Moda, güzellik ve makyaj kavramları her ne kadar çağımızın trendi gibi görünse de aslında tarihi baya eskilere dayanıyor. Popüler güzellik ve moda trendlerinden bazılarına tarihe dönüp baktığınızda güzelliğin acı verici olduğunu görebilirsiniz. Tarih boyunca uzanan tuhaf ve acı veren güzellik trendlerine birlikte göz atalım 👇
Ayak bağlama, 10. yüzyılda Çin'de en popüler uygulamalardan biriydi. Bu uygulama çoğunlukla üst sınıf dansçılar tarafından dans ederken kendilerini daha zarif göstermek için kullanılırdı. Kısa süre sonra diğer üst sınıf toplumlar tarafından statü sembolü olarak benimsendi. Viktorya dönemi İngiltere'sinde ince bir bel ne kadar önemliyse Çin'de küçük bir ayağa sahip olmak da aynı derecede önemliydi. Çünkü her ikisi de kadının zarafetini temsil ediyordu.
Farklı ayak boyutları farklı anlamlara sahipti ve bir kadının ayağı ne kadar küçükse arzu edilirliği o oranda artıyordu. Ayakları en küçük olan kadınlar 'altın nilüferler', orta olanlar 'gümüş nilüferler', diğerlerine kıyasla daha büyük olanlar ise 'demir nilüferler' olarak adlandırılıyordu. Bir altın nilüfer, yorucu işlerde çalışamayacak kadar değerli bir kadını ifade ediyordu.
Anneler, kızları üzerindeki bağlama sürecini iki yaşından itibaren sekiz yaşına gelene kadar başlatırdı. Anneler ayak parmaklarını katlar ve mümkün olduğu kadar sıkı bağlarlardı. Genç kızları ayakları küçülene ya da deyim yerindeyse deforme olana kadar sakat bırakırlardı. İlerleyen yaşla birlikte bu kadınlar hayatlarının geri kalanında yürümekte zorlanır ve bazıları yürüyemez hale gelirdi.
Kardashian ailesi sağ olsun günümüzde korsenin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak korselerin tarihi MÖ 1600'lerdeki Minos sanatına kadar uzanıyor. Korse, memeyi açıkta bırakan bir dış giysi olarak algılanıyordu. İnsanlar korseyi, güzelleşmek ve tevazuyu arttırmak için kullanıldılar.
Evlendikten sonra, damat her bağcığı yavaş ve dikkatli bir şekilde çözerek nefsini kontrol etmeyi öğrenirdi. 18. ve 19. yüzyıllarda korse kullanan kadınların ciğer kapasiteleri kısıtlandığı için sık sık bayılırlardı.
Japonya'da diş karartma uygulaması Heian döneminden (794–1185) öncesine kadar uzanıyor. Bu gelenek, 15 yaşını dolduran veya ergenliğe giren bir çocuk için bir kutlamaydı. Sebzelerden sirke ve tanik asit ile iyice karıştırılmış demir asetat ve demir dolgulardan yapılmış kanemizu adı verilen bir solüsyon dişleri karartmak için dişlere uygulanırdı.
Diş karartma, öncelikle yaşlılıkta dişleri korumak ve diş çürümesi gibi diş problemlerini önlemek için yapıldı. Aynı zamanda olgunluğun, güzelliğin ve medeniyetin bir işareti olarak kabul edildi. Dişlerin karartması ve törpülenmesi Avrupalı kaşifler tarafından onaylanmadı ve bu nedenle bu uygulama Güneydoğu Asya'daki etnik gruplar arasında varlığını sürdürdü.
1880'lerde ve 1900'lerin başındaki kadınlar, kilo vermek için tenya yiyorlardı! Louise Foxcroft, Calories and Corsets: A History of Dieting adlı kitabında şöyle yazdı:
“Bu diyeti yapanlar genellikle hap şeklinde bulunan sığır tenya kistlerini yutarlardı. Bu uygulamanın altında yatan teori ise şuydu; bağırsakta olgunlaşan tenyalar oradaki besinleri yiyecek ve diyet yapan kişiyi zayıflatacaktı. Bu durum ishal ve kusma gibi etkilere yol açacağı için kişi ister istemez kilo verirdi.'
Bu süre zarfındaki reklamlar, hapları ve tenya kistlerini kullanmaya teşvik etti. Şiddetli kusma ve ishal gibi yan etkilerin yanı sıra tenya hapları genellikle bağırsak ve rektal sorunlarla sonuçlandı. Bazı durumlarda menenjit ve epilepsi gibi önemli sonuçlar da doğurdu.
İtalya'da kadınlar, ölümcül itüzümü olarak da adlandırılan belladonna adlı bir zehir kullanılırlardı. Türkçede güzelavrat otu olarak bilinen belladonna, en tehlikeli bitkisel zehirlerden biridir. O zamanlar iri göz bebekleri güzellik olarak kabul ediliyordu. Bu yüzden de kadınlar gözlerine belladonna damlatırlardı. Bu uygulama yüzünden birçok kadın bulanık görme ve odaklanamama gibi sorunlar yaşadı. Hatta bazı kadınlar kör oldu!
18. yüzyıl Avrupa'sında, bembeyaz soluk bir ten hem güzelliğin hem de zenginliğin bir sembolüydü. Bu yüzden o zamanlarda beyaz bir yüz pudrası popüler oldu ve birçok kadın beyaz bir ten görünümü elde etmek ve lekeleri kapatmak için kullandı. Bu beyaz toz, o zamanlar tüm sivilceleri, yara izlelerini ve lekeleri kapatan kurşun bazlı bir fondötendi. Bazı kadınlar sirke ve beyaz kurşunun zehirli bir karışımı olan 'ceruse' kullandı.
Aşırı kurşun kullanımı genellikle beyin şişmesine, felce ve en kötü organ yetmezliğine yol açar. Birçok erkek ve kadın da bu makyaj malzemesini kullandıkları için öldü.
Boyun halkısı uygulaması, Afrika'da ve Asya'nın bazı bölgelerinde oldukça yaygındı. Uzun ve güzel bir boyun, zenginliğin ve iyi bir atadan gelindiğinin göstergesiydi. Beş yaşından itibaren kız çocuklarına boyun halkaları takılmaya başlanırdı. Zaman içerisinde kadınlar boyunlarına o kadar fazla halka taktı ve boyunlarını gerdi ki bu halkalar çıkarıldığında kadınlar ölüyordu.
Sizce en ilginç güzellik uygulaması hangisi? Yorumlarda buluşalım!
güzellik uğruna çekilen ızdıraplar erkekler görün kadınların güzel ve çekici olmak için çektiği acıları ve ızdırapları
Hepsi ahmak bence