Gelişmiş Ülkelerin Aksine Almanların Nükleer Enerjiden Pek de Haz Etmemesinin Haklı Sebepleri

09.11.2024 - 12:12

Gelişmiş ülkelerin çoğu nükleer enerjiyi, enerji güvenliğinin bir parçası olarak kullanıyor. Ancak Almanya'nın bu kaynağı tamamen dışlaması ilginç değil mi? Bu kararı etkileyen olayların tarihine göz atınca, onların bakış açısını anlamak çok da zor olmayacak. 'Ne olmuş olabilir ki?' diye düşünmeyin. Emin olun epey mantıklı sebepleri var! Öyleyse sizi aşağıya alalım 👇🏻

Kaynak

Almanya’da nükleer enerjiye karşı muhalefet 1970’lerde güç kazanmaya başladı. Güney Batı Almanya’da bir nükleer santralin inşasına karşı yapılan protestolar, bu hareketin ilk büyük işaretlerinden biriydi.

Halk, nükleer enerjinin potansiyel tehlikelerine dair giderek artan bir bilinç geliştirdi. 1975 ve 1979’da düzenlenen geniş çaplı protestolar, Almanya halkının nükleer enerjiye olan güven eksikliğini daha da belirgin hale getirdi.

Nükleer enerjiye dair endişelerin zirveye ulaşması, 1986 yılında gerçekleşen Çernobil felaketiyle oldu. Çernobil’in radyoaktif serpintisi, batı rüzgarlarıyla Avrupa'nın büyük bir kısmını etkiledi.

Bu olay, nükleer enerjinin potansiyel tehlikelerini sert bir şekilde gözler önüne serdi.

Aslında bu, ilk büyük felaket değildi. 28 Mart 1979’da Amerika’da yaşanan Three Mile Island kazası, Almanya’da 200.000 kişiyi sokağa döken büyük protestolara yol açmıştı.

Çernobil felaketi ise bu korkuları katbekat artırarak Yeşiller Partisi’nin nükleer enerjiyi sonlandırma çağrısına büyük destek getirdi.

1998'de Yeşiller'in iktidara gelmesiyle, Almanya'da nükleer enerjinin sonu resmen başladı. Yeni nükleer jeneratörlerin yapımı durduruldu ve 2002’de nükleer enerjiyi yasaklayan bir yasa kabul edildi.

2011'deki Fukuşima felaketinden sonra Angela Merkel hükümeti de nükleer enerjiden çıkış sürecini hızlandırma kararı aldı.

Son nükleer santral, 2023’te kapatılarak Almanya’nın nükleer enerjiyle vedası tamamlanmış oldu. Almanya’nın bu kararı, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırdı.

Ancak bu politikaların ülkenin enerji güvenliği ve karbon emisyon hedefleri üzerindeki etkileri hala tartışılıyor.

İlginizi çekebilir:

Almanya'da Sahte Otobüs Durakları Olmasının Kalbinizi Paramparça Edecek Nedeni

Her Şey Bir 'Paspas' Yüzünden: Toyota'nın 2009 Yılında Tüm Dünyayı Sarsan 2,3 Milyar Dolarlık Hatası

Korkunç Bir Geçmişi Var: Koşu Bantlarının 40 Yıl Düşünseniz Aklınıza Gelmeyecek Ortaya Çıkış Şekli

YORUMLAR

Ramses the 2nd

09.11.2024

Cok büyük hata yaptilar. Cevreciyiz ayaklarina kapattilar nukleer santralleri, kendilerini göbekten Rusyaya bagladilar enerji konusunda. Nükleer enerji yok da termik santral kayniyor her yer. Kagit israfi inanilmaz seviyede, banka sifreni degistirsen banka sana sifren degisti diye posta atiyor. Madem cevrecisin, bu cagda bu kadar mektup-kagit kullanmak neden?

Da_Dude

09.11.2024

Yalnız nükleer santral ile Rusya konusunda bağladığın yer fazlasıyla alakasız. Nükleer santraller sadece elektrik enerjisi üretimi için kullanılır. Batının Rusya'ya bağımlılığı sadece doğalgaz konusunda. Biraz daha araştır derim. Almanya 2030'da 150 adet olan termik santrallerin hepsini de kapatıyor. Öte yandan elektrik üretimi konusunda Almanya'da inanılmaz derecede güneş enerjisi yatırımı ve kullanımı var. Bu kullanım için güneş enerjisi santrallerine ek olarak artık neredeyse her bir evin çatısında kendi güneş enerjisi panelleri mevcut durumda. Dolayısı ile Almanya'da artık elektrik üretiminde nükleer enerjiye ihtiyaç duyulmuyor ve yenilenebilir enerji ile bu ihtiyaç karşılanabiliyor. Ha kağıt konusuna gelirsek, adamlar endüstriyel kullanım ( bahsettiğin fatura, bilgilendirme postaları vb) için özel ekim ve yetiştirme alanlarını kullanıyor. Dolayısı ile hali hazırda varolan orman dokusuna asla dokunulmuyor. Sebze bahçesi gibi düşün.

E A

09.11.2024

Dunya nukleer santralden kolay kolay vazgecemez.. Boş yapmayın! 200--250 sene o seviyeye gelemez kolonimiz..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ

Gelişmiş Ülkelerin Aksine Almanların Nükleer Enerjiden Pek de Haz Etmemesinin Haklı Sebepleri

Almanya’da nükleer enerjiye karşı muhalefet 1970’lerde güç kazanmaya başladı. Güney Batı Almanya’da bir nükleer santralin inşasına karşı yapılan protestolar, bu hareketin ilk büyük işaretlerinden biriydi.

Halk, nükleer enerjinin potansiyel tehlikelerine dair giderek artan bir bilinç geliştirdi. 1975 ve 1979’da düzenlenen geniş çaplı protestolar, Almanya halkının nükleer enerjiye olan güven eksikliğini daha da belirgin hale getirdi.

Nükleer enerjiye dair endişelerin zirveye ulaşması, 1986 yılında gerçekleşen Çernobil felaketiyle oldu. Çernobil’in radyoaktif serpintisi, batı rüzgarlarıyla Avrupa'nın büyük bir kısmını etkiledi.

Bu olay, nükleer enerjinin potansiyel tehlikelerini sert bir şekilde gözler önüne serdi.

Aslında bu, ilk büyük felaket değildi. 28 Mart 1979’da Amerika’da yaşanan Three Mile Island kazası, Almanya’da 200.000 kişiyi sokağa döken büyük protestolara yol açmıştı.

Çernobil felaketi ise bu korkuları katbekat artırarak Yeşiller Partisi’nin nükleer enerjiyi sonlandırma çağrısına büyük destek getirdi.

1998'de Yeşiller'in iktidara gelmesiyle, Almanya'da nükleer enerjinin sonu resmen başladı. Yeni nükleer jeneratörlerin yapımı durduruldu ve 2002’de nükleer enerjiyi yasaklayan bir yasa kabul edildi.

2011'deki Fukuşima felaketinden sonra Angela Merkel hükümeti de nükleer enerjiden çıkış sürecini hızlandırma kararı aldı.

Son nükleer santral, 2023’te kapatılarak Almanya’nın nükleer enerjiyle vedası tamamlanmış oldu. Almanya’nın bu kararı, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırdı.

İlginizi çekebilir:

Popüler İçerikler