Gerçek Hayattan Esinlenen "The Conjuring: The Devil Made Me Do It" Hakkında Bilmeniz Gereken 13 Korkunç Detay

Korku filmleri izlemeyi seviyor musunuz? İzleyecek bir korku filmi mi arıyorsunuz? O zaman The Conjuring serisinin yeni filmi tam size göre. Serinin 3. filmi olan 'The Conjuring: The Devil Made Me Do It' 2021 yılının en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday. Serideki diğer filmler gibi bu film de gerçek bir hikayeye dayanıyor. Film, şeytani güçleri suçlayarak cinayetten sıyrılmaya çalışan Arne Cheyenne Johnson'ın davasına odaklanıyor. Gelin bu ilginç hikayenin ayrıntılarına bir göz atalım...

1. Alan Bono cinayeti Brookfield, Connecticut tarihinde kayıtlara geçen ilk cinayet oldu.

1981 yılında, 19 yaşındaki Arne Cheyenne Johnson ve 26 yaşındaki kız arkadaşı Debbie Glatzel, 40 yaşındaki ev sahipleri Alan Bono'nun çalıştığı Brookfield Kennels'ın üst katındaki dairede yaşıyorlardı. 16 Şubat 1981'de çift, Bono ve Johnson'ın üç genç akrabasıyla evde oturuyordu. Öğle yemeği ve müziğin etkisiyle çok içen Bono'yu gören 9 ve 15 yaşlarındaki Glatzel kızları oradan çıkarmak istediler.

Bu, Bono ve Johnson arasında şiddetli bir tartışmaya yol açtı ve bu sırada Johnson, Bono'yu bir çakıyla dört beş kez ölümcül bir şekilde bıçakladı.

Brookfield polis şefi John Anderson, aynı yıl Washington Post'a verdiği röportajda bu olay kasabanın 193 yıllık tarihindeki ilk cinayet olsa da şöyle dedi: 'Bu olağandışı bir suç değildi. Sıra dışı olan şey, olayın ardından gelen medyanın aşırı ilgisiydi.'

2. Arne Cheyenne Johnson'ın şeytani güçlerin bu cinayeti işlemesine neden olduğunu söylediği savunması tüm ülkede ilgi çekti.

twitter.com

Johnson'ın Bono'yu öldürdüğü ortadaydı. Ancak, kendisinin savunma avukatı Martin Minnella 19 yaşındaki Johnson'ın savunmasında cinayeti işlemesine şeytani güçlerin neden olduğunu söyleyerek suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışmasını planladı. Duruşma öncesi müvekkilinin savunmasını medyaya duyurdu. Bu da oldukça ilgi çekti.

3. Şeytani güçler savunmasının ortaya çıkışı Conjuring serisinin ünlü çifti Ed ve Lorraine Warren ile başladı.

Johnson'ın tutuklanmasından sonraki gün Lorraine Warren polisi arayıp cinayeti şeytani bir varlığın işlediğini söyledi. Yani aslında Johnson şeytani bir varlığın onu suçladığını söylemedi sadece Bono'yu bıçakladığını hatırlamadığını iddia etti. Ancak, olay yerindeki bir polis memurunun ifadesine göre Johnson polise 'Sanırım birine zarar verdim.' dedi. Avukat Minnella, savunma stratejisinde Warren çiftine güvendi.  Minnella, bir röportajda çiftle görüştükten sonra bu davayı almaya karar verdiğini söyledi.

4. Şeytani varlıklar hikayesi, bir çocuğun bu varlıklar tarafından ele geçirildiğinin düşünülmesiyle başladı.

Paranormal olaylarla ilgili 'A Haunting' isimli belgesel-dizinin bir bölümünde  Johnson ve Glatzel, Arne'ın ailede şeytani güçlerin etkisi altında kalan ilk kişi olmadığını söylediler. İddialarına göre, olaydan aylar önce Arne ve Debbie başka bir ev kiraladığında Debbie'nin 11 yaşındaki erkek kardeşi David, “yaşlı adam” olarak adlandırdığı kötü niyetli bir ruhun kendisini evde bulunan su yatağına ittiğini iddia etti. Sonrasında da her yerde bu yaşlı adamı gördüğünü söyledi. Çocuk garip seslerle konuştu, bağırdı ve etrafa saldırdı. David'in annesi Judy Glatzel, oğlunun kötü ruhlar tarafından ele geçirildiğine inanıyordu. Daha önce Warren çiftinin hayaletler üzerine konuşmasını gördüğü için de onları aradı.

5. Warren çifti birçok kötü ruhun David'i etkilediğine inanıyordu.

Ed Warren, 1981 yılında People dergisine verdiği bir röportajda 'Çocuğu 43 kötü ruhun etkilediğini biliyoruz. Adlarını söylemesini istedik ve David bize 43 isim verdi.' dedi. Bu nedenle Ed ve Lorraine, David'i kurtarmak için küçük şeytan çıkarma ritüelleri dedikleri ritüeller yaptılar. Bunlardan biri sırasında Arne Johnson'ın kötü ruha David'i bırakması ve onun yerine kendisini etkilemesi için yalvardığı söylendi. Debbie Glatzel, bundan sonra sevgilisinin garip davranmaya başladığını söyledi. Debbie insanlara, “Cheyenne transa girerdi, Kötü ruhları gördüğünü söylerdi. Daha sonra hiçbir şey hatırlamaz.” diyerek sevgilisinin durumunu anlattı.

6. Hiçbir resmi şeytan çıkarma ritüeli düzenlenmedi.

Bridgeport piskoposu, Glatzel ailesi akıl sağlıklarının yerinde olduğunu kanıtlamak için psikolojik testlere girmeyi reddettiklerinden ritüeli onaylamayı reddetti.

7. Arne Cheyenne Johnson'ı tanıyanlar davranışları hakkında bir muhabire konuştu.

twitter.com

Glatzel ailesi ve Warren çifti Johnson'ı savundu. Ancak, muhabir Lynn Darling The Washington Post için olayla ilgili yaptığı araştırmada ismini vermek istemeyen kaynaklarla görüştü. Görüşmelerde kaynakların Johnson'ı 'çabuk öfkelenen ve eşi dediği kız arkadaşına aşırı derecede sahiplenici davranan bir kişi' olarak tanımladıklarını belirtti. Ayrıca, kaynaklar Darling'e Arne'ın çalıştığı yerde bir tartışma sonrası içi doldurulmuş bir hayvanı bıçağıyla parçalara ayırdığını da söylemiş.

8. Warren çifti, Johson'ın davası başlamadan önce bile onun hikayesiyle ilgili kitap yazacaklarını söyledi.

Muhabir Lynn Darling konuyla ilgili Warren çiftiyle de görüşme yaptı. Johnson'ın davası mahkemeye gitmeden önce bile Lorraine Warren, Darling'e 'Bunun hakkında bir kitabımız olacak mı? Evet, olacak. Bu konuda ders verecek miyiz? Evet, vereceğiz.' dedi. Dava hakkında herhangi bir film yapımcısıyla konuşmaya başlayıp başlamadıkları sorulduğunda “Hayır, görüşmüyoruz. William Morris Ajansı'ndaki yardımcılarımız görüşüyor.' dedi.

9. Arne Cheyenne Johnson'ın hikayesi hakkında 1983 yılında bir film çekildi fakat filmde kimsenin gerçek ismi kullanılmadı.

1983 yılında çekilen 'The Demon Murder Case' filmi Johnson'ın davasıyla ilgiliydi. Filmde Kevin Bacon başrolü üstlenirken Andy Griffith ve Beverlee McKinsey, evli paranormal araştırmacı rollerini üstlendiler. Ancak filmde kişilerin isimleri değiştirildi.

10. Lorraine Warren'a konuyla ilgili olan "The Devil In Connecticut" kitabında yanlış bilgi verdiği iddia edilerek dava açıldı.

www.youtube.com

İlk olarak 1983'te yayınlanan 'The Devil In Connecticut', Warren çifti ve yazar Gerald Brittle'ın birlikte yazdığı bir kitaptı. Kitap 2006'da yeniden basılmaya hazırlanırken David Glatzel ve ağabeyi Carl, Ed vefat ettiği için sadece Brittle ve Lorraine'e mahremiyet hakkının ihlali, iftira ve yanlış bilgi nedeniyle kasıtlı olarak duygusal sıkıntılara neden oldukları için dava açtılar. Olay sırasında 16 yaşında olan Carl, her şeyin Warren çifti tarafından yaratılmış bir aldatmaca olduğunu söyledi. David'in 1981'deki davranışlarının şeytani varlıklar nedeniyle değil teşhis edilmemiş akıl hastalığı nedeniyle gerçekleştiğini savundu.

11. Glatzel kardeşler davayı kazanamasalar da kitabın yeniden basılmasını engellediler.

Glatzel kardeşler davayı kazanamadılar. Ancak, kardeşler kitabın yeniden basılmasını engellemeyi başardılar. Brittle, 2021'de Hartford Courant ile yaptığı bir röportajda, 'Davadan ve Carl Glatzel'den bıktığım için kitabın basılmasını durdurdum. Buna değmezdi. Basımın durdurulmasının kitabın doğru olduğu gerçeğiyle hiçbir ilgisi yoktu.” dedi.

12. Arne Cheyenne Johnson'ın savunması onu kurtarmadı.

Yüksek Mahkeme Yargıcı Robert J. Callahan, avukat Minnella'nın Katolik rahipleri, paranormal araştırmacıları ve Glatzel ailesinin üyelerini içeren tanık listesini reddetti. 24 Kasım 1981'de Johnson, cinayetten mahkum edildi. 10 ila 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak beş yıldan az hapishanede kaldı. 23 Ocak 1986'da AP, 24 yaşındaki Johnson'ın Somers'deki Connecticut Islah Enstitüsü'nde örnek bir mahkum olduğu için şartlı tahliyeyle erken serbest bırakıldığını bildirdi.

13. Arne Cheyenne Johnson ve Debbie Glatzel ayrılmadılar.

Johnson ve Glatzel 30 Ocak 1985 tarihinde Johnson halen hapisteyken evlendiler. Çiftin iki oğlu olduğu biliniyor. Debbie 2006 yılında verdiği röportajda Johnson'la ilgili, “Aşkımız daha da güçlendi. Kardeşimi kurtarmak için kendini feda etmeye hazırdı.” dedi.

Filmin uyarlandığı gerçek hikaye hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...

İlginizi çekebilecek diğer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.👇

Aynı Karakterin Farklı Yaşlardaki Hallerini Oynayan Birbirinden Ünlü Oyuncular
Son 5 Yılda IMDb'den En Yüksek Puanı Almayı Başarmış En İyi Korku ve Gerilim Filmleri
'Peaky Blinders' Sevenler Buraya! Thomas Shelby'den Öğrenebileceğiniz 5 Girişimcilik Dersi
Yönettikleri Yapımları Bir Solukta İzlediğimiz Dünyanın En Zengin 19 Yönetmeni
Bir Korku Filminin İçinde Hayatta Kalabilir misin?

Popüler İçerikler

Narin Güran Davasında Anne Yüksel Güran İfade Verdi: "Namusuma Leke Sürdüler, Beni Burada Asın"
Mauro Icardi'den Sakatlık Sonrası İlk Paylaşım Geldi: Arjantinli Yıldıza Destek Mesajları Yağdı
10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
YORUMLAR
06.08.2021

the conjuring , tartışmasız en iyi korku filmi yapımlarından. Fakat 3. partı 1. ve 2.sinin yanından bile geçemez

06.08.2021

2. resim ne alaka? o çok farkli bir olay.Amerikada da mistik olaylari araştiran bir tane yapim var. Ciddi manada saçmalik olmayan şeylere mana yükleyip işte bunu hayaletler yapti falan filan.Amerikada da orta dogudaki gibi kafayi şeytanla büyüyle bozmuş tonlarca insan var.Bundan dolayi bu tarz olaylar çok abartiliyor .

06.08.2021

Sinema'da izledim dün güzel bir seri

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ