Eğer arkadaşlarınızın içinde ilk siz evlenmediyseniz, mutlaka başınızdan geçen ortak durumlar vardır. Sıranın size geldiğini mimikleriyle anlatan ya da haykıra haykıra söyleyen eş dost; gelin çiçeği atılırken sizi ortaya atan arkadaşlarınız; kazık kadar halinizle gelin kesesi taşımanız; düğündeki bekar erkeklerle sizi dans etmeye zorlayan teyzeler...
Eğer gelinin yakın arkadaşıysanız, hazır olun. Erkeklerin 9 ay askerlikte çektiği çileyi 1 günde çekeceksiniz demektir.
Kaçmasını bile engellemeye ant içiyor musunuz?
'Kirpik yapıştırıcın var mı?' sorusuna hazırlıklı olabilecek misin?
Ortada gerilecek, şımaracak hiçbir şey olmayabilir, ama o bir gelindir ve her şeye hakkı vardır. Tüm bu gerginliği çekecek kişi de en yakın arkadaşı olacaktır.
Küçük çocuklar da gelinlikle birlikte size emanettir. Masa masa gezerken, her an, herkesin üzerinde tepinmesine müsait o kuyruk, sizin elleriniz arasından ayrılamaz.
Onlarca eşin dostun taktığı paralar, altınlar, takılar... Bir aile büyüğüne teslim edene kadar, keseye sarılıp oturun bence bir köşede.
Dans etmeyi sevmiyor ya da beceremiyor olabilirsiniz. Ama düğünde herkesin eğlenmesi için piste çıkılması gerekir. O ilk adımı atma yükü de sizin omuzlarınızdadır.
'YETEEEEEEEER! Sıramı savıyorum belki ben? Ben zamanımı bilmiyor muyum acaba?'
Sanki sizden başkası o kaşları, gözleri görmüyormuş gibi, her an bak bu nasıl, bak şununla dans et mimikleri, ömrünüzü çürütür.
Çiftler dans etmeye başladığında, siz teksinizdir. Pistte tek başınıza görünmektense, oturduğunuz yerde biri sizi kaldırsın diye saçma sapan figürler yaparken bulabilirsiniz kendinizi.
Özellikle de düğünden kız kaçırmaya gelmişlerin...
Her şey sizden sorulurken, alkolün dozunu kaçırmak mı? En büyük yasağınız budur...
Sıkı durun, yoksa sıradaki gelin olmayı arzulayan bir bekar tarafından ezilebilirsiniz.