Mutsuz muydum? Hayır, değildim. Büyükada’da yeşillikler içinde bir evde, nefis bir balkonda, dünyanın en güzel kedisiyle (bana göre), denize iki dakika mesafede, yediğim önümde, yemediğim ardımda, bol sohbetli, muhabbetli, gezmeli, tozmalı bir hayatım vardı. Ama nereye kadar? Bir insan sadece kendi mutluluğunu düşünerek ne kadar mutlu olabilirdi. Beğendiğim bir elbiseyi almak yeter miydi mutlu olmak için. Ya da tatile gitmek? Yetmedi! Gerçek mutluluğun peşine düştüm bende. İnsanları mutlu ederek mutlu olmanın. Çünkü çocukların güldüğünü görmek dünyanın en güzel şeyi. Eğer bir çocuk güldüğünde sizin de yüzünüz gülmüyorsa benim ne yaptığımı asla anlayamayacaksınız. Onlar o kadar güzel ki. Onlarla dans etmek, resim yapmak, şarkı söylemek, koşmak istiyorum. Onların hayatlarına dokunmak istiyorum. Gözlerinin içi öyle güzel gülüyor ki bir ömür boyu onları mutlu etmek için Kamboçya’da kalabilirim.