Gericilik Kurbanı Oldular: Batılılar Kumda Oynarken Evrim Teorisini Ortaya Atıp 'Sakıncalı' Damgası Yiyen Cesur İslam Bilginleri

Neil deGrasse Tyson 'Bilim, nesillere yayılan bir ekip çalışmasıdır. Meşalenin öğretmenden öğrenciye geçmesidir.' diyor, peki bugün bu meşaleyi elimizde tutabiliyor muyuz?

Bu soruyu düşüneduralım, bugün bile bilimsel fikirlerin yerden yere vuruluşunun bundan neredeyse bin yıl önce de yaşandığını ve hatta Darwin'nden önce evrim fikrini ortaya atan İslam bilginlerinin de bu tepkilerden nasibini aldığını kendimize dersler çıkararak görelim.

Çayınızı kahvenizi alın, gelin. Bilim tarihimizde bir yolculuk yapacağız.

Hepsinden evvel evrim fikrinin Charles Darwin'le başlamadığını, hatta Antik Yunan'a dek bu izi sürebileceğimizi hatırlayalım.

Evrim düşüncesini ortaya koyan ilk düşünür Yunan filozoflarından Anaksimandros. Onun fikri şuydu: Tüm hayvanlar yavaş yavaş gerçekleşen bir değişim, gelişim içindedir. İnsan da bu değişimin tepe noktasındadır.

Peki onun ardından gelen ve 7. yüzyıldan sonra doğa felsefesi bayrağını Batı'dan devralan Doğu'da evrim düşüncesine inanan ve sırf bu yüzden tepkiler gören alimler kimlerdi?

Evrim düşüncesini sistemli biçimde ilk olarak İhvan El- Safa'nın çalışmalarında görebiliriz.

Hatta bu çalışmalarda İhvan El-Safa, Charles Darwin gibi evrim konusunu sadece organik maddelerle sınırlı tutmuyor, inorganik maddelerde de evrimsel ilerleyişin olabileceğinden bahsediyor. Doğal seçilim olarak bildiğimiz kavram onda Tanrı'nın hikmeti olarak geçiyor.

İnsana yakın türlerden şöyle bahsediyordu: "Maymun vücut şekliyle, at uysallığıyla fil aklıyla ve arı sanatıyla insana yakın olan yaratıklardır."

Buradan da anlaşılacağı üzere insan tüm canlılardan daha üst bir mertebede yer alıyordu. Yalnız çalışmalarına detaylıca bakıldığında karşımıza çıkan ilginç bir fikir maymunun insana anatomik olarak yakınlığından sıkça bahsetmiş olması.

Bugün bile bunu anlatabilmek bu kadar zorken...

Büyük bilgin Farabi kainatın evrimi ve canlıların evrimi üzerine hayli cesur fikirler ortaya atmıştı.

Şöyle diyordu:

Bu yaratıkların hiyerarşisi en alt seviyedeki varlıkla başlar, ardından daha üst seviyedeki varlığa geçer. Bu geçişler daha üstü olmayan bir seviyeye dek sürer. En alttaki varlık teşekkül etmiş ilk maddi varlık ise onun üstündeki diğer varlık öncekilerden meydana gelmiş varlıktır. Ardından maden daha sonra bitki daha sonra da konuşmayan hayvan gelir ve konuşan hayvanın dışında daha üstün olan yoktur.

El-Cahiz, bir antropolog ve zoologdu.

Yazdığı Kitabu’l-Hayavan adlı eseri biyolojik olarak evrimin manifestosu olarak görülebilir. Ona göre evren Allah tarafından yaratılmış ve yine Allah tarafından evrimleşmeye, sürekli evrimleşmeye bırakılmıştır.

Kitabında o dönem tepki olmasına yol açan ve dönüşümcülük' olarak tanımlanabilecek bazı tecrübelere yer veriyordu.

Domuzla böceklerinin erkekleri arasında yardımlaşma ve o iki türe benzeyen bir üreme sonucu farklı iki tür vardır.

Diyordu. Bunun yanında birçok canlının ara formlarının olduğunu da yaptığı deneylerle gözlemlemişti.

İbnü'l Heysem, ilk bilim insanı olarak da anılır.

Evrimi şöyle tarifler:

Menşeini maddi alemden alan insan bazı mertebeler geçirir; sırasıyla öküz, eşek, at, maymun ve sonunda da maymun mertebesinden insan mertebesine geçer.

Yine insanın en üst seviyesinde olduğu bir evrimden bahsediliyor.

İbn Miskeveyh, sınırlı bir çerçevede evrim fikrini ortaya koyuyordu.

Onun yaklaşımına göre hayvanlar evrime uğrar ve bu evrimin son durağında insan yahut insana benzeyen canlılar bulunur, bu da maymundur. Ona göre insan canlıların evriminden ortaya çıkmış bir üst-türdü.

Seyyid Emir Ali kaleme aldığı eserinde farklı bir sınıflandırmayla evrim anlatılır.

O, ruhani varlıkları insan seviyesinin de üzerine yerleştiriyor ve hepsinin üstünde bir 'ilahilik' olduğunu söylüyor.

Eserinde geçen 'Fakat insan ruhu maddi bağlarını atmaya uğraşmakta, hür olmaya çalışmakta ve neşet ettiği yer olan tekrar Allah'a doğru yükselmektedir.' satırlarına bakıldığında evrim fikriyle inanç sistemlerini kesiştirmesiyle o dönemlerde aldığı tepkiyi sezmek hiç de zor değil.

Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Mesnevi'de geçen sözleriyle evrimci fikirlere yer verir.

Cansızken öldüm,

uyur oldum.

Uyurken de yine öldüm,

ve hayvan oldum.

Hayvan iken de öldüm,

insan oldum.

İnsan iken de ölür

ve sonunda melek olurum.

Burada cansız varlıklardan önce canlı varlıklara ardından da meleklere olan dönüş bir evrim fikrini işaret ediyor olarak okunabilir. Daha net fikirlerin olduğu dizelere de göz gezdirelim.

Ademoğlu ilk önce cansızlar alemine geldi.

Sonra bitki alemine geçti, orada uzun müddet kaldı.

Cansızlar âlemini ve orada meydana gelen kavgaları

hatırlamadı.

Bitki aleminden hayvan alemine geçti.

Burada da bitkiykenki halini hiç hatırlamadı.

Yüce yaratıcı onu hayvan aleminden insan alemine çekti.

Bir âlemden diğerine koştura koştura:

Sonunda o alim ve akıllı oluverdi.

Sözü edilen bu kavga ve mücadeleler Darwin'de de izi sürülen kavramlar fakat Mevlana bunu biraz daha geniş tutuyor.

İbn Haldun'un Mukaddime adlı eserinde ele aldığı görüşler çağına göre hayli mühim tespitlerle bezeliydi.

'Zenciler sıcak ülkelerde yaşar. Bu onların hem mizaçlarını hem de bünyelerini etkiler. Vücutlarının ve ülkelerinin sıcaklığı kadar ruhları da sıcaktır. Dünyanın dördüncü kesiminde oturanlara nispeten ruhları daha sıcak, daha genleşmiştir. Sonuç olarak onlar çok daha evrimleşmiş, daha neşeli ve daha değişkendirler.'

Bir modern bilim insanına has temellendirmeler ve ortaya koyduğu tezi buna hazır olmayan toplum tarafında hayli tepki uyandırmıştı.

Kınalızade Ali Efendi, Türkçe olarak evrim görüşünden bahseden ilk bilgindi.

Ahlak-i Alai adıyla kaleme aldığı eserinde maymun, at, fil ve papağan insanın ufkuna en yakın olan hayvanlar olarak ele alınır. İlginç ve o dönemde çok sık rastlanmayan bir görüş olarak insan ve hayvan arasında sebebi bilinmeyen bir biçimde vaşağı tanımlar.

Bu bilginler Batı'dan yüzlerce yıl evvel evrim fikrini ortaya atan, geliştiren ve yaymaya çalışan öncülerdi. Onlar dönemin yönetici ve 'aydın' kesimlerinde sakıncalı olarak nitelendirilmişlerdi.

Bugün ne durumdayız diye düşününce bu haber başlığına bakmak yeterli...

Bin yıl öncesinden şimdiye baktığımızda sizce ne kadar ileriye gidebildik?

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
09.04.2019

Müslüman bilim adamlarını yerin dibine sokan zihniyeti temsil edip, tüm bilimsel gelişmelerin arkasında Müslüman bilim adamları var diyerek övünmek nasıl bir kafa yapısıdır?

09.04.2019

İşte bu ya en çok hayran olunası insanlar. Hepside kendilerinden sayıca kat ve kat üstün şerefsiz yobazların kurbanına gitmiş üstadlar. Avrupa bu tür insanları ve çalışmalarını sahiplendigi için onlar bu halde biz ise yerin dibine soktugumuz mücevherlerin acısını yüz yıllar sonra hala yaşıyoruz.

09.04.2019

çarpıtma var burada burada ismi gecen bazı bilim adamlarının islamla alakası yok ismi arapça sadece yahudi kökenlier içerige dikkat edelim

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ