Yaşanmış Hikayelere Dayanan Ünlü Filmlerde Yanlış Yansıtılmış 22 Olay

22. En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllü "The Revenant" (Diriliş) filmi, 1783 – 1833 yılları arasında yaşamış Amerikan kürk kaçakçısı Hugh Glass'in oğlunu öldüren adamdan aldığı intikamın hikayesini anlatıyor.

Gerçekte ise, Hugh Glass'in bir oğlu yoktu. Ölüme terk edildiği doğru olsa da, onu gömen ikili, yerlilerin kendilerine saldırmasından korktukları için böyle bir şey yapmışlardı. Glass, gömüldüğü yerden çıktı ve arkadaşların peşine düştü; ancak intikam için değil, eşyalarını geri almak için.

21. En İyi Film ödüllü "Titanic"te mürettebatın beceriksizliğe rağmen, Rose kurtulmayı başarıyor.

Gerçekte ise, Titanic mürettebatı kurtarabilecekleri kadar insanı kurtarıp kendi hayatlarını feda etmişlerdi.

Filmde, mürettebat filikaları tam doldurmadan suya indiriyor, panik yapıyor, hatta bazı yolcuları kasten öldürüyor. Gerçek hayatta ise mürettebat filikaları doldurmuş ve yolcuların yaşayabilmeleri için kendi hayatlarını feda etmişti.

20. "Gandhi" filmi, 1983 yılında 8 Oscar kazandı.

Film, Gandi'nin garip uyku alışkanlıklarından ise hiç bahsetmiyordu. Gandi, bakirlik yemini etmiş olmasına rağmen, genç kadınların çıplak bir şekilde kendisiyle uyumasını istiyordu. Gandhi'nin aşramının katı kurallarına uygun olarak, bu kadınların kendi eşleriyle bile uyumalarına izin verilmiyordu. Gandi, bu durumun yeminine ne kadar bağlı olduğunu test etmesinin bir yolu olduğunu söylüyordu.

19. "The Theory of Everything" (Her Şeyin Teorisi) filminde Stephen ve Jane birbirlerinden uzaklaşsalar da arkadaş kalıyorlar.

Gerçekte ise, Hawking'in boşanma süreci oldukça sıkıntılı olmuştu ve ikinci eşi de kendisine kötü davranıyordu. Hawking'in Jane ve çocuklarla arası gergin ve mesafeliydi; yeni eşi Elaine'le ise durumlar daha da kötüydü. Hawking ciddi yatak yaralarından muzdaripti ve dışarıda kaldığı için güneş çarpmasına uğramıştı; eşi Elaine'in ise bu duruma küfürlerle tepki verdiğini duyanlar olmuştu. Hawking, bu iddiaları yalanlıyor.

18. "Fargo" filminin başında karakterler bunun gerçek bir hikaye olduğunu söylüyor.

1997 yılında filmdeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne layık görülen Frances McDormand, şunları söylemişti: 'Bu gerçek bir hikaye. Bu filmde aktarılan olaylar 1987 yılında Minnesota'da yaşandı. Hayatta kalanların isteği üzerine, isimleri değiştirildi. Ölenlere saygımız sebebiyle, olaylar aynen olduğu gibi aktarıldı.'  Dormand'ın bu sözlerini destekleyecek en ufak bir kanıt ise yok.

17. Oscar ödüllü "12 Years a Slave" (12 Yıllık Esaret) filminde Solomon ölümüyle ilgili detayların bilinmediğini dile getiriliyor.

Gerçekte ise, Solomon Northup ortadan kayboldu. Northup, 1853 yılında serbest bırakıldığında New York'taki ailesinin yanına döndü ve Twelve Years a Slave kitabını yayımladı. Kendisini kaçıranlara dava açmaya çalışsa da bunu başaramadı, kızının yanına taşındı ve kölelik üzerine konferanslar verdi. 4 yıl sonra ise ortalıktan kayboldu.

16. Oscar ödüllü "The Sound of Music" (Neşeli Günler) filminde huysuz ve çıkarcı kaptan müziği sevmeyi öğreniyor.

Ancak gerçekte Georg von Trapp müziği seven tatlı bir adamdı. Çocukları oldukça nazik bir insan olarak tanımladıkları babalarının filmde böyle yansıtılmasının onları üzdüğünü dile getirdiler. Öte yandan, gerçek Maria ise filmde olduğu kadar sevecen değildi. 2003 yılında yapılan bir röportajda, Von Trapp'in çocuklarından biri Maria'nın oldukça sinirli biri olduğunu söyledi.

15. Oscar ödüllü "Schindler's List" (Schindler'in Listesi), 1000'in üzerinde Yahudi'yi Naziler'in elinden kurtaran bir adamın hikayesini anlatıyor.

Gerçekte ise Schindler'in Listesi diye bir şey yoktu. Nazi Soykırımı tarihçisi David M. Crowe 'Schindler'in listeyle bir ilgisi yoktu.' diyor, 'Schindler, filmde liste hazırlarken gösterildiği dönemde aslında hapisteydi. Ayrıca tek bir liste de yoktu, 9 tane vardı.'

14. Monster (Cani) filminde Aileen Wuornos dayak yiyor ve tecavüze uğruyor.

Gerçek Wuornos ise bu olayın hiçbir zaman yaşanmadığını söylüyor.Charlize Theron, 2005 yılında filmdeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Charlize'in de aralarında yer aldıkları yapımcılar, Wuornos'un mahkeme sırasında 'benim davalarımda meşru-müdafaa söz konusu değil' dediğini pek de dikkate almamışlar anlaşılan.

13. En İyi Sinematografi dalında Oscar ödüllü Mississippi Burning (Mississippi Yanıyor) filminde iki FBI ajanı üç vatandaşlık hakları savunucusunun ölümünü araştırmak üzere görevlendirilir.

Gerçekte ise FBI, cinayetleri aydınlatmaları için 150 ajan görevlendirmişti. Gene Hackman ve Willem Dafoe'nun oynadığı 1988 yapımı film, 1964 yılında yaşanmış olayları esas alıyor.

12. Bu sene En İyi Film dalında Oscar'a aday olan Bridge of Spies (Casuslar Köprüsü) filminde Gary Powers hapsediliyor ve işkenceye maruz kalıyor.

Gerçekte ise Ruslar, Powers'a iyi davranmıştı. Powers, Rus hapishanesindeki vaktinin çoğunu eşinin kendisini aldatıp aldatmadığını düşünerek ve bir kilim örerek geçirmişti.

11. Oscar ödüllü Lawrence of Arabia (Arabistanlı Lawrence), bir isyana liderlik eden bir İngiliz casus olan T. E. Lawrence'ın hayatını anlatıyor.

Film, Araplar tarafından öyle bir tiksintiyle karşılandı ki, çoğu Arap ülkesi filmi yasakladı. Filmde Arap kültürü vahşi ve acımasız olarak yansıtılmıştı. Örneğin gerçekte eğitimli biri olan Prens Faysal filmde bir kabile reisi olarak gösterilmişti.

10. Oscar ödüllü Gone with the Wind (Rüzgar Gibi Geçti), Amerikan İç Savaşı döneminde Georgia'da geçen olayları konu alıyor.

Ancak filmde savaşın bitiş tarihi yanlış verilmekte. Gerald O'Hara, Tara'ya gelir ve General Lee'nin teslim olması sonucu savaşın bittiğini duyurur. Gerçekte ise Lee, 9 Nisan 1865'te teslim olmuştur. Georgia birlikleri ise 26 Mayıs'ta Galveston, Teksas'ta General Kirby'nin teslim olmasına kadar savaşmayı sürdürmüştür.

9. Oscar ödüllü Gladyatör filminde, Maximus, Commodus ile bir düello yapar ve onu arenada öldürür.

Gerçekte ise Commodus, Narcissus isimli bir güreşçi tarafından hamamda öldürülmüştü. Buna ek olarak, filmde çok kısa sürmüş gibi gösterilmesine rağmen, Commodus aslında öldürülmeden önce 13 yıl boyunca Roma İmparatoru olarak hüküm sürmüştü.

8. Julia Roberts'a En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandıran Erin Brockovich (Tatlı Bela) filminde, herkes dava sonucundan memnun gibi görünüyor.

Gerçekte ise davacılar için durum böyle değildi. Davacılardan Carol Smith şöyle diyor: 'Keşke gerçek ortaya çıksa, çünkü pek çoğumuz bu konuda üzgünüz. Filmin Erin ve avukatları kahraman yapmak niyetinde olduğunu anlıyorum. Ama paramızın geri kalanı nerede?'

7. Bu sene Oscar'a aday olan The Danish Girl (Danimarkalı Kız), cinsiyet değiştirme ameliyatı olan ilk kişilerden biri olan Einar Wegener'in hikayesini anlatıyor.

Eddie Redmayne, Wegener rolüyle bu seneki Oscarlarda En İyi Erkek Oyuncu adaylığı almıştı. Filmde Wegener kadın giysileri giydiği için eşi Gerda başka biriyle birlikte olmaya başlıyor. Gerçekte ise Gerda biseksüeldi.

6. Oscar ödüllü "Chariots of Fire" (Ateş Arabaları) filminde, Lindsay, Pazar günkü koşu için Lidell'le yer değiştiriyor.

Gerçekte ise Liddell her şeyi önceden ayarlamıştı.

Eric Lidell, dini inançları yüzünden pazar günleri koşmayı reddeden bir  yüz metre koşucusuydu. Ancak yarış programı aylar öncesinden açıklandığında pazar günü koşmak istemeyen atlet, 400 metre koşmaya karar verip onun için antrenman yapmaya başladı.

5. Sandra Bullock, The Blind Spot (Kör Nokta) filminde Michael Oher'i evlat edinerek hayatını değiştiren Leigh Anne Tuohy rolüyle Oscar kazandı.

Ancak Oher, filmin bazı şeyleri yanlış aktardığını söyledi. Oher, otobiyografisinde başarıya giden yolun Tuohy ailesiyle birlikte gelmediğini söylüyor. 11 yaşında çeteler ve uyuşturuculardan uzaklaşan Oher, 13 yaşında da gazete dağıtıcılığı yapmaya başlamış. Tuohylerla tanıştığında ise onların çocuklarıyla aynı özel okula gidiyormuş.

4. Oscar ödüllü Braveheart (Cesur Yürek) filminde William Wallace yüzüne mavi savaş boyası sürüyor.

Gerçekte ise bu savaş boyası Wallace'ın zamanından 1000 yıl önce kullanılıyordu. Ayrıca İskoçlar'ın kilt giymeye başlamasına da 300 yıl vardı.

3. Oscar ödüllü A Beautiful Mind (Akıl Oyunları) filminde John Nash, Nobel konuşması sırasında eşine teşekkür ediyor.

Gerçekte ise Nash, dengesizliği sebep gösterilerek Nobel konuşması yapmaya davet edilmedi. Princeton'da ödülle ilgili kısa bir konuşma yapan Nash, Nobel ödülünün kredi notunu artırmasını umduğunu, çünkü bir kredi kartı almak istediğini söyledi. Aynı zamanda ödülü paylaşmak yerine tek başına kazanmış olmayı dilediğini, çünkü nakde ihtiyacı olduğunu dile getirdi.

2. Oscar ödüllü alan Argo'da Amerikalılar kahraman olarak gösteriliyor.

Gerçekte ise kurtarma operasyonunu gerçekleştirenler Kanadalılardı. Rehineler, mekan keşfine çıkmış bir film ekibi kılığına giren ajanlar tarafından kurtarıldı.  Filme göre bu tamamen CIA'in fikri olsa da, Başkan Jimmy Carter'a göre operasyonun %90'ından Kanada sorumluydu.

1. Oscar ödüllü "Amadeus" filminde ünlü besteci Salieri, Mozart'ı kıskanıyor, hatta Mozart'ı onun öldürmüş olabileceği ima ediliyor.

Gerçekte ise Mozart ve Salieri'nin iyi bir dostlukları vardı. Çoğu tarihçi, ikilinin rakip olsalar da birbirlerine saygı ve hayranlık duyduklarını söylüyor. Ayrıca filmde ağzı bozuk bir ahmak olarak gösterilen Mozart, gerçekte böyle biri değildi. Ölümü ise cinayetten değil, alkol zehirlenmesinden oldu.

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
YORUMLAR

amadeus'ta zaten salieri mozart'ı öldürdüğünü söylemiyor ve ölümü cinayet sebebiyle olmuyor, filmin sonlarına doğru çok hastalanıyor ve ölüm sebebi bu. ayrıca salieri hiç bir zaman mozart'ı kendisinin öldürdüğünü söylemedi, hastalanmasında katkısı olduğunu ima etti bizzat öldürdüğünü değil.

Pocahontas da listede olabilirdi sinemaya tatlı bir aşk öyküsü biçiminde yansıtılan aslında büyük bir dram ve Pocahontas'ın kandırılması ile hastalıktan ölmesiyle son buluyor

05.03.2016

V for vendetta filmi gerçek bir hikaye olmamasına rağmen filmin başrolünde ki V karakteri gerçektende yaşamış biri..Filmde özgürlükçü eşitlikçi biri olarak gösterilse de gerçekte yobaz , gerici ve hükümeti tarafından vatan haini ilan edilen biri...Bu da kategoriye girebilirdi.

07.03.2016

o tamamen farklı bir konu. bu film ingiliz tarihindeki barut komplosundan esinlenerek yapılmıştır ama hikaye tamamen değiştirilmiştir. bahsettiğin kişide guy fawkes tir. gerçekte parlamento binasını patlatamadan yakalanmış ve idam edilmiştir. her yıl 5 kasımda bu olay tüm ingiltere de kutlanır.

TÜM YORUMLARI OKU (11)