Geleceğimizi Düşünen Herkesin Okuması Gereken Bir Yazı: Yeni Nesle Doğru Bir Eğitim mi Veriyoruz?

Eğitim sistemi son bir yüzyıldır çok fazla değişim göstermiş değil. Ancak 1917 yılındaki yaşamdan artık çok uzak olduğumuz da aşikâr. Peki 21. yüzyıla uygun bir eğitim sistemine geçmek için neler yapabiliriz?

Elon Musk, ismi son zamanlarda sıklıkla anılan bir girişimci ve mucit.

Musk, bugün uzay araçları, güneş panelleri, Mars'ta koloni kurma, yapay zeka ve sürücüsüz araçlar gibi çağımızın en yeni teknolojilerini geliştirmekle meşgul. Ancak onun biraz daha az anılan ancak en az diğerleri kadar önemli bir başka projesi daha var. Çocuklarının okulda aldıkları eğitimden memnun olmayan Musk, onları gittikleri özel okuldan aldı ve çocuklarına yararlı bulduğu eğitimi vermek üzere kendi okulunu kurdu.

Musk, kurduğu "Ad Astra" (Yıldızlara) isimli okulda, çocuklarının gerçekten faydalı bulduğu eğitimi almasını sağlıyor.

Musk, okulların araçlara değil problemlere eğilmesi gerektiğini düşünüyor. Örneğin çocuklara bir motorun nasıl çalıştığını öğretmek istiyorsanız, geleneksel eğitim biçimini kullanarak öğrencilere tornavida ya da anahtar kullanmayı öğretmek yerine, 'Motor burada. Şimdi bunu nasıl parçalarına ayıracağız?' ifadesini kullanmak ve çocukların bir tornavidaya ihtiyaçları olduğunu anlamalarını ve bu aletin konuyla olan ilişkisini idrak etmelerini sağlamak, Musk'a göre çocukların zihinsel gelişimi için çok daha faydalı bir yöntem.

Musk'ın bu girişimi daha büyük bir soruyu da beraberinde getiriyor: Eğitim sistemimizi kökten değiştirmeli miyiz?

Yeni nesil, geçtiğimiz yüzyıldan bu yana aynı şekilde eğitiliyor: Çocuklar bir sınıfı dolduruyor ve hepsinden aynı şeyi aynı anda öğrenmeleri bekleniyor. Bu eğitimi verenler ise uzun saatler boyunca çalışan, verdikleri emeği karşılamayan ücretler alan ve tüm meslek hayatları boyunca aynı şeyleri anlatan öğretmenler...

Ancak yeni nesil, radikal olarak farklılaşmış bir dünyada eğitim alıyor ve bu da tüm dünyada uygulanan eğitim sistemini eski moda kılıyor.

Çünkü artık yapay zekâların, genetik mühendisliğinin, makineleşmenin, sanal gerçekliğin, kişiselleştirilmiş tıbbın, sürücüsüz araçların geliştirildiği ve Mars'ta bir koloni kurmanın tasarlandığı bir çağda yaşamaktayız. Bu teknolojilerin geliştirilmesi, belki de gelecekte insanların herhangi bir işte çalışmak zorunda olmayacağı ve toplumun kendisini tamamen farklı bir biçimde tanımlayacağı yeni bir dünya düzenini yaşamın merkezine yerleştirecek.

Durum böyle olunca, çocuklarımızı gerçekten de hayata iyi ve uygun bir biçimde hazırladığımızdan emin olabilir miyiz?

Okullar tarih boyunca pek çok şeyi öğrenmek için en uygun mekânlardı. Ancak tozlu sınıflar ve eski kitaplar, herkesin internete erişiminin bulunduğu bir çağda sahip olduğu önemi koruyabilir mi? Artık çocukların hayallerinin ve yaşama karşı duydukları merakın karşılanabileceği, hiçbir şeyin saçma ya da imkânsız olmadığı bir çağda yaşadığımızı fark etmeye başlıyoruz.

Peki mevcut düzene ne gibi alternatifler sunabiliriz?

Öncelikle her çocuğun farklı bir ilgi alanının ve yeteneğinin olduğunu kabullenmemiz ve çocukların tümünün aynı şeyleri öğrenmesi gerektiği inancını bir kenara bırakmamız gerekiyor. Ayrıca yaşama ve bilime dair tüm derslerin soyut bir şekilde yalnızca yazıyla aktarılmasından vezgeçmemiz ve yazılı ödevler yerine eğitimi görev ve uygulama temelli pratikler üzerinden yürütmemiz gerekiyor. Bunun yanında sabit ve yerleşik ders kitapları yerine verilen konular konusunda öğrencileri serbest bırakmamız ve istedikleri kaynaktan yararlanmalarını sağlamamız gerekiyor. Bu, öğrencilerin neye eğiliminin ve yeteneğinin olduğunu belirlemek açısından büyük önem taşıyor.

Tüm bunlar, ileride çok daha verimli ve çok daha zeki bir neslin ortaya çıkmasını sağlayarak çok daha güzel bir dünya yaratmamızı mümkün kılabilir...

Çocuklar; her biri farklı yeteneklere, meraklara ve ilgi alanlarına sahiptir. Bu sebeple standart bir birey yetiştirme amacı güden mevcut eğitim sisteminden sıyrılarak herkesin olduğu kişiyi keşfetmesini sağlamak, gezegenimizin geleceği için çok faydalı olacaktır. Çocukların bireysel eğitimini geçtiğimiz aylarda ön plana alan Norveç, bu konuda ilk adımı atmış görünüyor. Umuyoruz ki diğer ülkeler de bu değişimi benimseyerek daha güzel bir geleceğe doğru ilerlememize yardımcı olurlar...

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
YORUMLAR
31.03.2017

atatürk zamanın en büyük eğitim adamı dewey'i ülkeyi getirmiş ve onunla uzun uzun konuşmuştur. ola ki bir ihtimal olsa da günümüzde yaşasa idi rahmetli, muhakkak bu herifi ülkeye getirirdi.

Pasif Kullanıcı
31.03.2017

Her yere imam hatip acmaya ve bilimsel gelismeleri öğrenmek için arapcayi zorunlu ders yapmaya devam bizimkilerin kafasına göre.

31.03.2017

Ayrıca tüm yaşıt çocukların aynı zeka seviyesinde olması mümkün değil yaşa göre değil zeka seviyesine göre eğitim verilmeli bu konuda hata yapan sadece biz değiliz tüm dünya böyle

TÜM YORUMLARI OKU (11)