyor ne de yapmak istediklerimizi yapabiliyoruz.

5. Sonu gelmeyen bu hayat yarışında hiçbir konuda başarılı olamamışız gibi hissediyoruz.

Sürekli eleştirildiğimizden, sürekli bizden daha iyisi beklendiğinden kendimizi asla yeterli hissedemiyoruz. Daha da kötüsü zamanla en ağır eleştirileri kendi kendimize yapmaya başlıyoruz.

6. Her şey için çok geç kalmışız gibi geliyor.

Hayatımızın en güzel zamanları geçerken, elimizden kayıp giden hayallerin farkındayız ancak bir şey yapmıyoruz. Çünkü bir yandan sahip olduklarımızdan vazgeçemiyor bir yandan da sıfırdan başlamak için çok geç olduğunu düşünüyoruz. Oysa asla hiçbir şey için geç olmadığını ve bir kez geldiğimiz şu hayatta en kötü şeylerden birinin ‘keşke’ demek olduğunu unutuyoruz.

7. Kendi kabuklarımıza o kadar çok çekildik ki, bu yüzden kimse gerçekten birbirinin ne hissettiğini anlamıyor.

Empati kurmayı unuttuğumuzdan ve kendi dertlerimize boğulduğumuzdan artık kimse kimseyi gerçekten dinlememeye, dinlese bile ne hissettiğini önemsememeye başladı. Hem sığınacak bir omuz arıyor hem de insanlara güvenemediğimiz için yalnızlığımıza daha da çok çekiliyoruz.

8. Kendimizden çok başkaları için yaşamaya başladığımızdan hayat enerjimiz gün geçtikçe azalıyor.

Özel hayatımızı, yediğimizi, içtiğimizi orada burada paylaşarak, çevremizdekilere karşı farklı algılar yaratmaya çalışıyoruz.  Oysa bu 'mış' gibi hayatları yaşarken ne kadar yorulduğumuzun farkında bile değiliz.

9. Yeterince vakit ayıramadığımız sevdiklerimizi bir yandan özlerken bir yandan onları kaybetme korkusu duyuyoruz.

Zaman hızla akıp giderken, sevdiklerimizle yeterince vakit geçiremediğimiz yetmezmiş gibi bir de sürekli onlara bir şey olacak korkusuyla yaşıyoruz.

10. Her şeyi çabucak tükettiğimizden, hiçbir şey artık bizi heyecanlandırmıyor.

Duyguları bile öylesine hızlı tüketiyoruz ki artık ne elde ettiğimiz başarılar, ne içinde bulunduğumuz ilişkiler bizi heyecanlandırmaya yetiyor. Çok istediğimiz bir şeye bile sahip olduktan sonra ışık hızı ile sıkılıyor sürekli daha fazlasını istiyoruz. Doyumsuzlaştığımız gibi ufak şeyler ile mutlu olmayı da unuttuk.

11. Kısır bir döngü içerisinde, günün birinde hayallerimize kavuşma umudu ile dönüp duruyoruz.

Sanki bu döngünün içerisinden çıkmak istediğimiz için attığımız her adım; bizi içene daha çok çeken bir monotonluk yaratıyor ve bu yüzden geleceğe dair içimizdeki umutlar da gitgide azalıyor.

12. İşe yaramaz hissettiriliyoruz.

Başarısız hissettirildiğimiz yetmezmiş gibi yaptığımız çoğu hareket takdir bile edilmiyor ve küçümseniyor. Biz kendimize inancımızı gittikçe kaybederken, dünyayı kurtarabilecek güçte olduğumuza inandığımız çocukluk hayallerimizse yerini; değersiz, küçücük bir noktadan ibaret olduğumuz hissine bırakıyor.

13. Tüm bunların sonucu olarak; yaşamak için bir amacımız yokmuş gibi hissediyoruz.

Gittikçe umutsuzlaştığımız, kimseye güvenemediğimiz ve hiçbir işe yaradığımızı hissettiğimiz için içimizde oluşan koca bir boşluk ile yaşamaya çalışıyoruz.

Ve daha da kötüsü yaşamak, git gide boş ve anlamsız gelmeye başlıyor.

Ancak bu zehirli düşüncelerin bizi sarmasına izin vermemeli, kendimizi olabildiğince bu duygulardan arıtmaya çalışmalıyız. 

Çünkü bu hayata bir kez geldik ve ne olursa olsun çok değerliyiz!

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
16.02.2017

çalışmaktan, 3 kuruş para kazanabilmek için yırtınıp durmaktan yaşamayı unutuyoruz. bu düzenin getirdiği rekabet, patronların kar hırsı bizi insanlıktan çıkmaya zorluyor. zaten onların bizi/emekçileri insan yerine koyduğu da yok. 'karınlarını doyuralım, ürettirelim, ellerine üç kuruş para verelim, ürettiklerini onlara kar ile satalım, para kazanalım' derdindeler. bizim kültürlenmemize, sorgulalmamıza engel oluyorlar. tiyatroya, sinemaya, konsere gitmiyoruz. kitap okumuyoruz. sadece hayatta kalmaya çalışıyoruz. bu yüzden de hırsımız ve bencilliğimiz, sevgimizin önüne geçiyor. sonuna kadar mutsuzluk, sonuna kadar huzursuzluk. bu düzende bize mutluluk huzur yok. bunu anlamalısınız artık. bu düzeni yıkacağız. bütün bu sorunlarımızın çözümü sosyalizmde, buna inanın

17.02.2017

Türkiye'de yaşıyoruz. Fazla bi sebep aramaya gerek yok. Burası; tüm dertlerin, sıkıntıların, kaygıların, korkuların merkezi...

16.02.2017

teşekkürler Onedio Editörü tercüman oldun hislerime...

TÜM YORUMLARI OKU (11)