Geçtiğimiz Son Birkaç Günden Ülkemin Tuhaf Halleri

Birkaç gün içerisinde ülkemde tuhafıma giden üç olay yaşandı.

Önce deprem tatbikatından başlayayım:

Bence bu bir deprem tatbikatı değil, mobil iletişim hatları tatbikatı idi. Deprem uyarı tatbikatı için depremi önceden haber verebilen sistemlere sahip olmak gerekir. Pek çok ülke depremi 30-40 saniye öncesinden tespit edip, depremden önce bu tür uygulamaları devreye sokabilecek sistemlere sahip. Depremden önceki 30-40 saniye gerçekten çok değerli ve yeterli bir süredir. Böyle bir sisteminiz yoksa deprem anında yapacağınız uyarının da pek kıymeti olmaz.

Deprem tatbikatını, ‘çök, kapan, tutun’ ile konumlandırmak oldukça yetersizidir. Deprem anında ve sonrasında vatandaşların toplanacağı yerlere hızla ulaşmaları daha çok önemlidir. Ülkemizde kaç aile gitmesi gereken deprem toplanma alanlarını biliyor? 

Deprem toplanma alanlarındaki tatbikat da ayrı bir sorun. Bu alanlar sadece ayakta toplanma alanı olarak düşünülmemeli; buralara barınma çadırları, sahra hastaneleri ve aşevleri gibi çadır ve prefabrik mekanlar kurulması gerekir. Bu işten sorumlu AFAD, Kızılay, askeriye, belediye gibi kurumların yapacağı deprem tatbikatı, mobil telefon uyarı tatbikatından daha değerlidir. 

Mobil uyarı tatbikatına dönersek; o da başarılı olamadı. Belirtilen saatte, aynı anda herkese uyarı ulaşmadı. Pek çok kişiye belirtilen saatten çok sonra mesaj ulaştı. Deprem anında herkes yakınlarını arayacak olduğundan, o anki mobil arama trafiği, tatbikat anındaki trafiğin çok üstüne çıkacaktır. 

Bu trafiği kaldıramayan mobil ağ şebekeleri muhtemelen deprem anında çökecekler.

İkinci tuhaf olay Taksim’deki terör saldırısından yaşandı:

Olaydan hemen sonra sosyal medya ağları ve internet yavaşlatıldı. Bu oldukça ilkel ve anti demokratik bir uygulamadır. Alenen halkın haberleşme özgürlüğünün ortadan kaldırılmasıdır. 

Amaç yanlış ve provokatif bilgi yayılmasını önlemekse, devlet kurumları doğru bilgileri anında paylaşarak, yanlış ve provokatif bilgileri etkisizleştirir, ilgili devlet kurumları da bu tür bilgileri yayınlayanları tespit eder ve gerekli cezaları verir. Yasaklamak, yavaşlatmak buna çözüm olmaz. Zaten sosyal medya kullanıcılarının önemli bir kısmı VPN vasıtasıyla kullanımlarına devam ettiler. 

Daha önce de Gezi olayları esnasında uygulanan bu ilkel uygulamanın bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.

Üçüncü tuhaf olay da yine Taksim’deki terör saldırısıyla ilgili:

Saldırıdan sonra bir Twitter kullanıcısı, 'İmamoğlu’nun İstiklal'e yerleştirdiği banklar olmasa terörist bombayı oraya koyamazdı' mealinde bir paylaşım yapıyor. Bu paylaşımdan sonra ise İstanbul Valiliği güvenlik amacıyla bankların ve saksıların kaldırılması kararı alıyor. İBB ise bu karar uyarınca bankları ve beton saksıları kaldırıyor. 

Saksılarda da koca koca ağaçlar var. Doğal olarak onlar da sökülüyor. İBB sökülen ağaçları başka park ve bahçelere dikeceğini ilan etmiş. Çocukluğumun ve gençliğimin Beyoğlu'sunda ıhlamur ağaçları vardı; mis gibi kokardı cadde. 

Bu durumda, koruma amaçlı olarak İstanbul’un diğer semtlerindeki bütün bankları ve saksıları sökmek mi gerekiyor? Peki ya ağaçlar? Tüm kalabalık semtlerdeki ağaçları da sökecek miyiz?

Ya da böyle bir önlem neden daha önce Valiliğin ve emniyet güçlerinin aklına gelmiyor? O banklar olmasa, teröristin bombayı başka bir yere koyamayacağı varsayımı da çok tuhafıma gitti.

Maalesef her gün yeni bir tuhaf uygulamaya alıştırılıyoruz…

Instagram

Popüler İçerikler

Yapay Zekaya Vergi Geldi: ChatGPT Üyeliklerine KDV Zammına Tepki Yağdı
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Trabzonspor Derbisi Öncesi Kritik Açıklamalar!
TÜİK, Ekim Ayı Enflasyonunu Açıkladı: Yıllık 48,58'e Geriledi! Kira Zam Oranı da Belli Oldu
YORUMLAR
15.11.2022

interneti kısıtlamaları çok saçma😔

Kısıtlama haricinde bir gariplik yok. Bilgi kirliliği vs dense bile hiç bilgi alamamak daha kötü bir durum

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ