'Ömrüm boyunca sadece ve sadece kamu yararına, insanlık yararına çalıştım. Ancak insanlık yararına çalıştığım için cezalandırılıyorum. Bu, benim ağrıma çok gidiyor. Ceza alacak bir şey yapmadım. Bizim savunduğumuz Gezi Parkı, Cumhuriyet’in mirasıdır. Burada, kent, kültür ve tarih mirasımızı korumaya çalıştık.
Yurt dışına kaçma şüphesiyle bizi tutukladılar. Ben, yargılanırken yurt dışına, Almanya’ya, Berlin’e gidip geldim. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater Utku da aynı şekilde yargılanırken yurt dışına gidip geldi. Çiğdem Mater Utku, Şubat 2022’de Türkiye’ye geldi. İki celse sonra tutuklandı. Gelmeyebilirdik.
Niye kaçma şüphemiz olsun ki. Zaten yurt dışına gidip geldik. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada beraat ettim. Bu karar istinafta bozulduktan sonra yurt dışı yasağı konuldu. Yani bize cezanın verileceğini mi biliyorlardı? Niçin istinafta karar bozulur bozulmaz yurt dışı yasağı konuldu.
Roma Hukuku’ndan günümüze kalan ‘Non bis in idem’ ilkesi gereğince aynı suçtan iki kez yargılama olmaz. Önceki mahkemelerde beraat etmemize rağmen bizi ikinci kez yargıladılar.
Bütün soruşturmalarda tapeler vardı ama ses kayıtları yoktu. 2000’den sonra Osman Kavala’yla hiç görüşmedim. Yollarımız hiç kesişmedi. Hiç bir araya gelmedik. Telefon görüşmemiz bile yok. Nasıl oluyor da biz planlı bir şekilde hareket etmişiz? Haksız bir şekilde içeride tutuluyoruz. Bu, aslında Türk halkına gözdağıdır. Bu kararla insanların demokrasiye, adalete, geleceğe yönelik mücadele umudunu yok etmek, kırmak istiyorlar.
Benimle ilgili ‘Yaşlı kadına bu ceza verilir mi’ diyorlar. Yaşlanmak bir hastalık değil, ömrün doğal sürecidir. İnsan yaş da alsa gönlü, umudu aynıdır. Asıl korkulması gereken şey, bir kişinin sevgisiz, umutsuz olmasıdır.'
Demekki senin öyle bir film çekme ihtimalin var o ihtimalde sucmus bunuda yeni öğrendiğim iyi oldu