Maddeleri okurken kendi hayatıyla karşılaştırmadan durabilen var mı? 😅Bir kanalda şarkı yarışması, diğer kanalda araba ödülü için çiftlerin kendilerinden geçerek yarıştığı program, bir diğerinde ise birbirini tanımayan bir grup insanın aynı evde yaşadığı garip eğlence programları vardır.Mutsuz bir ülkede insanların hedefleri ve hayalleri kısa vadelidir. Güzel şeylerin olması için bekleyecek güçleri kalmamıştır. Bu sebeple de en kısa yoldan paraya ulaşabileceklerini düşündükleri şans oyunlarına yönelirler.Trafikteyken her zaman bir kavgaya bulaşma olasılığınız vardır çünkü siz istemeseniz bile sizinle zorla kavga etmeye çalışan birileri mutlaka olur. Bu şiddetli kavgaların sebebi kimi zaman o kadar basit olur ki, sizi insanlardan soğutur.Sosyal hayatta yetersiz insanlar mutsuzluklarının bedelini birilerine ödetmek istediklerinde aile içi şiddete başvurabilmektedir. Böylece acınası bir şekilde dışarıda sahip olamadıkları güce birkaç metre karelik alanda sahip olduklarını sanırlar.Birçok insan temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorken oturup Das Kapital'i okumasını bekleyemeyiz. Ancak insanların çoğunun imkanı olduğu halde okumamayı tercih ettiği de bir gerçek. Mutsuz bir ülkede kimi insanlar cahil olarak kalmak istedikleri için kimileri de hayat mücadelesiyle uğraşmaktan yoruldukları için kitap okuyamazlar.İnsanlar kendi hayatlarındaki mutsuzluğu kamufle edebilmek için sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanırlar. Sosyal medyada kimse mutsuzluklarını paylaşmaz ve mükemmel bir vitrin oluşturulur. Sosyal medya sayesinde insanlar mutsuz bir şekilde sahte mutlulukları izler.Mutsuz ülkelerde insanlar bir an önce hayata başlayabilmek için maaşlı bir işe girmek zorunda bırakılırlar. Bu sebeple bir alanda uzmanlaşmakla uğraşmak, buna vakit harcamak istemezler. Sonuç olarak her yerde bolca vasıfsız insanla karşılaşmak muhtemeldir.Söyleyecek çok fazla söz varken bile susmak zorunda kalan insanlar mutsuz ülkenin temelini oluştururlar. Özgürce söylenemeyen her söz, ülkenin mutsuzluğunu artırır.İnsanlar vakitlerini bir şekilde geçirmek, oyalanmak için telefonları kullanırlar. Kendilerini geliştirmek için bir şeyler yapmak yerine günü geçirmek için saatlerce telefonda oyun oynayarak veya mesajlaşma uygulamalarıyla ilgilenmeyi tercih ederler.Ülkede bilimsel verilerin, buluşların, araştırmaların ve bilimle alakalı hiçbir şeyin değeri bilinmez. Genellikle kulaktan dolma bilgiler daha fazla rağbet görür. Bu nedenle de bilim yapan insanlara da saygı yoktur.Beklenilen belirli bir program olmasa da televizyon karşısında saatlerce vakit geçilir. Dakikalarca tüm kanallar arasında zaping yapılarak en sonunda rastgele bir kanal seçilir ve ilgi dağılıp başka bir kanala geçene kadar o program izlenir.Eğitime verilen değer de eğitim seviyesi de düşüktür. Öğrencilere senelerce aynı müfredat farklı şekillerde okutulur. Bir başka açıdan da, birçok kişi öğrenim görse de eğitilemez.Bir insanı tanımadan onun hakkında kanıya sahip insanlar her yerdedir. Kendinizi onların ön yargılarını yıkmakla yükümlü hissettirirler. Ancak Einstein da dediği gibi, 'Ön yargıyı yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur.' 😉Zaten elinde avucunda pek bir şey olmayan insanlar sahip oldukları şeyleri de kaybetmemek için kolaylıkla yalana başvurur. Dürüstlüğün olmadığı bir ülkede doğru yanlışın birbirine girmesi kaçınılmazdır.İnsanlar kimi zaman bir mevkiye gelebilmek için kimi zaman da yalnızca 30 kuruşluk bir kavanoz kapağı için birbirleriyle haksız rekabete hazırdırlar. Biraz öne geçebilmek için acımadan birbirlerini ezerler. 'Gerçekten hak eden ve ihtiyacı öne geçsin.' anlayışı yoktur.
Sanki kucuk bir ulke tanitim kitapcigi yapmis editor.
= Türkiye
Çok tanıdık bir ülkeyi tarif etmiş sanki.... ..... Ama " Tam çıkaramadım " .... ..... 🇹🇷🤪🤪😡😡🇹🇷