Genetik Yapımız Mental Sağlığımızı Etkiler mi?

Gen haritamıza bakarak ve yakın aile çevremizin geçmiş sağlık sorunlarına göz atarak, hangi hastalıklara yatkın olduğumuzu anlayabiliyoruz. Bu da bizi önceden önlem almaya veya bilinçli hareket etmeye itiyor. Yapılan son araştırmalar sonucunda nörologlar, zihinsel hastalık ve duygudurum bozukluklarının izini de genetiğinize bakarak sürebileceğinizi söylüyor.

Zihinsel hastalıklar ve duygudurum bozuklukları bir kişinin düşünme şekillerini, hislerini ve olaylar karşısında sergiledikleri davranış biçimlerini direkt olarak etkileyen rahatsızlıklardır.

Ayrıca tek taraflı bir şey de değildir çünkü sahip oldukları rahatsızlık, hayatlarını ve kurdukları ilişkileri de doğrudan etkiler. Depresyon, anksiyete, bipolar kişilik bozukluğu ve daha birçok duygudurum bozukluğunun veya zihinsel hastalığın adını biliyoruz, bazılarımız bunu yaşıyor ya da bazılarımız yaşayan birine destek oluyor.

Peki size, bu hayatımızı etkileyen kalıcı veya geçici bu rahatsızlıkların sadece stresli olduğumuz, travma geçirdiğimiz, kötü ilişkiler ya da kötü bir hayat yaşadığımız için olmadığını söylesek?

Aslında bu duygudurum bozuklukları ve diğer zihinsel hastalıklar, hayatın akışında başımıza gelen şeylere verdiğimiz tepkilerden çok daha fazlası!

Günlük deneyimlerimiz, kayıplarımız, kazançlarımız, inişlerimiz ve çıkışlarımız elbette ki mental sağlığımızı etkileyen şeyler. Ama yaygın bilinenin aksine, genlerimizin de bu işte payı var!

Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü NIMH tarafından yürütülen ve finanse edilen bir araştırma, zihinsel hastalık ve duygudurum bozukluklarının, biyolojik, çevresel, psikolojik ve genetik faktörlerin bir kombinasyonunun sonucu ortaya çıktığını söylüyor.

Dahası, araştırma sürecindeki her yeni veri, belirli genlerin ve gen varyasyonlarının zihinsel hastalık ve duygudurum bozukluklarıyla ilişkili olduğunu kanıtlıyor.

Her ne kadar genlerimizin, mental sağlığımızda rol oynadığı kanıtlanmış olsa da bu elbette tek belirleyici faktör değil. Yani zihin hastalıkları veya duygudurum bozuklukları genetik diye keskin bir çıkarım yok ortada.

Yine de uzmanlar, kişisel riskinizin yüksek olup olmadığını belirlemek ve anlamlandıramadığınız durumlar içerisinde kaldığınızı hissettiğinizde genlerinizi de işin içine katarak düşünmenin çok faydalı olabileceğini vurguluyor.

Genler, hemen hemen her hücremizde bulunan ve anne babalarımızdan bize geçen DNA parçalarıdır. Bazı hastalıklara, genetik mutasyonlara veya bir veya birden fazla spesifik gendeki kalıcı değişikliklere sebep olabilirler.

Genetik yapınız veya diğer bir deyişle genomunuz, beyninizin fonksiyonlarını etkileyebilir. Dolayısıyla, pek çok zihinsel hastalık ve duygudurum bozukluğu da dahil olmak üzere tüm diğer hastalıklarda da genleriniz ve varyantları bir hastalık veya rahatsızlığa yakalanma riskinizi azaltır veya arttırır.

“Peki bu genler, zihin hastalıkları ve duygudurumu bozukluklarına yakalanma durumunu nasıl etkiliyor olabilir ki?” dediğinizi duyar gibiyiz. Kısaca davranışsal özellikler DNA’nıza veya genetik yapı taşlarınıza bağlanmış olabilir.

Örneğin, nasıl ki yakın veya uzak aile bireylerinizin kalp rahatsızlığı geçmişi olması sizin de kalp rahatsızlığı yaşama riskinizi arttırıyorsa, aynı durum çoğu zihinsel hastalık ve duygudurum bozukluğu için de geçerli.

Bu konu üzerinde yürütülen son çalışmalar, ailenizden birinin geçmişinde, depresyon, anksiyete, panik atak, obsesif-kompulsif bozukluk, yeme bozukluğu, nöro-bilişsel bozukluklar, uyku sorunları veya şizofreni gibi psikotik bozukluklar varsa, sizin de buna benzer veya birebir aynı sağlık sorunlarını yaşama riskinizin yüksek olabileceğini söylüyor.

Genetik faktörler, beynin travmalar veya diğer aksaklıklarla başa çıkma ve yönetme yeteneğini azaltıyor. Zihinsel hastalık ve duygudurum bozukluklarının riskini arttırıyor ve böylelikle, bizi bu hastalıklara daha yatkın ve savunmasız hale getirebilecek güce sahip oluyor!

Araştırmacılar ve nörologlar, pek çok hastalığın ve bozulmuş duygunun kalıtsal oluşunu ve bazı zihinsel hastalıkların benzer niteliklere sahip olarak ortaya çıkışını, gen aktarımının bu süreçteki önemli rolüne bağlıyor.

Bu noktada da genlerinize bir göz atmanın ve konu mental sağlığınız olduğunda kişisel riskinizi belirlemenin önemi artıyor. Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsü NIMH’nin bunu nasıl belirleyebileceğiniz konusunda bir önerisi var!

Aile sağlığı geçmişinizi kontrol etmek önceliğiniz olmalı. Eğer anne, baba, anneanne, babaanne, dede, amca, hala, dayı veya teyze gibi birinci derece akrabalarınızdan birinin böyle bir geçmişi varsa bunu ortaya çıkarmak, doktorunuzun size daha doğru tavsiyelerde bulunmasına, tedaviler önermesine ve erken teşhis koymasına katkıda bulunabilir.

Aile üyelerinizden aldığınız bilgilere dayanarak riskinizin yüksek olduğuna karar verirseniz, bir üst aşamaya geçebilir ve bir genetik danışmanını ziyaret edebilirsiniz.

Genetik danışmanları, mevcut aile sağlığı geçmişinizin, ailenizi ve sizi nasıl etkileyebileceği konusunda sizi bilgilendirebilir, gerekli görürse sizden belli genetik testleri yaptırmanızı isteyebilir. Böylece siz de daha sağlam adımlarla ve bilinçli bir şekilde hareket etmiş olursunuz!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yapılan Yeni Bir Araştırmalara Göre Kahve İçmek, Obezite ve Diyabet Riskini Azaltıyor!
Yapılan Araştırmalar Sonucunda Farklı Alanlarda Çalışan Erkeklerin Sperm Sayısının Değiştiği Ortaya Çıktı
İngiltere Ulusal Sağlık Sistemine Göre Sağlığınızı Olumsuz Etkileyen En Dayanılmaz Ağrı Çeşitleri!

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
19.03.2023

Kesinlikle etkiler iki şizofreni hastasının çocuğu olursa görülme oranı yüksek o yüzden aslında çocuk yapmayı bırak evlenmeden önce taraflardan bu testler zorunlu olarak istenmeli daha temiz ve sağlıklı bir toplum için…

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ