Bazen yaşam, kurmacadan çok daha ilginç olabiliyor sevgili dostlar. Okuduktan sonra hak vereceğiniz konusunda en ufak şüphemiz yok...
Bazen yaşam, kurmacadan çok daha ilginç olabiliyor sevgili dostlar. Okuduktan sonra hak vereceğiniz konusunda en ufak şüphemiz yok...
Çift göz bebeği, yalnızca filmlerde değil, gerçek hayatta da rastlayabileceğiniz bir durumdur. Çok nadir rastlanan bir anomalidir ve bu duruma sahip olan insanların daha geniş görüş açısına ve odaklanma kabiliyetine sahip oldukları bilinmektedir. Tarihte bu duruma sahip olduğu bilinen insanlar vardır. Örneğin bunlardan bir tanesi eski Çin imparatoru Liu Ch’ung'dur. Yukarıdaki fotoğraf, bu anomaliye sahip olan bir insana aittir ve üzerinde hiçbir oynama yapılmamıştır.
Bilim insanlarına göre dünyanın doğal mercan kayalıkları, eğer gerekli önlemler hemen alınmazsa 2050 yılına kadar tamamen kaybolacak. Jason de Caires Taylor isimli sanatçının su altı heykel müzesi ise, tehlike altında bulunan deniz canlıların korunması adına dizayn edilmiş inanılmaz bir mekan. Okyanusun dibine belirli bir düzene göre yerleştirilen heykeller, bir süre sonra üzerlerinde canlılığın gelişmesine sebep oluyor, yeni mercan kayalıklarının oluşmasına olanak tanıyor ve çevrenin ekosistemini geri kazandırıyor. Heykeller elbette bir süre sonra tamamen kaybolacaklar fakat bu müze şu an için National Geographic tarafından, dünyanın 25 harikasının içinde görülüyor.
Fotoğrafta gördüğünüz bu kadın, dünya üzerinde en nadir görülen hastalıklardan birine sahip: Proteus Sendromu. Doğuştan gelen bu hastalığa sahip olan insanların vücutlarının belirli bölümleri durmaksızın büyüyebiliyor ve ortaya böyle bir görüntü çıkıyor. Dünya tarihinde kayıtlara geçmiş yalnızca 200 örneği olan bu hastalığın, fil adam olarak tanınan Joseph Merrick'in sahip olduğu durum olduğu düşünülüyor fakat bu konuda kanıtlanmış herhangi bir çalışma mevcut değil.
Larva tedavisi, bugün tıbbi uygulamalarda belirli hastalıkları tedavi etmek için tercih edilen yöntemlerdendir. Derin yaralar ve ülser üzerinde iyileştirici etkisi olan larvalar, sterilize edilip yaraların içine yerleştirildiğinde ölü dokuyla beslenerek vücudun yeni hücreler üretmesine olanak tanıyorlar. Aynı zamanda larvaların tükürüğü de yaralar üzerinde antibakteriyel etkiye sahip. En sık kullanıldıkları hastalık ise diyabetik ayak ülseri. Belki biraz iğrenç tınlıyor olabilir ancak işe yaradıkları bilimsel olarak kanıtlanmış sevgili dostlar.
Merkür, Güneş Sistemi'nde yer alan en küçük ve Güneş'e en yakın gezegendir. NASA'nın Messenger isimli uzay aracı, Mart 2012'den bu yana gezegenin çevresinde dönerek keşiflerine devam ediyor ve pek çok fotoğraf çekiyor. Gezegenin kraterlerden oluşan yüzeyindeki bu görüntü ise bilim insanlarını epey eğlendirmiş; çünkü tam zamanında çekilen bu fotoğrafta görülen kraterler tıpkı çizgi kahraman Mickey Mouse'a benziyor. Onlar da gri fotoğraflara bak bak sıkılıyorlar tabii, arada eğlenmek hakları...
Madagaskar'da geleneksel bir cenaze etkinliği olan 'Famadihana'da ölünün yakınları, cesedin kemiklerini ayırıyor, kemiklerin üstüne farklı bir takım giysiler giydiriyor ve çalınan canlı müzik eşliğinde cesetle dans ediyor. İlk olarak 17. yüzyılda ortaya çıkan bu gelenek, bugün kilise tarafından lanetleniyor olsa da, yukarıda görebileceğiniz gibi Famadihana bugün hala gerçekleştirilen bir etkinlik olmayı sürdürüyor.
2011 yılının en büyük keşiflerinden biri olan 'Atretochoana eiselti' adlı bu canlı aslında tam olarak bir yılan olarak değerlendirilemez. Esasen bir amfibi türüdür ve 2011 yılında tekrar rastlanana kadar soylarının tükendiği düşünülmüştür. Yapılan bir kazı sırasında mühendisler tarafından rastlanan bu canlılar inceleme için laboratuvara götürüldüklerinde, onlarla ilgili bir başka ilginçlik daha ortaya çıkmıştır: Bu canlıların vücutlarında akciğer bulunmuyor ve nasıl nefes aldıkları hala çözülebilmiş değil! Tamam tamam siz görüntülerine daha çok takıldınız, şu anda başka şeyler ilginç gelmiyor, biliyoruz...
Efenim yok eşleri mi aldatmış hahaha gibi olaylara girmeye hiç niyetimiz yok. Bu tıbbi bir durum ve biz de konuyu bize yakışacak bir ciddiyetle ele alacağız. İnsanlarda rastlanan bu boynuzlar, saç ve tırnaklarımızı oluşturan keratin isimli proteinden meydana gelmektedir. Yaşlı insanlarda çok daha sık rastlanan boynuzlar kimi zaman kanserli olabilmektedir ve çoğu insanda, resimde gördüğünüz hanımefendininki kadar büyümemektedir. Zhang Ruifang isimli bu teyze 102 yaşında ve 6 santimetre uzunluğunda bir boynuza sahip. Boynuzlar ameliyatla alınabilmektedir fakat bu elbette çıkmalarına sebep olan rahatsızlığı tedavi etmemektedir. Örneğin Ruifang'ın, kafasının arkasında yer alan ve büyümekte olan bir başka boynuzu daha varmış.
Saponifikasyon (sabunlaşma), ölümden sonra insan vücudun bir kısmının ya da tamamının sabuna dönüşmesi sürecini ifade eden bir sözcük. Ölümün ardından vücuttaki yağ dokusu, çürümeyle birlikte ortaya çıkan diğer sıvılarla birleşerek sabuna dönüşebiliyor. Bu durumun özellikle kalın bir yağ tabakasına sahip olan insanlarda gerçekleşebildiği biliniyor. Mütter Müzesi'nde yer alan bu kadın bedeni, söz konusu süreci gözler önüne seriyor.
Yakın zamanda NASA tarafından yayınlanan bu fotoğrafta, Dünya'nın uzay boşluğundaki hareketleri ve etrafını saran devasa manyetik alan göze çarpıyor. Gezegenimize ait, daha önceden gördüklerimize benzemeyen bu fotoğraf, etrafımızı saran güçlü enerjiyi ve manyetosfer hareketini bugüne kadar en net şekilde yansıtan kare olma özelliği taşıyor. Dünya, Güneş'in etrafında döndükçe, manyetosfer de tıpkı yol alan bir geminin suda yarattığı etki gibi bir dalgalanma yaratıyor ve bilim insanları bugün bu fotoğrafı uzayın enerji dengelerini daha iyi anlamak için kullanıyor.
Bu fotoğrafı ilk gördüğünüzde bir bilim kurgu filminden alındığını düşünebilirsiniz ancak aslında fotoğraf tamamen gerçek. Miyake-jima Adası, Japonya'da yer alan ve aktif volkanlara ev sahipliği yapan bir ada ve pek çok zehirli gazın yoğun şekilde bulunduğu bir bölge. 2000 yılında gerçekleşen bir dizi volkanik patlamanın ardından zehirli gazlar öyle yüksek seviyelere ulaştı ki, adada yaşayan halk bölgeden uzaklaştırıldı ve buraya yapılan tüm uçuşlar iptal edildi. 2005 yılında ise adanın yerlilerine evlerine dönme özgürlüğü tanındı fakat geri dönen ada halkı bugün hala dışarıya gaz maskeleriyle çıkmak zorunda. Fotoğraf da adada gerçekleşen bir düğünden...
Paris'te bulunan Tıp Tarihi Müzesi, 1500 farklı objeye ev sahipliği yapıyor ve hem etkileyici hem de ürkütücü olan koleksiyonunda ilginç objeler barındırıyor. Bunlar arasında biyolojik numuneler, tıbbi modeller, protezler ve cerrahî ile ilgili sanat eserleri yer alıyor. Resimde gördüğünüz bu masa, tamamiyle taşlaşmış vücut parçalarından meydana getirilmiş ve evet, o gördüğünüz gerçek bir ayak. Bu masanın Napoleon'a 1866 yılında İtalyan doktor Efisio Marini tarafından hediye edildiği biliniyor.
Victoria Devri'nde fotoğraf teknolojisi henüz çok yeniydi ve net bir fotoğraf elde etmek için insanların uzun süre hareketsiz kalması gerekiyordu. Bu yüzden o dönemin insanları, anı olarak bulundurmak için ölen yakınlarının fotoğraflarını çektiriyorlardı. Genç ölümlerinin bugüne kıyasla çok fazla olduğu dönemde, kaybedilen aile üyesiyle birlikte diğerlerinin de fotoğrafta yer alması ve bu şekilde bir aile fotoğrafı çektirilmesi modaydı. Yukarıda gördüğünüz kare de bu dönemde fotoğraflanmış ölü bir kız çocuğunu gözler önüne seriyor.
bişey sorgulayan varmı aq
oyuncaklar daha ölü amk ne onlar öyle.
#3 hızlıca inince birden uzaylı sandım