"Gelecek, Hiç Gelmese mi Acaba?" Dedirten En İyi Kitap Uyarlaması Distopik Filmler

Yakın ya da çok uzak bir gelecekteki dünyalardan manzaralar sunan filmler popülaritesini asla kaybetmiyor. Toplumsal eylemlerimizin kötü ve karamsar sonuçlarıyla yüzleşmemizi sağlayan bu filmlerin birçoğu, distopik kitaplardan uyarlanıyor. Tekinsiz bir geleceği, en az uyarlandığı kitaplar kadar başarıyla anlatan distopik filmleri sizin için listeledik. İşte, çok da uzak olmayan bir geleceğin karanlık versiyonunu merak edenlerin severek izleyebileceği 12 film...

I'm Legend (2007)

Will Smith'in oyunculuğu ile şahlanan I'm Legend, unutulmaz filmler arasında yerini aldı. Vampir edebiyatının ve dolayısıyla filmlerinin ilham kaynağı Richard Matheson'un klasik eserinden uyarlanan film, oldukça yüksek bir gişe başarısı elde etti. Dünyayı etkisi altına alan bir virüsten etkilenmeyen tek kişi olan Robert Neville (Will Smith), mahvolmuş bir dünyada tek başına kalır. Tüm sevdiklerini kaybeden ve tek umudu insanlığı virüsten kurtarmak olan Neville, gerçekten de dünya üzerindeki son insan olabilir mi?

Blindness (2008)

Nobel ödüllü ünlü yazar Jose Saramago'nun en bilinen eseri, aynı isimle usta yönetmen Fernando Meirelles tarafından beyazperdeye taşındı. City of God filmiyle de beğeni kazanan ünlü yönetmen, tam bir kaos ortamı yaratmayı başarmış. Tıpkı kitapta olduğu gibi filmde de her şey, bulaşıcı bir körlükle başlar. Hiçbir neden yokken ortaya çıkan ve tüm kenti etkisi altına alan bu körlük, tüm ilişkileri ve değerleri temelinden sarsar. Başarılı bir sinema uyarlaması olan bu etkileyici filmin başrollerinde Julianne Moore ve Mark Ruffalo var.

I, Robot (2004)

Yapay zekaya ne kadar güvenebilirsiniz? Isaac Asimov'un I, Robot isimli kitabından uyarlanan filmde Will Smith, robot fobisi olan Del Spooner karakteriyle karşımıza çıkıyor. Robotların toplumda giderek daha fazla yer almaya başladığı 2035 yılında, bir cinayet soruşturmasının da baş şüphelisi bir robottur. Sıradan bir soruşturma gibi gözüken bu cinayet davası, dedektif Spooner için oldukça zorlayıcı olur.

Never Let Me Go (2010)

Nobel ödüllü yazar Kazuo Ishiguro'nun insan olmanın ne anlama geldiğini sorguladığı kitabı, aynı isimle sinemaya uyarlandı. Kathy, Ruth ve Tommy ergenliğe kadar tüm zamanlarını dış dünyadan uzak, soğuk bir İngiliz yatılı okulunda geçirir. Bu izolasyonun gerçek nedeni olan görevlerini öğrendiklerinde ürkütücü bir dünya ile yüzleşmek zorunda kalırlar. 2005 tarihli bir başka Hollywood yapımı olan The Island ile benzerlikler gösteren film, soğuk ve keskin anlatımıyla çok daha derin izler bırakıyor.

The Road (2009)

Pulitzer ödüllü yazar Cormac McCarthy'nin aynı isimli romanından uyarlanan The Road, bir kıyamet sonrası öyküsü. Film, acımasız ve kasvetli bir dünyada ayakta kalmaya çalışan baba-oğulun hikayesine odaklanıyor. Baba-oğul nereye gittiklerini bilmeden çorak bir arazide yol alırken, en acımasız hayvanın hayatta kalmaya çalışan 'insanoğlu' olduğunu keşfediyor. Western film sevenlerin de kalbini kazanacak bu distopya öyküsünün başrolünde Viggo Mortensen var.

Fahrenheit 451 (1966/2018)

Amerikalı bilim-kurgu yazarı Ray Bradbury'ın zamansız eseri Fahreinheit 451, iki kez sinemaya uyarlandı. Efsanevi Fransız yönetmen François Traffaut'un tek İngilizce filmi olma özelliği taşıyan 1966 yapımı Fahreinheit 451, 2018 yılında HBO tarafından tekrar çekildi. Konfor bağımlısı ve sığ mutluluk peşindeki bir toplumda tehlike olarak görülen kitapları yakma görevi itfaiyecilere verilir. Bu baş döndürücü distopyada, edebiyatı tehlikeli ve yararsız olarak benimseyen itfaiyecilerden biri işin ahlakını sorgulamaya başlar. Her ne kadar sinema dili ve anlatımıyla ilk versiyonu daha başarılı olsa da, erişilebilirlik açısından 2018 tarihli HBO yapımını da tercih edebilirsiniz.

1984 (1984)

Distopyanın atalarından George Orwell'in 'keşke yazmasaydı' dediğimiz nadide eseri 1984, elbette sinemaya da uyarlandı. Çoğumuzun bildiği 'Büyük Birader' kavramının yaratıcısı olan bu başyapıt, çok da uzak olmayan bir geleceği anlatıyor. Totaliter bir rejimle yönetilen bir ülkede, sefil bir hayat süren sıradan vatandaş Winston Smith'in yaşantısıyla irkilmeye hazır olun. Filmin yapım yılının da 1984 olması da önemli bir detay.

Clockwork Orange (1971)

Sinemanın efsanevi ismi Stanley Kubrick'in yazıp yönettiği Clocwork Orange, Anthony Burgess'in distopik romanına dayanıyor. Kitapla aynı ismi taşıyan film, şiddetin doğasına odaklanıyor. Alex ve şiddet bağımlısı çetesi, etraflarına saçtıkları dehşetle bir adeta bir korku imparatorluğu kurarlar. İşler çığırından çıkınca yakalanan Alex, hapis yerine tuhaf bir deneyin kobayı haline getirilir. Gösterime girdiği yıl cesur sahneleri yüzünden bolca eleştirilen ve sansüre uğrayan film, bugün sinema tarihinin en kült yapımları arasında gösteriliyor.

Minority Report (2002)

Yazdıklarıyla adeta sinema sektörünü besleyen Philip K.Dick'in kısa öyküsüne dayanan Minority Report, bir Spielberg filmi. Bilim-kurgu ile gerilimi harmanlayan film basit bir soru soruyor: İşlenmeden cezalandırılan suçlarla toplumu korumak mümkün mü? Minority Report her anı gözetlenen bir toplumdan öte cezalandırmanın olasılıklar üzerinden yapıldığı bir dünya sergiliyor. Filmin konusuna gelince John Anderton (Tom Cruise) suçluları daha suçu işlemeden tespit ederek yakalamakla görevlidir. Cinayet planlarını önceden tahmin eden sistem, Anderton'u işaret ettiğinde her şey değişir.

Children of Men (2006)

İngiliz yazar Pd James'in romanından uyarlanan Children of Men, çocukların doğmadığı bir dünyayı anlatıyor. Bu distopik bilim kurguda, tüm insanlık dağılıp umudunu yitirirken İngiliz hükümeti daha baskıcı hale gelir. Zorbalığın arttığı kaotik ortamda eski bir aktivist mucizevi bir biçimde hamile kalan bir kadını korumaya çalışır. Ödüllere doymayan filmin başrollerinde Clive Owen ve Julianne Moore var.

Snowpiercer (2013)

Parasite filminin de yönetmeni olan Bong-Joon Ho, Snowpiercer ile toplumu klostrofobik bir alana hapsederek bize kabus gibi bir gelecek sunuyor. Jacques Lob ve Jean-Marc Rochette'in Le Transperceneige isimli grafik romanına dayanan film, 2031 yılında donmuş bir dünyada geçiyor. Gezegende kalan son insanlar, zenginlerin ön vagonlarını doldurduğu bir tren içinde sonsuz bir yolculuğa çıkar. Elbette trenin son vagonuna doluşan fakirler, zenginlerle aynı şartlara sahip değildir.

Battle Royale (2000)

Modern Japon edebiyatının klasikleşmiş eserinden aynı isimle beyazperdeye aktarılan film, Japonya başta olmak üzere pek çok ülkede sansüre uğradı. Battle Royale; Otomatik Portakal'daki şiddeti, Sineklerin Tanrısı'nın hatırlattığı insan doğasıyla birleştirerek ekrana aktarmayı başarmış. Uzak bir gelecekte Japon hükümeti, yasalar gereği dokuzuncu sınıf öğrencilerini bir yarışmaya zorlar. 42 çocuk ıssız bir adada, vahşi bir ölüm kalım mücadelesine girişir.

Rengi Solan ve Çizik Çizik Olan Bardakları İncir Yaprağı ve Sirke ile Eski Haline Getirebilirsiniz
Sirkeyi, Limonu, Salatalığı Hazır Edin! Evde 5 Dakikada Hazırlayabileceğiniz 5 Muhteşem Cilt Toniği Tarifi

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
YORUMLAR
13.01.2021

1984 filminin açıklamasına yanlışlıkla altındaki filmin açıklaması girilmiş sanırım.

13.01.2021

Clockwork Orange. Çok duydum ama izlemedim. Yerine kitabını okumak daha mı mantıklı bilemedim.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ