Bu klasikleşmiş peri masalına ilham olan kişiler gerçek hayatta kimdi?Herkesin bildiği bu klasik peri masalının , 18. yüzyıldan kalma bir Fransız peri masalı olan La Belle et la Bête'e dayandığını biliyor muydunuz? Ataerkilliğe dayanan bu peri masalı gerçek hayatta yaşanmış bir hikaye aslında. La Bette et la Bête masalından ilham alınarak yazılan bu masalın gerçek ilham kaynağı olan Petrus Gonsalvus ve karısı Catherine’i bilen genelde çok ama çok az. 1500’li yıllara dayanan bu masal aslında masalsı yapısıyla beraber gerilim de içeren bir metafordur.1537 yılında doğan Petrus’un, 'Kurt Adam Sendromu' olarak da bilinen hipertrikoz denen bir rahatsızlığı vardı. Bu hastalığa sahip olan insanların vücutları, hayvanlarda olduğu gibi çok fazla tüylü oluyor. Aslında Petrus’un çocukluğu hakkında çok da fazla bir bilgi yok. Tarihçiler Petrus’un, Fas’ın batısında bir takımada olan Kanarya Adaları'nda doğup büyüdüğünü biliyor ama ailesi hakkında herhangi bir bilgi maalesef yok.Bu kulağa garip geliyor aslında ama o zamanlar bu tür şeyler garip karşılanmıyordu. Mesela cüceler kraliyete göre bir zenginlik ve statü işaretiydi. Kral, dış görünüşünden ötürü Petrus'a bir hayvan gibi davranmaktansa tam tersi onu bir soylu gibi yetiştirdi. Petrus'un askeri eğitimden tutun Latince eğitimine kadar bir çok konuda eğitim görmesini sağladı.1559 yılında Kral öldüğünde karısı Catherine de Medici, Petrus'a çok daha fazla ilgi gösterdi. Aynı diğer genç asilzadeler gibi onun da evlenmesini istiyordu bu yüzden de ona bir eş aramaya başladı. Catherine, Petrus’a eş olabilecek bir çok kadınla görüştü ve sonunda hizmetçisinin kızlarından biri olan Catherine’i seçti. Catherine, Petrus’u gördüğünde dış görünüşüne çok şaşırdı ama Petrus’un aslında çok zeki ve iyi yürekli biri olduğunu ilk etapta bilmiyordu tabii. Bir asilzadeyle evlenmeyi uman Catherine Petrus’u gördüğünde hayal kırıklığına uğramıştı. Bir zaman sonra Catherine ve Petrus evlendi ve 7 tane çocukları oldu. Çocuklarından dördü aynı Petrus’un hastalığını taşıyordu. Çocuklara da aynı babaları gibi üst düzey bir eğitim verildi. İstedikleri her şey ikiletmeden alındı.Çocuklarından dördü aynı Petrus’un hastalığını taşıyordu. Çocuklara da aynı babaları gibi üst düzey bir eğitim verildi. İstedikleri her şey ikiletmeden alındı. Bu sıra dışı aile 16.yüzyıl Avrupa'sının üst sınıf insanları arasında günden güne daha da tanınır hale geldi. Vücutları aynı hayvanlardaki gibi tüylerle çevrili olan bu aile, birçok sanatçının portrelerine konu oldu ve aristokratlar arasında bu portreler hediye olarak bile gönderildi.İtalyan doğa bilimci Ulisse Aldrovandi, Petrus’un oğlu Antonietta Gonsalvus hakkında bir rapor yazdı. Bu raporu Monstrorum Historia yani Canavarların Tarihi adlı bir çalışmada yayınlandı.Vücutları aynı hayvanlardaki gibi tüylerle çevrili olan bu aile, birçok sanatçının portrelerine konu oldu ve aristokratlar arasında bu portreler hediye olarak bile gönderildi. Bilim adamları da bu aileyle daima yakından ilgileniyordu. İtalyan doğa bilimci Ulisse Aldrovandi, Petrus’un oğlu Antonietta Gonsalvus hakkında bir rapor yazdı. Bu raporu Monstrorum Historia yani Canavarların Tarihi adlı bir çalışmada yayınlandı.Yıllar boyunca herkesin tanıdığı ve yakından ilgilendiği bu aile, İtalya’da bir köye taşındıktan sonra ortalıktan kayboldu. Ama günümüzde hipertrikoz, bilim camiasında hala hayranlık uyandıran bir durumdur. 16. yüzyıldan beri dünya çapında hipertrikoz olan elliden az vaka belgelenmiştir ama şuana kadar belgelenen kişiler arasında Gonsalvus ailesi bu durumun en bilinen örneği olmuştur.Dünyanın En Başarılı İnsanlarının Duyduğunuzda Şaşıracağınız 22 HobisiAman Dikkat! Koşarak Uzaklaşmanız Gereken Narsist İnsanlara Karşı Nasıl Davranmamalısınız?Herkesin Öldüğü Uçak Kazasından Kurtulup Amazon Ormanlarında 11 Gün Geçiren Kadının İnanılmaz Hikayesi