Sevgili Cem Bey,
Öncelikle selam eder, mizahınızın gölgesinde biraz soluklanmak isterim. Zira dünyamız hâlâ trajikomik bir sahne ve siz, bu sahnede kahkahalarla oynayan bir başrolsünüz. İnsanlar, söylediklerinizin üstüne gülüyor ama alt metni okuyabiliyorlar mı, emin değilim. Ben de kendi zamanımda benzer bir şüphe içindeydim; yazdıklarım gerçekten anlaşılıyor muydu, yoksa sadece kelimelerin ahengi mi hoşlarına gidiyordu? Siz, sahneye çıkıp insanları güldürüyorsunuz. Ben ise daktilonun başında, insanların üzerine kahkaha yerine ironi düşürdüm. Ama Cem Bey, ironi de bazen en komik şaka gibi acıtıyor, değil mi?
Gelelim günümüze… Sizin sosyal medya serüvenlerinizi duyuyorum. Attığınız her tweet bir taş gibi atılıyor ama gülmek için mi, yoksa başınıza bela açmak için mi, işte o kısmı kestiremiyorum. Benim zamanımda sansür, ağır bürokratik işlemlerle yapılırdı. Şimdi herkesin parmaklarının ucunda… İnsan, kendisini kendi eliyle sansürlüyor. Ne büyük lüks!
Filmlerinizden bahsetmeden olmaz. Gora, Arog, Karakomik Filmler… Mizahın ve zekânın birleştiği bu eserler, bana içinde biraz ‘Tutunamayanlar’ barındırıyormuş gibi geliyor. Cem Bey, siz de biraz tutunamıyor gibisiniz. Sanki zamanın içinden geçiyorsunuz ama bir ayağınız hep eskide kalıyor. Eskiye özlem duyan bir adamın, geleceğin mizahını yapması ne büyük çelişki! Benim ‘Tutunamayanlar’ımın içinde gizlenen trajediyi, siz de şakanın içine ustalıkla saklıyorsunuz.
Eleştirmeden olmaz, biliyorsunuz. Bazı gösterilerinizde halkın biraz fazlaca hoşuna giden, zekâdan çok popülerliğe yaslanan espriler duyuyorum. Ama size bir sır vereyim mi? Ben de zaman zaman düşündüm, acaba halkın hoşuna gidecek biraz ‘basit’ bir kitap mı yazsam diye. Ama sonra dedim ki, “Oğuz, herkes gibi olmak senin neyine?” Siz de öyle yapın Cem Bey. Kolay mizahın cazibesine kapılmadan, kendinize has ironinizle devam edin.
Son olarak, şu aşk konularınıza gelirsek… Cem Bey, bence siz âşık olmayı seviyorsunuz ama aşkın kendisini fazla ciddiye almıyorsunuz. Benim kahramanlarım gibi biraz melankoliye batmanızı öneririm. Belki bir gün, bir gösterinizde “Aşk acısı çekmiş Cem Yılmaz” diye bir karakter oynarsınız. O gün gelirse, eminim salon biraz daha hüzünle gülecektir.
Kendinize iyi bakın. Beni unutmamanız ne güzel. Mizahınız bol, ironiniz keskin, kafanız ise her daim bulutların arasında olsun.
Sevgiler, Oğuz Atay
Oğuz Atay "Türkiye 'nin Ruhu " nu yazacaktı....olmadı...başkalarından bekliyoruz....
Bana uzun bir kelime söyle olric ! " -Unutmak efendimiz... +Bu kelime 7 harf yalnız olric. -Ama bir ömür sürüyor efendimiz ! "