Tarihte önce kitaplarda yer bulan, sonra ise gerçeğe dönüşen birçok teknolojik ve bilimsel gelişme bulunmakta. Bu da akıllara bir soruyu getiriyor: Tüm bunları ilham almayla mı açıklarız, yoksa tahmin yeteneğiyle mi? Bunun cevabını bilmiyor ve kararı size bırakıyoruz; bildiğimiz tek gerçekse hayal gücünün ve kitapların harika şeyler olduğu...
Jonathan Swift tarafından yazılan Gulliver'in Gezileri kitabında Mars'ın iki tane uydusu bulunuyordu. Kitabın yayımlanmasından tam 151 yıl sonra bilim insanları Mars'ın gerçekten de iki uydusunun bulunduğunu keşfetti.
1865 yılında Jules Verne tarafından yazılmış olan Ay'a Seyahat adlı kitapta Ay kapsülleriyle uyduya insanlı bir yolculuk yapılıyor, daha sonra Dünya'ya geri dönülüyordu. Bu tarihten tam 104 yıl sonra Apollo 11 göreviyle Ay'a ilk insanlı seyahat gerçekleştirildi, kitaptaki Ay kapsülleri gerçek hayatta da kullanıldı.
Yine 'bilim kahini' olarak da bilinen Jules Verne tarafından kaleme alınmış olan Denizler Altında Yirmi Bin Fersah adlı kitaptaki Nautilus adlı elektrikli denizaltı, yaklaşık 80-90 yıl sonra gerçek hayatta kullanımını başlanılan 'Alvin' adlı bir denizaltı gibi pek çok modern elektrikli denizaltının da hayali öncüsü durumunda.
Edward Bellamy tarafından kaleme alınmış olan 1888 tarihli 'Looking Backward: 2000-1887' kitabının en büyük özelliklerinden biri kredi kartı kullanımından bahsediyor olması. Kredi kartlarının gerçek hayatta kullanıma girmesi ise kitabın yayım tarihinden tamı tamına 62 yıl sonra, 1950'de gerçekleşiyor.
Yine Jules Verne tarafından kaleme alınan 1889 tarihli kısa hikaye '2889''te görüntülü arama teknolojisinden bahsediliyor. Bu teknolojinin gerçek hayatta ilk kullanıma sunuluşu ise 75 yıl sonra gerçekleşiyor.
1899 yılında H. G. Wells tarafından kaleme alınan 'Efendi Uyanıyor' adlı kitapta otomatik sensörlü kapılardan bahsediliyor. Gerçek hayatta bu kapıların kullanıma alınması ise tam 61 yıl sonra gerçekleşiyor.
Yine H.G Wells'in kaleminden çıkan 'The Land Ironclads' adlı bir kısa hikayede tankları görüyoruz. Tankların gerçek hayatta ortaya çıkışıysa bu hikayenin yayınlanmasından yalnızca 13 yıl sonra, 1916'da gerçekleşiyor. Sizce de kitaptan ilham alınmış olma ihtimalinin en yüksek olduğu durumlardan biri gibi durmuyor mu?
Yalan makinesi, 1910 tarihli olan ve Edwin Balmer ile William MacHarg tarafından yazılan 'The Achievements of Luther Trant' adlı kitapta yer aldıktan 14 yıl sonra gerçek hayatta da icat ediliyor ve kullanıma alınıyor.
Hugo Gernsback tarafından 1911'te kaleme alınan 'Ralph 124C 41+' adlı bilim kurgu romanında radar teknolojisinden bahsediliyordu. Radarların gerçek hayattaki kullanımına ise bu kitabın yayımlanmasından 24 yıl sonrasına denk geliyor.
Yine 'Ralph 124C 41+' adlı romanda geçen bir başka teknolojik gelişme güneş enerjisinin kullanımıydı. Gerçek hayatta ise güneş enerjisinin ilk kullanımı ise kitabın yayımlanış tarihinden 67 yıl sonrasına denk geliyor.
Jules Verne gibi H. G. Wells de kitaplarında geleceğe dair birçok teknolojik gelişmeyi öngörmüş. Yine ona ait olan ve 1914'te yayımlanan 'The World Set Free' adlı bir romanda atom bombasından bahsediliyor. İlk atom bombası ise bu kitaptan 31 yıl sonra kullanılıyor.
Sesli mesaj da gerçeğe dönüşmeden önce kitaplarda yer bulan teknolojik gelişmelerden biri. Yine H. G. Wells tarafından 1923'te yazılan 'Men Like Gods' adlı kitapta bahsi geçen sesli mesaj teknolojisinin gerçek hayattaki kullanımınaysa 57 yıl sonra başlanıyor.
Aldous Huxley tarafından yazılan 'Cesur Yeni Dünya' adlı kitapta ruh halini düzeltici bir takım ilaçlardan bahsediliyor. Kitabın yayımlanmasından 18 yıl sonraysa antidepresanlar kullanıma sunuluyor ve yaygınlaşmaya başlıyor.
Yine 'Cesur Yeni Dünya' kitabında yer alan bir başka bilimsel gelişme ise genetik manipülasyonlar. Gerçek hayatta DNA üzerinde ilk manipülasyon çalışmaları ise kitaptan tam 40 yıl sonra gerçekleştiriliyor.
Çağımızın en güzel icatlarından biri olarak nitelendirebileceğimiz kulakiçi kulaklara da ilk olarak bir kitapta rastlıyoruz. Ray Bradbury tarafından 1950'de yazılan 'Fahrenheit 451' adlı kitapta bahsedilen bu kulaklıkların gerçek hayatta icat edilmesi ise tam 51 yıl sonra, 2001'de gerçekleşiyor.
1951'de Arthur C. Clarke tarafından yazılan ve sonraları '2001: Bir Uzay Efsanesi' serisine de ilham kaynağı olacak 'Sentinel of Eternity' adlı kısa hikayelerden birinde haberleşme uydularından bahsediliyor. Bu uyduların ilk kullanılması ise kısa hikayelerin yayımlanmasından yalnızca 14 yıl sonra gerçekleşiyor.
Yine Arthur C. Clarke tarafından kaleme alınan ve 1961'de yayımlanan 'A Fall of Moondust' adlı romanda uzay turizminden bahsediliyor. Gerçek hayatta uzay turizmi kapsamında uzaya birinin gönderilmesi ise kitaptan tam 40 yıl sonra, 2001'de gerçekleşiyor.
Biyonik organ teknolojisi, Martin Caidin tarafından 1972 yılında yazılan 'Cyborg' adlı kitapta yer aldıktan tam 41 yıl sonra ilk biyonik bacağın üretilmesiyle gerçeğe dönüşüyor.
1990 yılında Raymond Kurzweil tarafından kaleme alınan 'The Age of Intelligent Machines' adlı kitapta 2000 yılında bilgisayarların en zeki satranç oyuncularını yeneceği öngörülüyordu. Kitaptan tam 7 yıl sonra, 1997'de, IBM'ye ait Deep Blue adlı bilgisayar Dünya Satranç Şampiyonu Kasparov'u yenmeyi başardı.
Bir şey hayal edilebiliyorsa yapılabilir de.
amk gabrieli yine burda yaaa
No 16: Bir çok kaynak iletişim uydularının fikir babası olarak Arthur C. Clarke'ı gösterir. Hatta iletişim uydularının bulunduğu yörüngeye Clarke yörüngesi denir. Clarke'ın NASA gibi bir çok bilim kuruluşuyla yakın ilişkisi vardır. Yani burada gerçek anlamda bir esinlenme durumu mevcut :D