Kan donduran cinayetler ve vahşet antik zamanda olsa bile bizi ürkütmeye yetiyor. Kafatası ezilmiş etnik arındırma kurbanlarından, kabilenin kaybolan oğullarına... bu karanlık hikayeleri sizler için Listverse'den derledik.
Kan donduran cinayetler ve vahşet antik zamanda olsa bile bizi ürkütmeye yetiyor. Kafatası ezilmiş etnik arındırma kurbanlarından, kabilenin kaybolan oğullarına... bu karanlık hikayeleri sizler için Listverse'den derledik.
Arkeologlar Kuzey Irak'taki Zagros Dağları'nda cinayete kurban gitmiş neandertal bir insan kalıntısı buldulular. Adını Shanidar 3 koydukları bu ceset, 40-50 yaşlarında bir erkeğe aitti ve 9.kaburgasına aldığı bir darbe yarası yüzünden ölmüştü. Yontma Taş Devri silahlarını keçi ve domuz kadavralarında test eden uzmanlar, Shanidar'ın yarasının hafif bir atış mızrağından kaynaklandığını tespit etti. Fakat böyle bir silah neandertaller tarafından kullanılmıyordu. Birinci derecede şüpheli? Modern İnsan. Daha da korkunç bir keşif, Güney Fransa'da neandertal insanlarla yemek için öldürülmüş geyik iskeletlerinde aynı darbelerin bulunmasıydı. Modern insanın neandertalleri yediğinin kanıtları su yüzüne çıktı. Ayrıca çene kemiklerindeki kırılmalar da uzmanlara neandertallerin dillerinin kesildiğini gösteriyordu. Belki de diller o dönemde tüketilen lezzetli bir yiyecekti.
La Brea katran çukurları Los Angeles'da bulunan yaklaşık 100 asfalt havuzundan oluşuyor. 40000 yıllık tarih boyunca bu çukurlar bir çok kurban aldı. Kaplanlar, mamutlar, kurtlar... Fakat en can alıcı ise 1914 yılında çukurdan çıkarılan La Brea'lı bir kadın cesediydi. 9000 yıl önce yaşamış olduğu tespit edilen kadının kafatasında çatlaklar vardı ve çenesi kırılmıştı. Ayrıca kafatasında bir telik bulunuyordu ve delik keskin olmayan bir cisimle aldığı darbe yüzünden oluşmuştu. Bazı teoriler kadının başka bir yerde öldürülüp buraya atıldığını iddia ediyor. Farklı bir bakışa göre ise La Brea'lı bu kadın bu katran çukuruna seremoni şeklinde ve sevgi dolu bir törenle bırakıldı.
Almanya'nın Herxheim şehrinde yapılan kazılar bize 7000 yıl öncesinin kapılarını aralamış oldu. Kazılarda büyük yapılar, çömlekler ve yamyamlık kurbanları ortaya çıktı. 10'dan fazla bireyde et kesme ve kemikten ayırma tekniklerinde görülen kesme ve sıyırma izleri bulunuyordu. Bazı kemiklerde ısırık izleri vardı, bazılarında ise iliklerin de yenmesi için kemikler kırılmıştı. Daha birçok bu tip işaret barındıran kurbanların çiğ olarak mı pişirilerek mi yendiklerinin kesin bir kanıtı bulunamamış olsa da ateş üzerinde çevirilerek pişirilmiş olacakları yönünde kanıtlar ağır basıyor. Fakat çok net görülen bir şey vardı ki kurbanların tamamı çok fazla darbe almıştı. Bazılarının yüzleri dağıtılmıştı. Peki bunlar savaşta mı ölmüştü? Törenlerle yamyamlık ritüelleri mi yapılmıştı? Almanya'nın bu dönemde tarımsal bir çöküşe uğradığını bilen arkeologlar insan eti yeniyor olması fikrini çok mantıklı görüyorlar.
2003 yılında İrlanda'nın County Meath bölgesinde, 2300 yıllık bir erkek cesedine rastlandı. Ceset vücuduna 5 tane balta darbesi alarak bir cinayete kurban gitmişti. Bu darbelerden biri kafasına, üçü göğsüne isabet etmiş ayrıca burun bölgesi tamamen paramparça olmuştu. Kurban bulunduğu bataklığa atılmadan önce ayrıca göğüs uçları da kesilip alınmıştı. Bataklıklığın elverişli ortamı sayesinde mumyalanmış kadar iyi saklanan cesedin, dini bir törenle öldürüldüğünü söylemek mümkün. Adamın saçlarında bulunan İspanya ve Fransa'dan getirilmiş yağ kalıntıları ve sebze ağırlıklı sağlıklı beslenmiş olması onun daha zengin biri olduğunu kanıtlıyordu. O dönemde İrlanda'da, kralın göğüs ucunu emmek ona duyulan saygı ve itaati gösteriyordu. Yani bu ceset muhtemelen başarısız bir kral ya da kral adayına ait olabilirdi.
Kuzey Peru'da arkeologlar Moche uygarlığından kalma bir mezar buldular. Mezarda 100'den fazla vahşice katledilmiş insan bedeni kalıntısı vardı. Bu mezarda yaşananlar apaçık bir vahşetti çünkü bu bedenlerin canlı canlı derisi yüzülmüş, kanları akıtılmış, kafaları kesilmiş ve vahşi hayvanların yemesi için orada bırakılmışlardı. Moche Peru'de İnka'dan bir önce gelen uygarlıktı ve ileri inşaa teknikleri ve resimleri bulunuyordu. Öte yandan bu resimler çok daha karanlık bir yüzü de ortaya çıkarıyordu. Oldukça vahşi sahneler içeren resimlerde, düşmanların gülünç duruma düşürüldüğü, işkence edildiği ve infaz edildiği görülüyordu. Bu bedenler üzerinde yapılan araştırmalara göre hepsi birer Moche'ydi fakat farklı bölgelerden geliyorlardı. Bir teoriye göre bu kişiler savaşıyor ve kaybedenler vahşice infaz edilerek bir törenle kurban ediliyordu.
2010 yılında İngiltere'de Vindolanda bölgesinde Roma İmparatorluğu döneminden bir çocuk iskeleti bulundu. Önce köpek zannedilen bu iskelet 10 yaşında bir çocuğa aitti ve cinsiyeti tespit edilemiyordu. Fakat bu çocuğun gömülme işlemi tamamen Roma kanunlarına aykırıydı çünkü bu dönemde naaşın yakılması veya yerleşim yerlerinden uzağa gömülmesi kuralı çok katıydı; cesedin saklanması ise bir suçtu. Uzmanlar bunu bir cinayet göstergesi olarak değerlendirdiler çünkü hem ölüm sebebi kafaya alınan bir darbe gibi görünüyordu hem de cesedin kafatası hariç bütün parçaları oldukça sağlam kalmıştı. Fakat ilerleyen zamandaki çalışma çok daha ilginç gerçekler ortaya çıkardı. Çocuk o bölgeden değildi. Diş minesine yapılan izotop analizi sonucunda Akdeniz'li olduğu ortaya çıkmıştı. Bir asker miydi ya da bir köle? Bu gizli saklı defnedilme muhtemelen asla tam olarak çözülemeyecek.
Baltık Denizi'nde bulunan Oland Adası'ndaki 5. yy'dan kalma bir hisara yapılan kazı çalışması buzul döneminden bir sahneyi ortaya çıkardı. Uzmanların İsveç Pompei'si diye takma isim verdikleri bu lokasyonda volkanik tozlar değil dehşetin artıkları vardı. Günümüze kadar 10 iskelet ve etrafa yayılmış kalıntılar bulundu. En önde gelen teori; bu hirasın kundaklandığı ve burada yaşayanların bir katliama uğradığı yönünde. Çünkü bu dönemde İskandinavya'da ölüler yakılıyordu ama Oland'da bulunan bu bedenler gömülmemişlerdi bile. Muhtemelen ölülerle ilgilenecek hayatta kalan kimse olmamıştı. Bu noktada konu biraz daha karmaşık bir hale geliyor çünkü bu vahşi katliamı kim yaptıysa değerli eşyaları, mücevherleri çalmamıştı. Peki tek amaçları ölüm saçmak mıydı? Neden? Muhtemelen Roma İmparatorluğu ve İskandinavlar'ın arasındaki çekişme bu savaşa sebep olmuştu. Uzmanlara göre bu lokasyonun günümüze kadar bozulmadan gelmiş olmasının sebebi ise muhtemelen orada bir lanet olduğu sanılmasıydı.
1964 yılında Sacramento Nehri'nin kıyısında bir çiftçi içinde üç erkek bedeninin bulunduğu bir toplu mezar keşfetti. Ölüm tarihleri yaklaşık 1500 yıl öncesine kadar gidiyordu. Her birinde oldukça büyük fiziksel travma izleri görmek mümkündü. Birinin kaburgalarında 7 adet ok bulundu, diğer ikisinin ise omurgalarına gömülü halde kesici alet uçları vardı. Vücutlar oraya gelişigüzel atılmıştı ve mezarda herhangi değerli bir eşya yoktu. Uzmanlara göre o zamanın Kaliforniya'sında alan çatışmaları oldukça vahşi oluyordu. Fakat bu üç bedenin dişlerinde yapılan izotop analizinde bulundukları lokasyonda doğdukları fakat hayatlarının büyük bir kısmını nehrin kuzeyinde geçirdikleri ortaya çıktı. Yani acvı toplayıcı toplum bizim sandığımızdan çok daha fazla yer değiştirebiliyor muydu? Bu üç kayıp oğul geri döndüklerinde kendi evlerinde neden vahşice öldürüldüler?
Antik Maya şehri olan Cancuen'de 2005 yılında yapılan kazı çalışmalarında uzun süre boyunca terk edilmiş kutsal havuzlarda ve sığ mezarlarda 50'den fazla iskelet bulundu. Kurbanlar cinayet ve vücut uzuvlarının kesilmesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Kafaların ve boyunlarına aldıkları balta darbeleriyle uzuvları kesilmişti ve kadın,erkek, çocuk ayrımı yapılmamıştı. Aslında yalnızca insanlar değil bütün bir şehir yerle bir edilmişti. Bütün bunlara rağmen katiller kurbanlarının güzel görünmesini istediler; kurbanlar güzle kıyafetler, aksesuarlarla birlikte gömülmüşlerdi. Bu tür bir harap etme girişiminin Maya uygarlığından başkalarının oraya geldiğini gösteriyor. Maya'nın çöküşünün sinyallerini verse de bu cinayeti işleyenlerin kim olduğu hala bir sır perdesinin ardında.
New Mexico'nun ıssız bir noktasındaki kanyonda etnik arındırma cinayetiyle kurban edilmiş 7 tane iskelet bulundu. Bu iskeletler Gallina kabilesi yerlilerine aitti. Bulunan bedenlerin tamamının sonu oldukça hazin olmuştu. Aralarında 2 yaşında bir çocuk bulunuyordu ve kafatası ezilmişti. Bazı bedenlerin ise boyunları o kadar büyük bir güçle kırılmıştı ki kafatasları omuzlarından içeri doğru girmişti. Gallina kültürü kuzeybatı New Mexico'sunda 1100 ve 1275 yılları arasında var oldu. Peki burada soyları tükenen Gallina'ya kim neden bu şekilde vahşice saldırıyordu? 100'den az sayıda kalıntı bulunmuştu ve hemen hemen hepsi cinayet kurbanıydı. Bölgede yaşanan kuraklık oradaki hayat koşullarını zorlaştırmıştı ve hayatta kalmak için muhtemelen savaşmak gerekiyordu. Muhtemelen Gallina kabilesi artık dışlanmıştı ve orada istenmiyordu; hatta bu uğursuzluklara onların sebep olduğuna bile inanılıyor olabilirdi.
Bu Gallina Kabilesi sırrında bir başka bilinmeyen de, kabile üyelerinin kafalarının arkasının düz oluşu. Bilim insanları bu düzlüğün bebeklik çağında oluştuğunu tespit ettiler. Bu düzlük beşikte sallanmaktan, anne sırtında bir tahtada taşınmaktan mı kaynaklanıyordu? Yoksa Gallina Kabilesi ile birlikte yok olup gitmiş kabilesel bir adetten mi?
7. resim korkunç
insan her daim vahşi