Dışarıdan yemek yemek veya marketten alışveriş yapmak, çoğumuz için günlük hayatın bir parçası. Ancak gıda sektöründe çalışan insanların anlattıkları sizi bu alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçirmeye itebilir. Peki, bu sektörün arka planında neler dönüyor? Gelin, bir de bunları çalışanların ağızlarından dinleyelim! Dışarıdan yemeye tövbe ettirme garantili...
Bir deniz ürünleri restoranında bulaşık görevlisi olarak çalışan biri şöyle anlatıyor:
'Crabmeat au gratin servis ettiğimiz oval kaseler vardı. İçindeki peynir kalıntısını bir türlü çıkaramadım. Yöneticiye sordum, bana sadece yıkayıp bırakmamı söyledi. O peynir lekeleri restoran açıldığından beri orada duruyor.'
Bir marketin et reyonunda çalışan bir diğer kişi ise inanılmaz bir israfı paylaşıyor:
'Her gün endüstriyel boyutta bir çöp kutusunu dolduracak kadar et, tavuk ve balık atıyorduk. Çalışanlara vermek veya bağış yapmak gibi bir seçenek yoktu. Her şey tarihlere göre hareket ediyordu ama siparişleri azaltmak gibi bir düzenleme de yapılmıyordu. Bu kadar kaliteli ürünün çöpe gitmesi gerçekten korkunçtu.'
Bir restoranda mutfak çalışanı olan biri, yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor:
'Pazar günüydü. Şefimiz, etlerin bulunduğu soğuk hava deposunun paslı duvarlarını sprey boya ile kaplamamızı istedi. Etleri depodan çıkarmak yerine bir köşeden diğerine kaydırmamızı söyledi. Boyanın pişirme sırasında çıkacağını belirtti.'
Restoranlarda çalışanların hasta halde iş başında olmaları sık rastlanan bir durum.
'İzin almak zor olduğu için çoğu çalışan, ilaçlarla hastalığını saklamaya çalışıyor. Çalışmazlarsa kiralarını ödeyemeyecekleri için grip mi, COVID mi bilinmez ama işlerini bırakmıyorlar.'
Bir başka çalışan ise kızartma yağlarının uzun süre değiştirilmediğini belirtiyor:
'Kızartma yağını değiştirmek oldukça pahalı bir işlem. Bu yüzden yağlar uzun süre aynı şekilde kullanılıyor.'
Market ürünlerinin arka planında da pek temiz bir manzara yok:
'Büyük bir zincir marketin dağıtım merkezinde çalışıyordum. Cam şişelerin titreşimle kırılması, ürünlerin yerlere düşmesi oldukça yaygındı. Kuş pisliği, fare idrarı ve mikroplastiklerle kaplı olan bu ürünler asla düzgün bir şekilde temizlenmezdi. Üstelik hiçbir zaman kapsamlı bir temizlik yapılmadığını da gözlerimle gördüm.'
Süt ve süt ürünleri üreten fabrikalarda çalışanlar ise şok edici detayları paylaşıyor:
'Süt üretim yerlerindeki koku dayanılmazdı. Orada gördüğüm şeylerden sonra bir daha asla süt içmek istemem.'
Son olarak, birçok paketli ürünün etiketlerinin yanıltıcı olduğu dile getiriliyor:
'Paketin üzerinde 'şekersiz' yazsa bile içerik listesinde maltodekstrin veya dekstroz gibi maddeler bulunuyor. Bunlar aslında birer şeker ama düzenlemeler sayesinde 'şekersiz' olarak gösteriliyor.'
Marketten restoran ve otele kadar pek çok yerde çalıştım ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu ülkede gıda hijyeni diue bir şey yok. Her yer zehir saçıyor..
20 yıllık gıda mühendisi olarak söylüyorum, çok fazla gıda işletmesi gördüm ve denetledim, üç harfli marketlerde satılan küçük markalarin çoğu çöptür, almayin
Hayır anlamadım süt üretim yerinde ne gibi bir koku olabilir olsa olsa tezek dir yani 🤣