Hepimizin eğlenmek için yaptığı aktiviteler mutlaka vardır ancak bunları hiç duymadığınıza eminiz! Geçmişte insanların eğlenmek için yaptığı, her biri birbirinden şok edici hobi ve aktiviteler için sizi aşağıya alalım. 👇
Hepimizin eğlenmek için yaptığı aktiviteler mutlaka vardır ancak bunları hiç duymadığınıza eminiz! Geçmişte insanların eğlenmek için yaptığı, her biri birbirinden şok edici hobi ve aktiviteler için sizi aşağıya alalım. 👇
Birinci Bull Run Muharebesi, iç savaşlar arasında en bilinen savaşlardandı. Amerikalılar da bu savaşı bizzat izlemek için alanda piknik yapıyordu! İzlemeye giden Amerikalılar bu kadar kanlı bir sahneye şahit olacağını düşünmemişti ve büyük ihtimalle bu yüzden aileleriyle gidip bir savaş izlemenin eğlenceli olacağını düşündüler. Union ve Confederate Kuvvetleri arasında gerçekleşen bu savaşta halk, Union'ların kazanacağını düşünüyordu ve bu yüzden de rahatça savaşı izleyebiliyorlardı ancak Union'un yenildiğini fark ettiklerinde ortalık tam bir kaos alanına dönüştü. Canlarını kurtarmak için evlerine koşan halk, bir daha böyle bir şeye asla yeltenmemiş tabii.
Bu hobi, 1886'da bir gazetede 4 yaşındaki bir kızın sadece elindeki morluktan öldüğünü bildiren bir yazının yayınlanması ve insanların sergilenen kızı görmeye gitmesiyle başladı. 19. yüzyılın sonlarına doğru morg, Parislilerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri ve dönemin en popüler eğlence merkezi haline geldi. Cesetler herkese teşhir edilirdi ve bu birkaç gün sürerdi. İnsanlar neredeyse bir hafta boyunca sergilenen cesetleri görmek için kelimenin tam anlamıyla morga akın ederdi. Hatta Avrupa'ya gelenler bile büyük bir cazibe merkezi olduğu için Paris'teki morgu ziyaret etmeden dönmüyordu.
Mısır, İngiltere'nin oldukça ilgisini çeken bir ülkeydi. Bu sebeple zenginler, insan mumyalarını getirtiyor ve mumya açma partisi yapıyordu! Yalnızca etkili ve yeterince önemli olduğu düşünülen kişiler bu partiye davet alırdı ve ardından seyirciyi eğlendirmek için de mumya açılırdı. Ünlü cerrah Thomas Pettigrew, tüm meraklı arkadaşları için düzenli olarak mumya açma partileri düzenlerdi. Son mumya açma partisi ise 1908'de Manchester'da Margaret Murray tarafından yapıldı.
Bu tür tahnitçilikte, binek hayvanları ya insan gibi giydirilir ya da insanların yaptığı aktiviteleri yapıyormuş gibi gösterilerek evde sergilenirdi. Walter Potter, kroket oynayan kedi yavrularından, okuldaki yazı tahtasına yazı yazan tavşanlara kadar, çeşitli sahneler yaratan en tanınmış antropomorfik tahnitçilerden biriydi.
Piknik yapmak için çok az park, bahçe ve müze olduğundan, Viktorya döneminin birçok Amerikalısı piknik için mezarlıkları tercih ediyordu. ABD'de ikamet eden bazı kişiler için yerel mezarlık, park ile neredeyse aynı şeydi. İnsanlar öğle yemeğini paketler ve mezar taşları arasında piknik yapardı. Daha sonra avlanmaya gider veya arazide at arabası yarışları yapılırdı. Mezarlıklar bir süre sonra o kadar yoğun kullanılmaya başlandı ki, Brooklyn'deki Green-Wood Mezarlığı ve Cambridge, Massachusetts'teki Mount Auburn Mezarlığı gibi en ünlü yerlerin bazılarında ziyaretçilere rehber kitaplar bile dağıtıldı.
İnsan saçını sanatta ve mücevherde kullanmak Eski Mısır'a kadar uzansa da, uygulama Viktoryalılar ile zirveye ulaştı. Saç tutamları yüzüklere, kolyelere, iğnelere ve saat kordonuna bile koyuluyordu. Yani günümüzdeki arkadaşlık bileklikleri o dönem sevilen bir kişiden alınan saç ile yapılıyordu. Vefat eden bir yakından alınan saçlar ise kayıp acısıyla başa çıkmaya çalışanlar için acılarını hafifletmesi amacıyla bir hatıra haline getirilirdi.
Trendi başlatan adam, Alvin Kelly adlı bir Hollywood dublörüydü. 1930 yazında, 20 bin kadar insan, Kelly'nin Atlantic City'de 49 gün boyunca 68 metre yükseklikte bir bayrak direğinin üzerinde yemek yediğini, uyuduğunu ve tıraş olduğunu izlemeye geldi. Aynı yaz, ülkenin dört bir yanından çocukların ellerinden geldiğince uzun süre ağaçta kalmaya çalıştıkları bir ağaçta oturma yarışması düzenlendi ve Güney Kaliforniya'daki bir gencin 1320 saat sürdüğü bildirildi. Bu eğlence o yazdan sonra büyük ölçüde azaldı ancak tamamen ortadan kalkmadı. 1933'te Richard Blandy, Chicago Dünya Fuarı'nda bir bayrak direğinin üzerinde tam 77 gün kaldı ve rekor kırdı.
19. yüzyılda, eğreltiotu ateşi İngiltere'yi kasıp kavuruyordu. Bu durum o kadar yaygınlaşmıştı ki, olaya resmi bir isim bile verildi: pteridomania. Bu fenomenin başlangıcı ise 1829'da Nathaniel Bagshaw Ward adlı bir İngiliz botanikçinin bitkileri cam kutularda (bugün teraryum olarak bilinen) yetiştirmeye başlamasıyla başladı. Çok geçmeden, ülkenin dört bir yanındaki Viktoryalılar da kendi evlerinde yetiştirmek için eğrelti otu toplamaya başladılar. Bu hobi özellikle kadınlar arasında popülerdi çünkü dışarı çıkmalarına bir olanak sağlıyordu.
Harika içerik teşekkürler