Orta Çağ’dan 19. yüzyıla kadar Batı toplumlarında gelinler beyazdan ziyade mavi, kırmızı, gri ya da altın tonlarında elbiseler giyiyordu. Bunun nedeni hem pratiklik hem de ekonomik sebeplerdi. Beyazın kolay kirlenmesi, o dönemin yaşam koşullarında kullanışsız hale gelmesine yol açıyordu.
Çoğu kadın düğünü için özel bir elbise diktirmezdi; genellikle sahip oldukları en iyi elbiseyi giyerdi. Bu kıyafetler, düğün sonrasında da giyilmeye devam ederdi. Ancak beyaz elbise, çabuk kirlenen yapısı nedeniyle lüks sembolüydü. O yüzden sadece varlıklı kesim için uygun görülüyordu.
Beyaz rengin saflıkla ilişkilendirilmesi aslında Antik Roma dönemine kadar uzanıyor. Roma Cumhuriyeti’nde gelinler beyaz tunik giyerdi, hem bekareti hem de evliliğe geçişi simgeliyordu. Ancak Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra bu alışkanlık yüzyıllar boyunca tamamen ortadan kayboldu.