Bugüne kadar çekilmiş ve insanı derinden sarsacak nitelikte olan en iyi politik filmlerin tamamının bir araya getirilmesi tam olarak mümkün değil. Derin izler bırakanları hatırlamak gerek...
Bugüne kadar çekilmiş ve insanı derinden sarsacak nitelikte olan en iyi politik filmlerin tamamının bir araya getirilmesi tam olarak mümkün değil. Derin izler bırakanları hatırlamak gerek...
Sokaklarda yaşayan beş evsiz, 12 Eylül 1980 sabahı geldiğinde sokağa çıkma yasağı ile karşı karşıya kalırlar. Ancak onların gidebilecekleri tek evleri vardır; o da yine sokaklardır.
1960 yıllarda Türkiye'yi ayağa kaldıran ve ülkenin bağımsızlığını isteyen üç gencin hikâyesinin anlatıyor. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın...
F tipi hapishanelerin kapalı kapılarının ardında yaşananları beyazperdeye aktaran film, 10 farklı yönetmenin çektiği 9 kısa filmin uzun metraj şeklinde yeniden kurgulanmasıyla ortaya çıktı. Film, birbirinden farklı ama aynı acıları gözler önüne seriyor.
12 Eylül Darbesi sırasında apolitik olarak, ailesi ile yaşayan Mustafa'nın, Şehmuz kod adlı bir örgüt üyesi sanılarak 22 gün boyunca gördüğü tüm insanlık dışı işkenceleri gözler önüne sermektedir.
12 Eylül dönemini ve o zamanlarda yapılan işkenceleri anlatan filmde gözaltına alınıp günlerce süren işkence seanslarından sonra suçlu olmadığı anlaşılarak serbest bırakılan bir gencin dramı anlatılıyor.
2008 yapımı film, bir Türk öğretmenin, Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine bağlı Demirci köyündeki ilkokula atanmasını ve orada Türkçe bilmeyen Kürt öğrencileriyle geçirdiği bir yılını anlatır.Türkiye'de ilk kez İstanbul Film Festivali'nde gösterildi ve galası ise 21 Ekim 2009 tarihinde Atlas Sineması'nda yapıldı.Adana Altın Koza Film Festivali'nde 'En İyi Film' ve 'Büyük Jüri Özel Ödülü', Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi İlk Film Ödülü' ve Abu Dabi Uluslararası Ortadoğu Film Festivali'nde 'En İyi Ortadoğu Belgeseli' ödülü dahil olmak üzere birçok festivalde çeşitli dallarda ödül kazandı.
Türkçe, Hemşince ve Gürcüce dillerinin kullanıldığı filmde, cezaevi ve ölüm orucu gerçeğine insancıl bir açıdan yaklaşılıyor. Genç bir üniversite öğrencisi (22 yaşında) olarak girdiği cezaevinde ölüm orucuna giren ve 10 yıl sonra özgürlüğüne kavuşan Yusuf’un çocukluk ve ilk gençlik yıllarının izini sürerek geçirdiği son iki ayının öyküsü anlatılıyor.
1976'da Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde, Yılmaz Güney'in de tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyan konu edilmiştir.
Sıkı yönetimin günlerinde, İmralı Adası Yarı Açık Cezaevi'nden verilen izinle köylerine, evlerine gitmek isteyen beş mahkûmun yolda yaşadıkları zorluklar ve dönemin acılarını anlatan bir başyapıt.
Kısaca 'DİKKAT! İÇERDE ÇOCUK VAR'....