Doğrusu First Lady olmak kolay değil, tüm dünyanın gözü önünde hem son derece ciddi bir kurumu temsil ediyor hem de göz kamaştırıcı derecede şık ve zarif olmanız bekleniyor sizden. Ama kimi First Lady'ler bunu adeta doğuştan bir yetenek gibi sergileyerek birer moda ikonlarına dönüşüveriyorlar.
Stil sahibi olarak giyimleri, duruşları, tavırlarıyla ışıl ışıl zarafet sergileyen First Lady'lerin böylesine bir şıklığı nasıl yakaladıklarına biraz yakından bakalım...
Listenin başını elbette ki sadece Amerika'nın değil tüm dünyanın da gelmiş gelmiş en stil sahibi First Lady'si Jackie Kennedy üstleniyor. Kısacık ve doğal saçları, içten gülümsemesi ve kıyafetlerini tamamlayacak sade ama her zaman şık aksesuarlarıyla Jackie Kennedy, bugün bile modanın ilham aldığı isimlerden biri olmaya devam ediyor. Geniş boğazlı kazakları, kolsuz elbiseleri ve kocaman gözlükleri stil ikonu Kennedy'nin vazgeçilmezleriydi. Dar kesimli ceketler ise resmi davetlerde sıkça kullandığı parçalardan biriydi diyebiliriz. Her daim yenilikçi ve zarifti. Bu sebeple de 70'lerin modasını bir adım ileriye taşıyarak kendine özgü yenilikler yarattı kıyafetlerinde.
Ama onu bir stil ikonu yapan üç şey vardı esasında: dizüstü bir etek, beyaz eldivenler ve şapka! Günlük yaşamında ise kimi zaman basic tişört ve kot gibi seçimlerle kimi zaman da maskülen seçimlerle karşımıza çıkarak herkesi büyülemeyi başardı... Sanıyoruz hâlâ da devam ediyor!
First Lady'ler arasında muhtemelen Jackie Kennedy'den sonra zarafetin ve şıklığın kitabını Michelle Obama yazdı desek yalan olmaz. Onun sırrı ise vücudunu çok iyi tanımış olmasıydı. Kıyafetlerinin kesiminden rengine kadar bilinçli tercihler yapan Hanımefendi Obama, bu yüzden de giydiği her kıyafeti kendine olağanüstü derecede yakıştırdı. İster resmi bir davete katılsın isterse sıradan bir günde sıradan bir yürüyüşte görülsün; her daim elegan bir stile sahip olduğunu gördük.
Meksika'nın First Lady'si Angélica Rivera, genellikle uzun ve vücudunu saran elbiseler tercih ediyor ve elbiselerinde soft renkler kullanarak ten ve saç rengiyle bütünleşen kıyafetleriyle göz kamaştırıcı bir şıklık yakalıyor. Fakat en önemli özelliği güven duyduğu o elbiselerini oldukça sade ya da nude makyajlarla kombinliyor ve neredeyse hiç diyebileceğimiz kadar az aksesuar kullanmaya özen gösteriyor olması. Bu da doğrudan stiline ve kıyafetine odaklanmamızı sağlıyor.
Katar'ın First Lady'si Moza bint Nasser, hem dünyanın en prestijli dergileri tarafından defalarca dünyanın en etkili kadınlarından biri seçilmiş hem de moda dünyasının ikon isimlerinden biri haline gelmiştir. Ünlü modacıların tasarımlarını kendi tarzına göre yeniden düzenlettiren Moza, kıyafetlerinin renk uyumları ve gösterişli aksesuarlarıyla adeta bir stil ikonuna dönüşmek üzere desek abartmış olmayız.
Vanity Fair'ın dünyanın en iyi giyinen kadını olarak isimlendirdiği Birleşik Krallık'ın First Lady'si Samantha Cameron, moda dünyasının içinden bir isim. Hatta Cefinn adında bir şirket kurarak moda dünyasına resmi bir adım da atmış oldu geçtiğimiz sene. Yani aslında moda konusunda bu kadar yetkin birisinden öğrenebileceğimiz çok şey var esasında ama Samantha Cameron'ın bizim için en iyi alametifarikası ayak bileklerini açıkta bırakacak dar kesim pantolonlar giyerek bunu şık birer stiletto ile kombinlemesi ve aynı zamanda oldukça sade diz boyu elbiselerini cart renkli topuklularla bütünleştirmesi.
Şimdi de Ürdün'e doğru yol alıp Rania el-Abdullah'ın kusursuz güzelliğiyle bütünleştirdiği stiline bakalım... Kendi ülkesi içerisinde genellikle geleneksel kıyafetlerle görülse de Rania el-Abdullah, sadeliğin zarafetinden yararlandığı modern kıyafetleriyle göz alıcı bir stil yaratıyor kendisine. Abartıdan uzak dursa da çoğunlukla kemer şıklığından başarılı bir şekilde faydalanıyor. Hemen hemen her kıyafetini doğal renklerden tercih ettiği kemerlerle tamamlıyor.
Carla Bruni, yalnızca First Lady olmadı hiçbir zaman, o aynı zamanda model ve pamuk şeker gibi sesiyle başarılı bir şarkıcı. Elbette moda dünyasının da sıkça konuştuğu bir isim oldu hep. Küçüklüğünden beri modaya ilgi duyduğunu söyleyen ve o zamanlardan beri model olmak isteyen Bruni, modellik yapmaya başladığında vücudunu nasıl kullanacağını öğrenmiş. Bu da nasıl bu kadar şık olabildiğinin ilk işareti esasında. Ama onun bu elegan şıklığının altında şahane fikirleri yatıyor. Stil sahibi olmanın parayla satın alınamayacağını söyleyen Carla Bruni, ezbere değil kendi içinizden geçtiği gibi giyinmenin sizi stil sahibi yapacağını belirtiyor. Sırf moda diye çok ünlü bir tasarımcının şapkasını takarak tam bir Noel ağacına benzeyebilirsiniz diye de örneklendiriyor mesela bu dediğini. Net haklı... 😍
Geçtiğimiz yıl Başkan olmasına ramak kalmıştı ki ne yazık ki koltuğu rakibi Trump'a kaptırdı. Fakat First Lady olarak da olsa bir zamanlar Beyaz Saray'da bulunmuştu. Aslında modayla pek ilgili değildi o zamanlarda da Clinton ancak döneminin moda parçalarını giyerek kendine yakışan kombinleri bulmayı başarıyordu. Özellikle pantolon ceket takımları kendi tarafından bile alay konusu edilmiş olsa da şimdiden o zamanlara dönüp bakınca Hillary Clinton'ın başarılı seçimler yapmış olduğunu söyleyebiliriz. Zira modada geriye dönüşlerin yaşandığı bugünlerde pantolon ceket takımlar da vitrinlerde boy gösteriyor sonuçta, değil mi?
Fransa'dan bir First Lady daha: Valerie Trierweiler. O da Bruni gibi aynı zamanda kendi işi olan gazetecilikle uğraşıyordu. Ayrıca Trierweiler'ın da modaya ilgisi büyük. Moda haftalarında, defilelerde göze çarpan ilk isimlerden biri oluyor kuşkusuz. Zarifliği ön planda tutan First Lady'miz blazer ceketlere büyük önem veriyor. Çünkü tam da kurtarıcı bir parça blazer ceketler. Siz de zarif şıklığınızı ister spor ister daha şık parçalarla kombinleyebilirsiniz.
Betty Ford, Amerika First Lady'lerinin arasında şıklığıyla ve stiliyle oldukça konuşulan isimlerinden biri. Özellikle günümüzde yıldızı yükselen bir saç kesimi olan bob kesimi saçlarıyla zamanının pek çok kadınına ilham olmuş ve kendisine de modern bir görünüm kazandırmıştı. Döneminin moda unsurlarından yararlanan Ford, aynı zamanda kendi tercihleriyle kıyafetlerini zenginleştirmeyi ihmal etmemişti. Aslında eski bir dansçı olan Ford'un zarifliğinin nereden geldiği belli olsa da özel sipariş ceketleri ve ipek eşarplara olan tutkusuyla stiline imzasını bırakmıştı.
Amerika'nın First Lady'lerinden bir diğeri Lady Bird Johnson gerek kıyafetinin renginde gerek kıyafetlerini tamamladığı gösterişli parçalarla her zaman özel bir tarz yarattı kendine. Kullandığı parçalarla ve onları doğru birleştirebilme kabiliyetiyle döneminin çok ötesinde bir stilin sahibi oldu.
Oyunculuktan First Ladyliğe terfi eden Nancy Reagan da moda ikonları arasında gösteriliyor. Tasarımcısı Carolina Herrera'nın deyimiyle Beyaz Saray'a ışıltıyı Nancy Reagan getirmişti. Gerçekten de öyle! Eşsiz stil zevki onu ışıl ışıl birine dönüştürmüştü adeta. Ama onun asıl alametifarikası çok sevdiği kırmızıyı baştan aşağı kusursuz bir şekilde kullanabilmesiydi. Çok riskli bir şeyi Nancy Reagan şahasere dönüştürebiliyordu, hatta bu yüzden kullandığı o tona 'Reagan Kırmızısı' demeye bile başlamıştı insanlar. 💪
Slovenyalı eski model Melanie Trump, o kadar şık ve doğru seçimlerle karşımıza çıkıyor ki Donald Trump'ın saçmalıkları bile gündemimizden çıkıveriyor kimi zaman. Asla moda olan şeyi giymediğini, kıyafetlerinin o günkü ruh haline ve tamamen sevdiği şeylerden oluşmasına özen gösterdiğini ifade ediyor yeni First Lady. Ona göre şık olabilmenin en iyi yolu bu. Hanımefendinin hakkını verelim doğrusu, ruh halinize göre giyinmek size çok şey kazandırabilir!
Unutmayın ki stil sahibi doğulmaz, olunur! 😎
nerde bakem bizim emine?!
Eski yılların first lady'leri daha güzel giyiniyormuş bana göre.
Diana yok? Farah diba pehlevi yok? ne biçim içerik bu!