Bu saatler arasında karanlıkta çekilen kaliteli bir uyku, vücudunuzda melatonin hormonunun salgılanmasına sebep oluyor. Gece uyumayınca bu hormonu çok az salgılıyorsunuz.
Gece salgılanan melatonin, sabah saatlerinde gün ışığına maruz kaldığınız anda serotonine dönüşüyor. Melatoninin, mutluluk hormonu olan serotoninin ham maddesi olduğunu söyleyebiliriz. Hatta gaza gelip mutluluğun ham maddesi olduğunu dahi söyleyebiliriz.
Gece uyumanız gereken saatte uyanıksanız vücudunuz melatonin eksikliği çeker. Bu da huzursuzluğa, mutsuzluğa yol açar. Şöyle ilginç bir istatistik de var; intihar vakaları melatoninin en çok salgılandığı saatler gece 2 ve 4 arası gerçekleşirmiş.
Mesela gündüz vakti evinizde karanlık bir ortam yaratabildiniz, odada zerre ışık yok. Melatonin bunu yiyor mu? Elbette yemiyor. Kendi bünyenizi kandırıp gece vakti dışında vücudunuzun melatonin salgılamasını sağlayamıyorsunuz. Biyolojik saate bağlı olarak salgılanıyor. Biyolojik saatinize aykırı bir uyku düzeninde ısrar ederseniz de mutsuz ve yorgun hissetmeniz kaçınılmaz.
Çünkü mutlu hissetmek için serotonine, serotonin için de melatonine, melatonin için de iyi bir uykuya ihtiyacınız var.
Yapılan birçok araştırmaya göre melatonin, çeşitli tümör çeşitlerinin büyümesini engelliyor. Görme engellilerin daha az kansere yakalanmasının nedeninin de kolayca melatonin salgılayabilmeleri olduğu düşünülüyor.
Öyle bir hormon ki melatonin; saç dökülmesini engelliyor, göz sağlığına iyi geliyor, bağışıklık sistemini düzenliyor, vücuttaki iltihaplanmayı azaltıyor.
Düzenli bir gece uykusunun insan sağlığına olan olumlu etkileri küçümsenecek gibi değil açıkçası...
Peki siz gece hangi saatler arasında uyuyorsunuz, sizce yeteri kadar melatonin salgılıyor musunuz?