Geçmişten Günümüze Büyük Tartışmalara Neden Olan Fahişeliğin Şaşırtan Tarihi

Günümüzde dünyanın bazı bölgelerinde tabu ve yasadışı olarak, kimilerinde ise denetim altında ve yasal kabul ediliyor fahişelik... Peki fahişelik nasıl ortaya çıktı ve tarih boyunca nasıl bir dönüşüm yaşadı? Hangi faktörler fahişeliği kutsal bir meslek olmaktan ahlaksız bir pratiğe evriltti? Fahişeliğin tarihini, elimden geldiğince keyifli anlatmaya çalışacağım.

İnsanlığın, kültürün olduğu her dönemde ve her medeniyette fuhuş izlerine rastlanıyor.

Fuhuşun, bilinen ilk izlerine Mezopotamya’da rastlanıyor. Şaşırdık mı? Eh, insanlık tarihine dair iyi ve kötü kabul edilen ne varsa neredeyse tamamına yakını Mezopotamya’dan çıktığı için pek şaşırmadık herhâlde.

İşin ilginç kısmı, Mezopotamya’nın bilinen ilk büyük uygarlığı Sümerler’de fuhuş, dini bir pratik olarak ortaya çıkıyor. Sümer toplumunda fuhuşun, Göğün Fahişesi şeklinde de adlandırılan Aşk ve Savaş Tanrıçası Inanna(o zamanlar tabii “savaşma seviş” yok, “savaş ve seviş” varmış)’ya adanan ve Cennet Evleri denilen tapınaklarda başladığı öne sürülüyor.

Inanna, aynı zamanda bereket tanrıçası olduğu için bu tapınakların büyük bölümü Fırat ve Dicle nehirleri arasında bulunuyor.

Bunu da tarihin ilk bilinen tarihçisi Herodot’tan öğreniyoruz. Bu tapınaklarda barınan ve tanrıçaya hizmet eden fahişeler aynı zamanda Inanna rahibeleriydi. Inanna’nın hizmetkarlarının ziyaretçileri ise genellikle çiftçilerdi. Çiftçiler rahibelerle belli bir bedel karşılığında, rahibelerin kutsal bedenlerinin sahip olduğu güçle Inanna’yla doğrudan iletişime geçerek onun bereketinden faydalanmak istiyorlardı. Yani para karşılığı rahibelerle sevişiyorlardı.

(Burada iki küçük parantez açılabilir: Birincisi, bereketin doğrudan kadın bedeni ile ilişkilendirilmesi, kadın bedeni ve kadın bedeni üzerinden cinselliğin bugünün tam tersi şekilde kutsallaştırılması. İkincisi ise bu pratiğin bugünkü üfürükçü hoca kavramına inanılmaz benzerliği.)

Fakat bu pratikler zamanla tapınakların doğum, doğum kontrol ve cinsellikle ilgili önemli eğitim merkezleri olmasını sağladı.

Rahibeler, cinsellikle ilgili uzman hemşire ve seks terapisti görevi görüyordu. Bunun yanında hasat ve ekim zamanları, tanrıçanın bereketini kutsamak için kralların baş rahibelerle seviştiği ritüeller de düzenleniyordu. Bir anlamda örgütlenmiş cinsellik toplumsal hayatın her yerindeydi ve toplum düzenini sağlamanın faydalı bir aracıydı.

Antik dönemde fahişeliğin izine Gılgamış Destanı gibi edebi eserlerde de rastlamak mümkün. Destanda bahsi geçen Harimtular hem tapınaklarda hem de sokaklarda çalışan alt sınıf fahişelerdi. Ayrıca destanda Gılgamış’ın hasmı Enkidu’yu alt etmesinde de önemli rol oynarlar. Fakat Harimtu'nun Enkidu’yu aşk ve bedeni hakkında eğiterek alt etmesi, tabiri caizse, gerçekten destansıdır. Bazı tarihçiler, vahşi Enkidu’yu evcilleştiren Harimtu'yu medeniyetin bir sembolü şeklinde yorumlar.

Tüm bu batıl ve mitolojik hikayesinden soyutlandığında ise, Antik Ortadoğu kültüründe fahişeliğin ve fuhuşun, toplumsal hayatta çok önemli düzen kurucu/koruyucu bir yeri olduğu söylenebilir.

Babil Kralı, insanlık tarihinin ilk yasa koyucusu olarak tanıdığımız Hammurabi, fahişeleri dul kadınlarla aynı toplumsal statüde sınıflandırdı.

Ortadoğu’da durum böyleyken Batı medeniyetinin beşiği Antik Yunan’da da benzer pratiklere rastlanıyordu.

Herodot, Fırat ve Dicle arasındaki Cennet Evleri’ni ne kadar garipsediğini not almış olsa da aynı dönemde Yunanistan’daki Afrodit tapınaklarında Hieroduli adı verilen kutsal köleler bulunuyordu. Antik Yunan medeniyetinde fahişeliğin ve fuhuşun devlet tarafından örgütlenmesi ise Solon ile başladı. Atina’da fahişelerin artmasıyla şehirde düzenli bir ordu kuracak ekonomik gelir, fuhuş sektörüne -bilindiği kadarıyla- tarihte ilk kez vergi koyan Solon sayesinde sağlandı.

Uzun lafın kısası, yakın coğrafya antik kültüründe toplumsal hayatı ve sınıfsal ilişkileri düzenlemede fuhuşun önemli bir rolü vardı denilebilir. Peki ne zaman ve hangi sebeplerle bu algı ve yaklaşım değişti? Neden fuhuş toplumsal düzeni sağlayan araçlardan biri olmaktan çıkıp marjinalleştirildi?

Günümüzde dünyanın kimi bölgelerinde tabu ve yasadışı, kimilerinde ise denetime tabi ve yasal.

Bu bölümde ise fahişeliğin bir uçtan diğer uca, kutsallıktan lanetlenmeye doğru giden hikayesine kısa bir bakış atacağız.

Ne oldu? Toplum yapısında ne değişti?

Daha doğru bir şekilde ifade etmek gerekirse: “Güç dengeleri nasıl değişti de fahişelik kutsanmamaya ve hatta lanetlenmeye başladı?”

Aslında bu soruya verilebilecek en kısa cevap “tek tanrılı inançların ortaya çıkması ve yayılmasıyla beraber pagan inançlara ait ne varsa toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldığı için fahişelik de lanetlenmeye başlandı.”

Zachary Fanni, Pure Sophistry‘de fuhuşun kısa tarihini anlattığı yazısında bu soruyu cevaplarken, özellikle Batı’daki dini fanatiklerin güçlenmesi yüzünden fuhuşun lanetlenmeye başladığına değiniyor. Geçimini hayvancılıkla sağlayan Sami göçebeleri (Araplar, İbraniler, Maltalılar, Aramiler, Süryaniler…) tek erkek tanrı figürünün doğmasına aracı olan kültürü ile panteist, yerleşik hayata geçen ve tarım ile geçinip toprağın bereketini kadın bedeni ile ilişkilendiren toplumların kültür çatışmasından galip çıkan bir topluluk oluyor. Bu nedenle Samiler’in baskın kültürünün panteist ve paganistleri asimile etmesi, sindirmesi gerektiğinden dolayı o kültüre ait lanetlenen şeylerden fahişelik de payını alıyor. Aslında bunun etkilerini bugün de yaşamaya devam ediyoruz.

Bugün, tam olarak neden olduğu bile bilinmeden, dogmatik bir bağnazlıkla fahişelerin, siyaseten doğru bir tabirle seks işçilerinin, hem toplumsal hayattan hem de ekonomiden dışlanmasının temelleri bu zamanlara dayanıyor.

Gündüz Vassaf‘ın Tarihi Yargılıyorum kitabında bahsettiği gibi “tarih kazananlar tarafından geleceğe dönük ve geçmişe doğru” yazıldığı için Samiler'in kültürel üstünlüğü mutlak gerçek, hakikat gibi tarih yazımında yerini alıyor.

Yaratılış Kitabı‘nda (ilk İncil) fuhuşla ilgili ilk bölüm, Yahuda‘nın, oğlu Er‘le evlendirmek için Tamar‘ın başlık parasını ödediği 38. bölüm.

Hikâyenin kendisi gerçekten bugün TV’lerde, sinemada izlediğimiz aşk entrikalarını solda sıfır bırakacak cinsten. Hikayenin bir noktasında Yahuda, dul kalan Tamar’ı yüzünde peçe olduğu için fahişe sanıyor… Ve üstüne bir türlü hamile kalamayan kadını hamile bırakmayı da beceriyor. Tamar kendisini hamile bırakan adamın Yahuda olduğunu kanıtlayınca yakılmaktan kurtuluyor. Bununla birlikte fahişelik sayesinde sorunun kendisinde değil Yahuda’nın oğullarında olduğunu da ispatlıyor.

Bu hikayeye göre, kadının üretkenliği (özellikle erkek çocuk doğurması) onun toplumsal statüsünü de belirliyor.

Tarihi belgeler de Kenan‘da (bugünkü Filistin sınırlarının da dahil olduğu bölge) gayriresmî ilişkilerle, başlık parası geleneğinin yaygın olduğunu gösteriyor. Fakat bir kavmin onuru o kavmin kadınlarının üretkenliği ve sadakati ile ölçüldüğü için genellikle, sadece yabancı fahişelerin çalışması tolere ediliyordu. Bu yüzden Sami fahişeler genellikle ailelerinden, özellikle erkek fertlerden uzakta ve onların hiç tanımadığı erkeklerle (belki kadınlarla da) çalışıyordu.

Kenan çevresinde panteist ve paganist inanışlara ait tapınakların çoğalmasıyla seks ticareti gittikçe yoğunlaştı.

Bu nedenle fuhuş aşağılık, ahlaksız ve yozlaşmış kabul edilmeye başlandı. Samilerin en büyük düşmanlarından biri ise Kral Ahab‘ın, şehvet düşkünü tasvir edilen eşi Kraliçe Jezebel‘di. Hikayeye göre antik tanrılar Baal ve Aşera‘nın kendisini kutsadığına inanan Jezebel, Samiler'e savaş açtı fakat kaybetti. Daha sonra tüm organize dinlerin (semavi dinler olarak da geçer) peygamberleri, genç erkekleri baştan çıkaran fahişeleri, kendi inançlarının yayılmasına engel teşkil ettiği için ''Sukkubus'' (bir tür dişi şeytan) benzetmesi ile kınadılar.

Kutsal fahişelere en ağır darbeyi ise Roma İmparatoru Konstantin vurdu.

Roma’nın Mezopotamya’yı işgali sırasında tapınakları (Cennet Evleri) yakan ve yıkan Konstantin yerine Hristiyan inancının yayılması için yeni tapınaklar inşa ettirdi.

Uzun lafın kısası, fahişeliğin lanetlenmesi tek tanrılı inanışların, göçebe ve işgal kültürünün üstünlüğünden (burada kesinlikle ahlaki ya da toplumsal bir üstünlükten bahsetmiyorum, yanlış anlaşılma olmasın), ve bu kültürlerin eski ve kendilerine yabancı kültürlere ait geleneklere karşı düzenledikleri şeytanın işi propagandalarından kaynaklanıyor.

Popüler İçerikler

Mike Tyson Kaybetti: Tarihi Mike Tyson - Jake Paul Maçında Neler Oldu?
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
YORUMLAR
23.04.2017

Arkadaşın saçmalıklarını özet geçeyim, "Tanrı yok, dinler yalan, fahişelere tapın."

23.04.2017

Bunu anlayabilmek için kaç şişe devirdin arkadaşım benim de ihtiyacım var da bu kafaya?

Medeniyeti başlatan samiler zaten.Genetik yapısı BAE ile uyuşuyor Sümerlerin. Akadlar Babilliler Asurlar zaten sami.Bunlar ilk medeniyetler.Göçebe hayvancı kültür medeniyet başlarken yok ztn ... Yerleşke hayvancı kültür medeniyeti başlatıyor.Yani çölde su kaynakları etrafında toplanan hayvancılar tarım yapıyorlar.Böylelikle samilerin işgal tezi çürüdü. Hem anaerkillikten ataerkilliğe geçiş Sümerlerde oluyor.(gılgamış destanı ataerkilliğin mit olarak en iyi örneği) Yani kültürel üstünlük işareti.Panteist,mitracılık,yahudilik,hristiyanlık,islamiyet ataerkil kültürün yansımaları.Zaten dünyada direk kültürel üstünlük kurmuş en yaygın hafızasallar. Medeniyeti son 1000 yılda görmüş avcı toplayıcı anaerkil kuzeylilerin ,çöl toplumlarının 8000 yılllık yaygın hafızasallarını ve kültürlerini çekememe durumu diyebiliriz buna.

24.04.2017

fahişeliğin anlamı daha başka bence ..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ