19. yüzyılın sonunda yaşayan bir kadının normal bir gününü hayal edelim. Şehirlerde yaşayan kadınlar hemşirelik, tramvay şefliği, daktiloculuk yapıyor ve fabrikalarda sekreter olarak çalışıyordu. Kırsal alanda yaşayanlar ise büyük baş hayvanlarla ilgileniyor ve tarlalarda çalışıyorlardı.
Sıkı çalışma, kavurucu güneş, sık doğum yapma ve güçsüz ilaçlar kadınların sağlığını olumsuz etkledi ve 30'lu yaşlarında yaşlı görünmeye başlarlardı. Etnograf Olga Semenova Tyan-Shanskaya, Doğu Avrupa'dan gelen insanların kültürünü inceledi ve köylerde yaşayan kadınları şöyle anlatıyor:
“Köylülerin güzellik görüşleri oldukça primitif. Kadınlar 15-16 yaşlarında çok iyi görünüyorlar (16 yaşından sonra bedenleri sıkı çalışma nedeniyle değişiyor). Bir kadın ne kadar erken evlenirse, o kadar çabuk tükenir.”
evlilikler sağlam olduğu için değil kadının maddi özgürlüğü olmadığı için boşanma yoktu.şu an cok fazla boşanmalar.evet.çünkü maddi gücü olan kadın mal erkeğe katlanmak zorunda olmadığının bilincinde.eskiden dayak yiyip susuyorlarmış.çocuğu bilinçsizlikten doğuruyorlarmış.hayvanlar daha değerliymiş
ATATÜRK KADINLARI AYAKLARIN ALTINDAN ALDI BAŞLARIN ÜSTÜNE KOYDU ŞİMDİ DİNCİ YOBAZLAR TEKRAR KADINLARI AYAKLAR ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR. BAŞARAMAYACAKSINIZZZ
Bu ülkede kadınla mutlulugu 1938'e kadar bir nebze yaşadı. O tarihten sonra karanlık bulutlar üstümüze geri çullandı.