Geçmişine Bir Düş Gibi Bakmayı Öğren

Tek günah vardır o da tutunmak özdeşleşmek yani yeni olana izin vermemektir.

Allah ise her an yeni bir tecellide yeni bir yaratımdadır. Yaşam bilinçle yeniyi yeniden tecrübe edip hikmetle yaşama sanatıdır. Arı gibi her çiçekten alabilmeli ancak onu bal yani ilim ve irfana dönüştürebilmelisin. 

Arının zehri hem balı ineğin ise sütü ve fışkısı vardır. 

İnsan da alayı illiyinden esfesli safiline kadar genişleyen ve kesintisiz akan bir nehirdir. 

Her gün yeni ve sana sunulan bir fırsattır. Saftır tazedir senin içindir. Allah’ın cömertliğini hesap edemezsin. Ancak yeni günü eskisi gibi yaşar tekrara düşersen gelişemez ve cehennemin karanlık dehliz ve katılıkları içinde kalırsın. Katılaşan günler ve seneler zihin labirentinin duvarları olur. Hali hazırda zaten bunu içindesin ve mekanizmayı anla ve nasıl yol alacağını anlarsın.

Cennet veya cehennem varacağın menzilin ötesinde bulunduğun durumun adıdır.

“Durmak devrilmenin bir öncesidir” der Hz. Ali ve hareket bereketi doğurur. 

Hayat bir akıştır, harekettir. Çocukluktan gençliğe oradan yaşlılığa ve ahirete uzanan nice menziller dar ve kaygan geçitler var. İman bilinç ve hüsnü zan ile güven içinde yol alabilmenin adıdır. 

Allah karşı en değerli ibadette de ona hüsnü zan beslemendir. O her durumda seni seviyor senin için bundan şüphen olmasın ancak şımaranları sevmez bunu unutma.

İlahi olana kavuşmak için tüm geçmişini bir düşten ibaret gör. Bununla başla. Geçmişine gözünün önünde akan incelikli bir filim gibi bakabilirsen, onun bir düş bir rüya olduğunu kavrarsın. Hakikatinde sen geçmişinin içinde onun bir parçası değil onun dışındasın. Sadece özdeşleştiğin tutunduğun ve yeniye açık olmadığın yani özgürlükten korktuğun için yaşamdan yani kendinden uzaklaşırsın. Kendine yani özüne yabancılaşmanın din dilindeki adı cinlenmek psikolojideki adı ise şizofreni Metafizikte ise obsesyon etki teshirat altında kalmaktır.  

O kişinin yıkıcı söz ve eleştirilerini veya sevgilinin ihanetini bir anı bir kabus gibi görebiliyorsan tüm yaşamında aslında bir rüyadan ibaret olduğunu anlarsın ve beden zihin yapın dahi bu rüyanın içindedir. 

İnsan bedeni gizemli bir sistemdir. Bilincin duyular aracılığı ile dışarı akarsa madde olarak algılanır ve bilincin duyular olmadan içeri akarsa madde olmayan imgeler dünyası olarak algılanır. Dış ve iç her iki dünyada senin algıdır. Bu ikisi arasında algılayan açısından ayrım yoktur. Bilenler için gerçek bir ve kesintisizdir. Dışarıdan bakınca böyle içeriden bakınca da öyle görünür algılayan ise tektir. Ve her ne görüyorsan gözler ile görmezsin; gören göz olsa idi rüya da göremezdin. Rüyayı gözlerinle görmezsin tıpkı dünyayı gözlerine göremediğin gibi.

Gözler aracılığı ile bakarsın ama gören gözlerin değildir. Gözler sadece görenin dışarı açılan penceresidir. Gözler penceredir ve gören gözlerin değil göz penceresinden bakandır. Gözlerini kaparsan bu sefere dışarının imgelerini resimlerini içeride görürsün buna simge denir. Gerçekte gören duyularının arkasında olandır ve gören duyular aracılığı ile bu dünyaya çıkar ve duyularını kapatırsan gören içeride kalır. Ölümden sonra bile görmeye duymaya devam edersin ancak bu boyuttaki gibi değil rüyadaki gibi.

Bütün mesele göreni görebilmek yani kendini bilmektir. Görenedir görene köre ne?

Göreni görebilir, duyanı işitebilirsen aniden eş zamanlı olarak hem kendinin hem de var oluşun farkına varırsın. Çünkü sen ve varoluş iki ayrı varlık değildir. İnsanın bunu fark etmesi için zihnin putlarını yani yanılsamasını aşması onun nasıl çalıştığını anlaması gereklidir. 

Geçerler dünyadan ve Ukbadan daim derler Hu hu…

Kendini geçmişin yüklerinden kurtar. Lut’un karısı gibi arkana yani geçmişine takılı kalma. Gör anla ve devam et, tutunma aksi takdirde tuz buz olur dağılırsın dağılmak şirktir bölünmektir. 

Hayat bütündür gelişmektir. Yaşam geçmişin tekrarı değil zihnin en saf hali olarak yaşanmalı. İki günü eşit olan ziyandadır. 

Eğer çocukluğunu bir düş gibi görebilirsen, yaşlılığında, geleceğinde bir düş olur. Tüm yaşamına rüya içinde rüya olarak bakabilirsin. Bu bir farkındalık çalışmasıdır buradan başlayabilirsin. Neticesi uyanmaktır. 

Rüyaya uyananlar kitabımızı oku. 

Yol almak ve yolda olmak istiyorsan kendini bil ve geçmişini gözlemle yani onun tanığı ol. Geçmişin psikolojik etkisinden La ilkesi ile kendini kopar ondan ayrıl tanık ol ve aynı şekilde geleceğine bak ve geleceğin hakkında her ne hayal ediyorsan onu da gözlemle. Geleceğinde geçmişin gibi bir düş olarak görebil. Sen geçmiş ve gelecek yani iki düş arasındaki bir düşünceden ibaretsin. Dikkat et düşünceler hep dışarıdan gelir bir düşünce geldiğinde nereden geldiğini fark et. Sana mı ait geçmişine mi? 

Düşünceler bulutlar gibidir. Düşüncelerinde takılı kalma sorgula değerlendir düşüneni fark et. Sen düşünceler değil onları düşünen fark edensin. Sen rollerin değil aktörsün. Sen giydiğin elbise değil elbiseyi giyensin. Elbiseler sana dışardan gelir giyinen ise hep içeridedir gizlidir. Tıpkı merkez ve çeper gibi. 

Varoluşumuzun iki tabakası var. Yapma dünyası ve olma dünyası. Yapma dünyası çeperdir rollerindir olma dünyası ise aktördür merkezdir. Olursan rollerini de doğru oynar zevk edersin. Çeperde çalışmaya başla onun ilke ve yasalarını etki ve tepkilerini anlamaya çözümlemeye devam et. Tıpkı oyun oynar gibi ciddileşmeden ciddileş. Özdeşleşmeden özdeşleş böylece öğrenirsin. Ve ne yaparsan yap sonuçta hep kendinle kalıyorsun bunu fark et. İsa Musa, Firavun veya Haman rolünü oynuyorsun. Bir öylesin bir böylesin. Tüm dikkatini özüne merkeze düşünene odakla unutma fark et sonuçta tek başına geldin tek başına gidiyorsun. Mal mülk evlat hepsi bir açından yalan ve hepsi bir açından gerçek. Yaptığın tüm eylemler çeperde devam eder ancak merkezdeki saf benliğin ilk gün ki gibi tazedir. Bu anlayışın merkezinden bakabilir ve eylemine devam edersen tüm yaşamın bir drama bir rüya halini alır. Rolüne devam eden ancak merkezdeki boşluğa odaklanmış bir aktör olursun. Merkezi unutur, rolüne odaklanırsan kendini ıskalar ve kendini yaptığın zannedersin. O zaman rolünü doğru oynayamaz onu dahi kaybeder zevk alamazsın. 

Genelde insanlar bir yaşamı olduğunu zanneder. Halbuki tüm yaşam yaptığın rollerden ibarettir. Bazen evlat bazen sevgili bazen anne baba olursun, bazen bomboş hissedersin, sen iç içe benliklerin toplamısın ancak merkezin derin bir boşluktur ve tüm roller bu boşluk merkezi etrafında tavaf eder. 72 milleri bir görmeyen insan değildir demiş Yunus Emre. Sende 72 rol alem bir olmuş ancak birbiri ile çatışmada. Toplum sana zihin verir koşullar kültür ve gelenekleri töreleri verir ve merkezi bilmiyorsan hiçbiri seni tatmin etmez. Bir ayağın kıblede sabit diğer ayağın ise çeperde rollerde olmalı ve rollerin konusunda çok ciddi olursan aklını yitirirsin. Sorunlar rollerini çok ciddiye almandan kaynaklanır.  Merkezi kaybedersen kalp krizi geçirsin. Hayat bir imtihan gelişim ve dönüşüm sürecidir ve şimdilik böylesi bir durumsun. Rollerin öğretici geliştirici ve geçicidir. Bunlar yapman gerekenlerdir olman gereken ise aktör olduğunu anlaman ve tanıklıkla birlikte olmandır. Tanık bilinç ölümsüzdür. 

Gece uykuda gördüğünün rüya olduğunu anlarsan rüyan bitmez onu bilinçle yönetirsin aşarsın bilinç altına ait değil derin bilgilere ait vizyonlar ilhamlar alırsın. Bilenler için bu dünya yönetilmesi gereken rüyadan başka bir şey değildir ve insanlar uykudadır rüya görürler ancak gördüklerinin farkında değildirler. Bilenler bu dünya rüyasını bilinçle yaşar. 

Gece gördüğün düş ile özdeşleşirsin. Seni kovalayan köpek gerçektir tıpkı kaçışının gibi ancak yataktasındır farkında değilsindir. Sabah olup uyandığında gördüğünün rüya olduğunu anlarsın gerçek değilmiş dersin.

Ve gündüz gördüklerin dahi bir rüyadır ölmeden önce ölenler bunu bilir ölürken bunun anlarsın ancak geç kalmışsındır. Rüyalar asla bitmez.

Çocuklar rüya ile gerçek arasındaki farkı bilmezler uyandıklarında bile rüyanın etkisinden çıkmaları zaman alır ve sen şu anda geçmişin olan yaşam rüyasının içinde geleceğini inşa ediyorsun. 

Geçmişinin içine girmeden tanıkta kalarak onunla özdeşleşmeden uzak durup ona sadece bakabilirsen geçmişin bir düş halini alacak ve tanık olarak kalacaksın. Bu hayat gerçektir düş değildir deriz ancak nihai olan tanıktan bakarsan geçmiş ve geleceğin bir düş halini alır. Tüm tanımlar zihinden yıldız gibi kayar ve asıl olan boşlukla karşılaşırsın sonrasında düşlerin bile gerçek olur. Dağlar dağ nehirler nehir denizler deniz olur sen gerçek olursun. 

Instagram

Facebook

YouTube

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi