Dışarıda yemek yemenin cazibesine kim kapılmaz ki? Ancak restoran ve kafelerin perde arkasında dönenler iştahınızı bir anda kesebilir. Restoranlarda her şey dışarıdan mükemmel görünse de mutfakların arka planı aynı titizlikte olmayabiliyor. Gıda endüstrisinde çalışanlar, hijyen ve işleyişle ilgili çarpıcı itiraflarda bulundu. İşte, dışarıda yemek yerken ikinci kez düşünmenize neden olacak gerçekler...
Barista olarak çalışan biri, kahve dükkanlarının hijyen konusunda ne kadar umursamaz olabildiğini anlatıyor:
'Yöneticiler, sütlerin son kullanma tarihi geçse bile 'Isıtınca ekşilik gider,' diyerek kullanmaya devam ediyordu. Kahve makineleri ve hava kapları aylarca temizlenmezdi, bu yüzden kahve tozu her yere yayılırdı. Çoğu zaman günlük olarak temizleyip ürünleri döndürdüğümde, bana bunu 'yanlış' yaptığımı söylediler. Halbuki ben doğru olanı yapıyordum; onlar sadece tembel ve ucuzdu.'
Bir restoran çalışanı, profesyonel mutfaklarda böceklerin yaygın bir sorun olduğunu söylüyor:
'Mutfaklarımız her zaman temiz olmasına rağmen, çalıştığım her restoranda hamam böcekleri vardı. Çoğu, meyve ve sebze kutularından geliyor. Mutfak ne kadar temiz olursa olsun, bu sorundan kurtulmak mümkün değil gibi görünüyor.'
Bir pizza zincirinde çalışan kişi, içecek makinelerinin hijyen konusundaki korkutucu durumunu şöyle anlatıyor:
'İçecek makinelerinde kara küf vardı ve müdür, temizlenmesi gerektiği halde bunu yapmayı çok pahalı buluyordu. Çalışanlar, makinelerdeki solucanları manuel olarak çıkarmak zorunda kalıyordu.'
Bir restoran çalışanı, çalıştığı yerdeki hijyen eksikliklerini şu sözlerle anlatıyor:
'Son çalıştığım restoranda akan su bile yoktu, yani el yıkamak mümkün değildi. Aynı mutfak gereçleri, yıkanmadan vegan ve vegan olmayan yemekler için kullanılıyordu. Çalışanlar için bir tuvalet bile yoktu. Restoran, karıncalar, kurtçuklar ve sineklerle doluydu.'
Başka bir çalışan, restoranların “taze tatlı” adı altında müşterilere nasıl donmuş ürünler sunduğunu itiraf ediyor:
'Taze pişmiş’ dediğimiz brownie’ler aslında bir toptancıdan alınmış, dondurulmuş ürünlerdi. Fırının yanına koyup ısıtarak servis ediyorduk.'
Bir fine-dining restoranında çalışan bir kişinin paylaştığı hikaye oldukça düşündürücü:
'Bozulmuş balıkları kullanmaya devam etmemiz gerekiyordu çünkü şef, 'Devam edin, fark edilmez,' diyordu. Bir gün, üst kattaki tuvaletten akan boru, ızgara tezgahına sızdı. Şef, sadece yiyecekleri bir kenara itip pişirmeye devam etmemizi söyledi.'
Bir başka itiraf, restoranların “özel yemek” olarak sunduğu tabakların aslında günler öncesinden kalan yiyeceklerden yapıldığını ortaya koyuyor:
'Çoğu özel yemek, birkaç gün önce hazırlanan malzemelerden yapılır. Taze gibi gösterilir ama aslında bayattır. Ayrıca en güvenli gün Perşembe çünkü çoğu restoran o gün taze malzeme teslimatı alır.'
Bir balık restoranında çalışan kişi, “günün balığı” kavramının nasıl yanıltıcı olduğunu anlatıyor:
'‘Günün balığı adı altında servis edilen balıkların çoğu dondurulmuştu. Eğer ıstakoz tankında bir ıstakoz ölürse, dondurulup indirimle satılırdı. Balık pazarlarında da benzer bir durum vardı; çoğu ürün taze değil, çözdürülmüş oluyordu.'
Anlatılanlar eğer gerçekse çok iğrenç zaten dışarıda uzun zamandır yemiyoruz