Girdiği Listelere ve Aldığı Ödüllere Göre Sıralanmış En Okunası 17 Amerikan Romanı

Görmezden gelinmesi mümkün olmayan edebiyat deryalarından biri de şüphesiz Amerikan edebiyatı. Information is Beautiful projesi de, İnternet'in altını üstüne getirip bugüne kadar en çok kitap listelerine dahil olmuş ve en çok ödülü toplamış Amerikan romanlarını bir grafik haline getirmiş. Bu grafikten hareketle biz de kendi kitap listemizi oluşturduk. Ne yazık ki, daha önce Türkçe'ye kazandırılmamış eserleri dışarıda bırakmak zorunda kaldık. Yok ben İngilizcesini de okurum, bana hepsini ver diyorsanız, kaynağa göz atmanız yeterli.

Not: Kitap açıklamaları, yayınevlerinin bültenlerinden alıntıdır.

17. Tom Amcanın Kulübesi - Harriet Beecher Stowe

Dünya edebiyatı kalsiklerinden biri olarak kabul edilen Tom Amca'nın Kulübesi, yarattığı duygusal ve politik etkilerle yalnız edebiyata değil, ABD tarihine de damgasını vuran bir roman. İlk kez yayınlandığı 1852 yılında devrimci ve yenilikçi niteliğiyle büyük tepki toplayan, beyazların egemenliğini sürdürdüğü on dokuzuncu yüzyıl Amerika'sının utanç verici kölelik kurumu karşısındaki tutumunu acımasızca, ayrıntılarıyla gözler önüne seren bir başyapıt. Amerika'da köleliğin kaldırılmasında büyük etkisi olduğu söylenen roman, köleliğin korkunçluğunu, insan doğasına aykırılığını, ahlaki ve dini yanlışlığını dile getirir. Nasıl bir yaşam sürerlerse sürsünler, bütün kölelerin ortak noktası şudur; özgürlükleri ve gelecekleri yoktur. Mal olarak alınıp satılan, ailelerinden koparılan insanlardır onlar; kimi çocuklar, bu yazgıdan kurtulmaları için doğar doğmaz öldürülürler. On dokuzuncu yüzyıldaki kölelik koşulları göz önünde bulundurularak okunması gereken romanda, yazar, köleliği beyazların sorunu olarak ele alırken, zencilerin çektiği ıstırap ve sıkıntıları ön planda tutmuş, onlara özellikle Tom Amca başta olmak üzere, ahlaklılık, yumuşaklık ve inançla donatılmış bir insanlık gücü bağışlamıştır.

16. Döşeğimde Ölürken - William Faulkner

20. yüzyılın büyük modernist romancılarından William Faulkner'ın yazım tekniğinde radikal bir yeniliği temsil eden, benzersiz bir yapıt. Ölüm döşeğinde olan Addie, kırk mil uzaklıktaki Jefferson mezarlığına, ailesinin yanına gömülmeyi vasiyet eder. Addie'nin tabutunu bir katır arabasına yükleyen Bundren ailesi, sıcakla ve sellerle boğuşacakları uzun bir yolculuğa çıkar. Döşeğimde Ölürken, on beş farklı anlatıcının ağzından anlatılan elli dokuz bölümden oluşur. Ailenin öfke, üzüntü, endişe ve tutku dolu serüveni karakterlerin zihninden geçen akışın ritmiyle birleşir. Bilinçlilik akışı tekniğini çarpıcı bir yetkinlikle kullanan Faulkner'ın karakterlerinin 'gözleriyle sesi kendi içine dönüp ağlayışını dinlemeye koyulmuş gibidir'. Düzyazıyı şiirselleştirmekte sıradışı bir yeteneği olan Faulkner'ın bu romanı, sezgilerin, duyarlıkların, iç seslerin, boşlukların destanıdır.

15. Fahrenheit 451 - Ray Bradbury

Guy Montag işini seven bir itfaiyeciydi. On yıldır kitap yakıyordu. Gecenin bir yarısında yola çıkışlarını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamamıştı... Hiç sorgulamamıştı, insanların korkusuzca yaşadıkları bir geçmişi anlatan o 17 yaşındaki genç kızla karşılaşana dek... Montag'ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir o andan sonra... İşini, eşini, yaşayışını yeni bir gözle değerlendirir. Önünü alamadığı duyguları onu, asla tahmin edemeyeceği şeyler yapmaya iter. Sansüre, totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri. Okuyun ve kendinizi yeni baştan kurun.

14. Yolda - Jack Kerouac

Kafaları dumanlıydı, hayatın sillesini yemişlerdi belki, iflah olmaz hayalperestlerdi... Yaşam yazılacak bir şiirdi onlar için ve beklemezdi. Gökyüzü bunca geniş, hayat bunca kısa, hayaller bunca sonsuzken yol özgürlüktü. Yol dostluktu, maceraydı; sonsuz olasılığın toplamı, yaşamın kaynağıydı. Yolun sonunda aşk vardı, söz vardı, ses vardı; başlangıçlar hep şen, hep heyecanlıydı. Hızla giden bir arabanın dikiz aynasına yansıyordu hayatın anlamı, öyle bir şey varsa tabii; tan kızıllığında, gecenin bağrında, bir dostun yanı başında. Hareket halinde olan için ölüm yoktu, tasa yoktu; devinim vardı sadece, dünyayı berraklaştıran, yaşamı anlamlı kılan. Yıldızların altında, hızla giden arabaların arka koltuklarında, kaçak atlanan tren vagonlarında, çadırlarda, barakalarda, uzak diyarlarda kutsal yaşam vardı ve yüreklerindeki coşkuyu daracık bir dünyaya sığdıramayanlar, yollarda şahlandı. Nereye olursa...

13. Vahşetin Çağrısı - Jack London

Buck, California'da lüks bir konakta dünyaya gelir. Fakat konaktaki bahçıvanlardan biri tarafından soğuk Kuzey'de kızak köpeği olarak kullanılmak üzere satılır. O sıralar, 'Klondike Altını Hücum' zamanıdır. Buck gibi yeteri derecede güçlenmiş köpeklere çok ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat Buck, korkudan boyun eğen değil; güçlü ve meydan okuyan bir hayvandır. O, uygarlıktan kaçırılır ve kurt sürülerine liderlik ederek, Kuzey'in efsanesi haline gelir.

12. Moby-Dick - Herman Melville

'Pequod' adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı sanılabilir. Ne var ki insan Moby Dick'i okudukça, okuduklarını düşündükçe, kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar. Bu derinliği, bu gerçek anlamı sezmeyenler ise, balina avıyla ilgili, heyecanlı bir öykü olarak, gene de Moby Dick'in pekâlâ keyfini çıkarabilir.

11. Middlesex - Jeffrey Eugenides

Ben iki kez doğdum: İlkinde 1960 yılının Ocak ayında, Detroit için inanılmaz derecede dumansız bir günde kız olarak ve daha sonra tekrar 1974 yılının Ağustos ayında Petoskey'de bir acil kliniğinde, ama bu defa ergenlik çağında bir delikanlı olarak. 

Bu cümleyle başlıyor, içinde bulunduğumuz yüzyılın en büyük romanların biri olarak gösterilen Middlesex. Kuşaklar boyunca ondan ona geçip sonunda küçük bir kızın, Calliope Stephanides'in bedeninde çiçeklenen bozuk bir genin hikayesi bu. Genin yolculuğunun sonlandığı yerde, Calliope'nin kendi yolculuğu başlıyor, karşısında ise o yaman soru: Bizi biz yapan şey nedir; genlerimiz mi, seçimlerimiz mi? Ve böylece dinlemeye başlıyoruz Stephanides ailesinin Osmanlı Bursası'ndan Henry Ford'un Detroit'ine uzanan, çağın tüm gelgitlerinden nasibini almış seksen yıllık büyüleyici öyküsünü. Koza Han, İzmir yangını, hayalleri taşıyan dökük gemiler, fabrika dumanları altında kıpırdanan Detroit, içki yasağı, ayaklanmalar, onca hayal kırıklığına rağmen tükenmeyen olasılıklar… Sonunda birleşip Calliope Stephanides'i oluşturacak tüm parçalar.

10. Lolita - Vladimir Nakobov

'Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-Li-Ta; Dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, Üçüncüsünde gelir dişlere dayanır. Lo-Li-Ta'

9. Madde-22 - Joseph Heller

Madde 22 bugüne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor. Kendine has bir mantığı, bambaşka karakterleri var. Joseph Heller’ın acı gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. yüzyıl klasiğini okurken savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız.

2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunda bombardıman pilotu olarak görev yapan Yossarian’ın öyküsü, çivisi çıkmış bir dünyanın küçücük bir modeli aslında. Okurken bugün dünyada yaşananlarla kitaptaki öykü arasındaki bağlantıyı kurup aslında ne kadar absürd, çılgın, ürkütücü ve kin dolu bir dünyada yaşadığınızı fark edeceksiniz.

8. Gazap Üzümleri - John Steinbeck

John Steinbeck’in tartışmasız en büyük eseri olan ve ona Pulitzer ödülünü kazandıran Gazap Üzümleri, 1939’da ilk kez yayınlandığında şok etkisi yaratmış ve büyük tartışmalara yol açmıştı. Tüm dünyayı etkileyen “Büyük Buhran” döneminde, tarımın kapitalistleşmesi ve krizler yüzünden yoksullaşan ve mülksüzleşen yığınların ayakta kalma mücadelesinin anlatıldığı bu destansı romanda Steinbeck, açlık, sefalet ve zorbalık yüzünden evlerini terk edip yollara düşmek zorunda kalan binlerce işçi ailesinden birine odaklanıyor. Boşa çıkan umutların, hüzne dönüşen sevinçlerin arasında insanlığın direncini ve onurunu çarpıcı bir dille anlatan, kapitalizmi iliklerine kadar eleştiren Gazap Üzümleri, 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biridir.

7. Huckleberry Finn’in Serüvenleri - Mark Twain

Dul Hatun Douglas'ın evlatlığı olan Haylaz Huckleberry, bütün gün serserilik edip tütün çiğner; alışması güç gelse de artık düzenli bir hayatı vardır. Uzun süredir ortalıkta görünmeyen ayyaş babası çıkagelince bu düzenli günler sona erer. Adamın derdi, oğlunun, arkadaşı Tom Sawyer'la birlikte bulundukları hazineden ellerine geçen paraya el koymaktır. Babasından kaçan Huckleberry, bir adaya sığınır; orada, köle olarak çalıştırıldığı evden kaçan Zenci Jim'le karşılaşır. İki kaçak, birlikte uzaklara gitmeye karar verirler, ama yolda haydutlarla başları belaya girer. Huckleberry'ye yardım edecek tek kişi, eski can dostu Tom Sawyer'dir.

6. Güneş de Doğar - Ernest Hemingway

Aşklarındaki, yaşamlarındaki düş kırıklıklarını eğlenerek, bohem hayatı yaşayarak ve başka mutluluklar arayarak unutmaya çalışan insanları anlatan

Hemingway, yaşamı, ister av, ister savaş alanında, isterse arenada, düş kırıklıklarıyla dolu bir savaş gibi algılar. Yaşadıklarına gözlemlerini de katınca her biri ötekinden güzel, inandırıcı ve dünyanın dört bir yanındaki okuyucuya seslenen dev yapıtlar ortaya çıkar.

5. Pastoral Amerika - Philip Roth

Lise yıllarının efsanevi sporcusu, genç yaşlı herkesin idolü, 'Sarıkafa' Seymour Levov, müreffeh ve utkulu savaş sonrası Amerikası'nda ergenliğe erişmiştir. Babasının kurduğu fabrikanın yönetimini üstlenen, New Jersey Güzeli'yle evlenen Seymour varlıklı, çalışkan, sorumluluk sahibi bir işadamı ve iyi bir aile babasıdır. Ancak talih bir noktadan sonra yüzüne gülmekten vazgeçecektir. Seymour yaşlanırken, Amerika da çılgınlaşır ve ülke çalkantılı 60'lı yıllarda adeta cinnet geçirirken, o da sevdiği her şeyi yitirir.

4. Sevilen - Toni Morrison

Kölelik cehennemine içeriden bir gözle bakan Sevilen, çocuklarıyla birlikte kölelikten kaçan bir kadının özgürlük savaşını anlatıyor. Geçmişin ağırlığını omuzlarından yıllar sonra dahi indiremeyen, onun hayaletleriyle boğuşan Sethe, annelik vicdanıyla, kadınlığıyla ve ait olduğu toplumla hesaplaşıyor. Kadınlık ve annelik duygularıyla müthiş bir şekilde harmanlamış Toni Morrison’ın bu dev eseri, zalimliklerle dolu bir tarihe ışık tutarken, siyahi bir ailenin merkezinde çok kişisel bir varoluş hikâyesinin duygu dolu inceliklerini ıskalamamayı başarıyor.

Acı ve güzelliği yan yana getiren şiirsel diliyle Toni Morrison’a Pulitzer Ödülü’nü kazandıran Sevilen, büyülü atmosferi ve doğaüstü detaylarıyla fazlasıyla sahici bir masal…

3. Tavşan Dibe Vurdu - John Updike

Günlük hayatımızı kontrol eden saplantılar, bizim ve uzak ya da yakın çevremizdeki insanların kafasından geçen düşünceler bu parlak romanda müthiş bir ayrıntı zenginliği içinde keşfediliyor.

2. Çavdar Tarlasında Çocuklar - J. D. Salinger

New York'lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield'in 'büyümeye dair' keyifli ve hüzünlü öyküsü. Salinger'in en iyi eserlerinden biri.

1. Bülbülü Öldürmek - Harper Lee

1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch’in gözünden anlatıyor.

Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor.

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
04.08.2017

Gördüğüm en güzel içeriklerden biri, hepsi birbirinden güzel kitaplar. Okunulası kitaplar, en iyisi yeraltı edebiyatı bu konuda Chuck Palahniuk'tan iyisinin olmadığını düşünüyorum.

06.08.2017

#2 Hayatımda okuduğum en güzel kitap diyebilirim. Herkesin okuması gerek bence.

Pasif Kullanıcı
05.08.2017

bülbülü öldürmek çok güzeldir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ