“25 Nisan’dan beri seslerini seslerimize katan; adaletsizliğe, kuyruklu yalanlara, hukuk tanımazlığa itiraz eden milyonlarca insanımız umudumuza umut, gücümüze güç kattı. Başta amansız polis şiddetiyle evlatlarını yitiren Gezi Anneleri olmak üzere tüm annelerin ve canımız annelerimizin anneler gününü canı gönülden kutlarız…
Önceki dönem cumhurbaşkanlarından, kendi elleriyle poster yapan gençlere; siyasal parti genel başkanlarından, sosyal medyada itirazlarını dillendirenlere; konuyu gündemde tutan basın emekçilerinden, meslek odaları ve demokratik kitle örgütlerine; aydın, sanatçı ve yazarlardan konuya kulak kabartan tüm insanlara selam ve teşekkür ederiz. Konu bizler değiliz! Asıl mesele güzel ülkemizde insanlık, vicdan, adalet ve hukuktan en asgari düzeyde dahi bahsedilip bahsedilemeyeceğidir.
Ya kin ve kibir baskın olacak ya da kardeşlik, eşitlik, özgürlük ve demokrasi kazanacak. Biz adaleti, kardeşliği, vicdanı, özgürlüğü ve tabii ki Gezi’yi savunacağız. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…”
Ülkenin iktidarındaki partinin isminde neden "adalet" sözcüğü geçiyor onu anlamış değilim. Adaletten yoksun toplum; huzur,güven,barış, birlik ve beraberliğin olmadığı, herkesin kendi adaletini sağlamaya çalıştığı, suç oranının yüksek dozajda olduğu , toplumun münferit olma durumunu özetler. Devleti yönetenlerin, yasa yapanların, yasaları uygulayanların, yargı mensuplarının, öğretmenlerin, anne ve babaların nasıl adil olmaları gerekiyorsa bizim cahil halkın da aynı şekilde iktidarı bir mucizeyle sandıkta gömmeleri gerekiyor. Şayet KK'nın adaylığı kurtaracağa benzemiyor. Umuyorum hatasından döner.Ve iktidarın hatalarını kökünden temizler.
Gün yüzü göremezsiniz inşallah