Sinemanın büyülü dünyasında hiç görmediğimiz, belki de hiçbir zaman göremeyeceğimiz insanların hayatını izlemek inanılmaz bir his. Bu hayatlardan bazılarının gerçek olduğunu bilmenin ise tarifi yok. İşte karşınızda benzersiz hayat hikayesiyle bizleri etkileyen 15 çarpıcı dram filmi.
1987'nin Koresinde baskıcı askeri rejimin işkence ederek öldürdüğü üniversite öğrencisinin ardından yaşananları konu edinen 1987, demokrasi ve insanlığın ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Ülkemizin de bir dönem geçtiği yollara benzeyen film, cesaretin bulaşıcı olduğu mesajını verirken inanılmaz bir işçilik ortaya koyuyor.
Polonyalılar geçmişin acılarından olsa gerek gerçek hayat hikayelerini inanılmaz iyi bir şekilde uyarlıyor. Gerçek hikayeden yola çıkan Life Feels Good, çocukluğunun ilk yıllarında zeka geriliği teşhisi konulan serebral palsi hastası Mateusz'un yaşama tutunuşu ve umudunu gözler önüne başarıyla seriyor.
Rotamızı Kuzeyin acılarına çeviriyoruz. Evet yaşam standartları çok rahat ama orada da acının her türlüsü mevcut. Bu savı kanıtlar nitelikteki King of Devil's Island, işkence gördüğü ıslahevinden kaçmaya çalışan 17 yaşındaki Erling'in zorlu mücadelesini konu ediniyor. Gözyaşı garantili.
Ne gelirse gelsin en son umutlar ölür. Ve içinde bulunduğumuz kuyuda ancak gökyüzüne bakanlar kazanır çünkü yıldızlar orada. Bu cümleleri kanıtlar nitelikteki 100 Metros, MS hastası bir adamın sporu merkeze alarak hayata tutunma çabasını konu ediniyor. Bir sene içerisinde 100 metre dahi yürüyemeyeceği söylenen Ramon'un umut dolu hikayesini anlatan film içerisinde güçlü anlamlar barındırıyor.
Madencilerin zorlu hayatını anlatan sanat eserleri bulmak hayli zor. Bu zoru tarihi süreciyle işleyen The Battleship Island ise türünün en iyileri arasında. Japon sömürgesi altında 400 Korelinin kömür madenlerinde çalışmak zorunluluğuyla tutulduğu savaş gemisinde geçen anları konu edinen film, gerçek hikayeden uyarlanmasının da katkısıyla fazlasıyla çarpıcı.
Gerçek, tarihin ufak ayrıntılarında saklı. Bu savı kanıtlar nitelikteki Flash of Genius, silecek fikrini bulan akademisyen Kearns'ın anlaşma sağladığı Ford'dan kapı dışarı edilmesiyle gelişen olayları konu ediniyor. Büyük şirketlerin kirli yüzünü korkusuzca gösteren film, final sahnesindeki mahkeme konuşmasıyla da sinema tarihinde ayrı bir yere sahip.
Gerçek hayat hikayesinden uyarlanan bu film, genç bir adam ile bir hizmetçi arasındaki zamanla olgunlaşıp güçleşen dostluk ilişkisini konu ediniyor. Altmış yıldır çalıştığı evden ayrılıp huzurevine yerleşen Ah Tao burada yalnız kalmayacaktır. Hong Kong sinemasından fazlasıyla gerçekçi bir drama.
Gerçek sevgi yüzlerden değil kalplerden gelir. Sloganını güçlü bir şekilde işleyebilen Twarz, seyirciyi Avrupa'da yapılan ilk yüz nakline götürüyor. Ameliyatın ardından herkesin kendisine karşı davranışının değiştiğini fark eden Jacek'in yaşadığı trajedi, adeta güçlü bir toplum taşlaması.
Festival filmleri yavaş ilerlese de merkezine taşıdığı güçlü mesajıyla farklı bir bakış açısı oluşturabiliyor. Bu filmlerin pek bilinmeyen önemli örneklerinden Sweet Bean, hamur işleri satan küçük bir dükkan işletmecisi Sentaro'nun yanında işe başlayan Tokue ile gelişen ilişkisini konu ediniyor. Toplumdan dışlanmışlığa dair fazlasıyla gür bir ses.
Japonya'nın en ünlü kadın karakterlerinden Oshin hakkında yapılan dizinin sinema uyarlaması olan bu film, 1901 yılında çiftçi bir babanın üçüncü kızı olarak dünyaya gelen Oshin'in gerçek hayat hikayesini konu ediniyor.
ABD'de yıllardır süregelen ırkçılık sorununa dair verdiği güçlü mesajlarıyla dikkat çeken The Best of Enemies, korkusuz insan hakları savunucusu Ann Atwater ile topluluk zirvesinin eş başkanı C.P.Ellis'in beklenmedik ilişkisini konu ediniyor. Yeter ki kalpler haset ve kin tohumuyla ekili olmasın, gerisi bir şekilde halledilir.
Polonya sineması biyografilerde de çok güçlü. Polonya'da yapılan ilk kalp naklinin cerrahı Zbigniew Religa'nın azim dolu zafere dönüş hikatesini konu edinen film, doktorluğun ne demek olduğunu anlatırken dramatik yapısıyla da dikkat çekiyor. Müziklerine de elbette ayrı parantez.
Savaş dramaları ayrı, Uzak Doğu'dan gelen gerçek savaş dramları apayrı etkileyici. Kore'nin Japonya işgali altında olduğu dönemlerde Koreli ve Japon iki dostun çocuk yaşta başlayıp askerlik dönemine uzanan rekabetlerini konu ediniyor. Düşmanlığın kardeşliğe dönüştüğü, tarihin en etkileyici savaş dramlarından biri.
Sağlığımızın aslında sahip olduğumuz en değerli şey olduğunu gözler önüne seren The Diving Bell and the Butterfly, Elle Dergisinin karizmatik editörü Jean Bauby'nin hayatının en verimli çağlarında beyin kanaması sonucu gelişen felç ile birlikte değişen yaşamını konu ediniyor. Zorlu şartlar altında eşsiz bakış açısıyla kendisine yeni bir dünya kuran Jean üzerinden fazlasıyla iç burkucu bir anlatım.
Ülkemizde Bizim İçin Şampiyon ile hız kazanan at yarışlarının arkasındaki umudun öyküleri aslında yurt dışına hayli popüler. Bu öykülerin en çarpıcı örneklerinden Secretariat, tarihin en iyi yarış atlarından birinin hikayesini beyaz perdeye taşıyor. Gözyaşı garantili.
1987 filmini izlerken bizdeki devrim zamanlarına çok benzetmistim. Kaliteli bir film.