Gezegenimizde Bulunan Suyun Yaşı Sonunda Belli Oldu!

Gezegenimizde okyanuslarımızı, denizlerimizi, derelerimizi ve göllerimizi oluşturan bol miktarda su, ne zamandan beri Dünya üzerinde bulunuyor? Son zamanlarda yapılan bir araştırma bu soruyu yanıtlamış olabilir.

Dünya suyunun kökeni her zaman bir gizem olmuştur.

Suyun buraya nasıl geldiğini açıklayan farklı hipotezler ve bunları destekleyen pek çok kanıt var. Ancak protogezegen disklerinde su her yerde bulunur ve suyun kaynağı her şeye rağmen o kadar gizemli olmayabilir.

Yapılan bir araştırma, genç yıldız sistemlerinin bol miktarda suya sahip olduğunu gösteriyor.

Bizimki gibi Güneş Sistemlerinde, genç yıldız büyüdükçe ve gezegenler oluştukça su tüm bu süreç içerisinde bulunur. Bunun kanıtı Dünya'nın suyunun içeriğinde ve bu, gezegenimizin suyunun 4,5 milyar yaşında olduğunu gösteriyor.

Bir yıldız sisteminin oluşumu dev bir moleküler bulutla başlar.

Bulut çoğunlukla suyun ana bileşeni olan hidrojendir. Daha sonra bolluk sırasına göre helyum, oksijen ve karbon gelir. Bulut ayrıca küçük silikat tozu ve karbonlu toz taneleri içerir.

Bu moleküler bulutun soğuk alanlarında, oksijen bir toz tanesiyle karşılaştığında donar ve yüzeye yapışır.

Ancak su, hidrojen ve oksijen birleşene kadar su değildir ve buluttaki daha hafif hidrojen molekülleri, oksijenle karşılaşana kadar donmuş toz tanecikleri üzerinde zıplar. Bu olduğunda reaksiyona girerler ve su buzu oluştururlar. Bunun sonucunda iki tür su oluşur: normal su ve döteryum içeren ağır su. Döteryum, ağır hidrojen (HDO) adı verilen bir hidrojen izotopudur ve çekirdeğinde bir proton ve bir nötron bulunur.

Daha sonra yıldız dönmeye başlar ve yıldızı çevreleyen gaz ve toz, protogezegen diski adı verilen dönen bir disk oluşturur.

Sonunda yıldız sisteminin gezegenleri ve diğer özellikleri haline gelecek olan her şey bu diskin içindedir. Genç protostar zamanla kütle toplar ve yıldız oluşumuna katkı sağlar. İlk zamanlarda oluşan su buzu yavaş yavaş gaza salınır, ancak protogezegen diskinin en soğuk noktalarında yeniden yoğunlaşır. Aynı sayıda bulunan toz taneleri yine buzlu bir manto ile kaplanmıştır. Son olarak yıldız sistemi şekillenmeye ve daha eksiksiz bir sisteme benzemeye başlar. Gezegenler, asteroitler ve kuyruklu yıldızlar gibi alışık olduğumuz her şey şekillenmeye ve yörüngelerini almaya başlar. Tüm bu objeler ve özellikler o küçük toz tanecikleri ve onların donmuş su moleküllerinden gelir.

Bugün kendimizi içinde bulduğumuz durum tam olarak budur.

Gökbilimciler zamanda geriye yolculuk edemezken, diğer genç yıldız sistemlerini gözlemlemede ve sürece dair ipuçları bulmada daha iyi hale geliyorlar. Dünya'nın suyu da kritik bir ipucu içeriyor: ağır suyun normal suya oranı. Birinci adımda su buzu oluştuğunda, sıcaklık son derece düşüktür. Bu, süper döterasyon adı verilen olağandışı bir fenomeni tetikler. Süper döterasyon, buza diğer sıcaklıklarda olduğundan daha fazla döteryum katar.

Döteryum, yalnızca Büyük Patlama'yı takip eden saniyeler içinde oluşmuştur.

Ayrıca oluşum sayılarının da oldukça az olduğu tahmin edilmektedir: her 100 bin protium atomu için yalnızca bir döteryum oluşmuştur. Bu, eğer döteryum Güneş Sisteminin suyuyla eşit şekilde karışırsa, ağır su bolluğunun 10-5 olarak ifade edileceği anlamına gelir. Ancak durum bundan biraz daha karışıktır. Sıcak bir protogezegen diskinde bolluk değişir. Yazarlar, 'Ancak, sıcak koronolarda (disklerde) HDO/H2O oranı 1/100'den biraz daha azdır' diye açıklıyor.

Sonuç olarak Dünya'daki ağır su miktarı, Güneş Sisteminin izlemiş olabileceği tüm olası yolların labirentinden çıkmamıza yardımcı olabilecek bir ipucudur.

Dünya'nın suyunun 4,5 milyar yaşında olduğu tahmin edilmektedir. En azından bir kısmı için durum böyledir. Yazarlara göre gezegencikler muhtemelen suyun çoğunluğunu Dünya'ya getiren objeler ancak bunun tam olarak nasıl olduğu net değil. Araştırmacıların bunu çözebilmeleri için düşünmeleri gereken çok daha fazla karmaşıklık var. Yazarlar, 'Sorun oldukça karışık çünkü Dünya suyunun kökeni ve evrimi, bu gezegendeki karbon, moleküler oksijen ve manyetik alan gibi diğer önemli faktörlerle kaçınılmaz olarak bağlantılıdır' diye yazıyor.

Su her şeyin merkezinde yer alıyor ve araştırmacılar, suyun bir kısmının Güneş Sisteminin başlangıcına kadar uzandığını göstererek geri kalanını anlamak için bir başlangıç noktası sağladılar.

Araştırmacılar, 'Burada, en son gözlemlere ve teorilere göre Dünya suyunun basitleştirilmiş bir erken tarihini sunduk' diye yazıyorlar. 'Karasal suyun büyük bir kısmı muhtemelen Güneş Sisteminin doğumunun en başında, soğuk bir gaz ve toz bulutuyken oluşmuş, gezegenlerin, asteroitlerin ve kuyruklu yıldızların oluşumuna yol açan çeşitli aşamalar sırasında donmuş ve korunmuştur. Tüm bunlar sonunda bir şekilde yeni yeni oluşan Dünya'ya iletilir' şeklinde sözlerini bitiriyorlar. 

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

Hunga Tonga Yanardağının Parçacıkları Uzaya Kadar Ulaştı!
Dünya'nın En Büyük Aktif Yanardağı 38 Yıl Sonra Tekrar Patlıyor!
Dyson Küreleri Uzaydan Gelen Garip Sinyallerden Sorumlu Olabilir mi?

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi