Günümüzde geçmişin çeşitli yönlerine bir pencere açan arkeolojik keşifler bazen geçmişin korkutucu yönlerine de ışık tutar. Hadi bugün sizler için derlediğimiz içerikte bu uyku kaçıran arkeolojik keşifleri inceleyelim...👇
Günümüzde geçmişin çeşitli yönlerine bir pencere açan arkeolojik keşifler bazen geçmişin korkutucu yönlerine de ışık tutar. Hadi bugün sizler için derlediğimiz içerikte bu uyku kaçıran arkeolojik keşifleri inceleyelim...👇
İrlanda'daki Bon Secours Anne ve Bebek Evi, evlenmemiş annelere ve bebeklerine bakım vaat eden devlet tarafından işletilen bir kurumdu. Fakat, kapalı perdeler ardında bakim evinde kalanlar kötü koşullar ve istismar içinde yaşıyordu. Artan şüphelen sonrası yapılan bir araştırmada, 800'den fazla çocuğun bulunduğu isimsiz mezarlara keşfedildi.
Kanada hükümeti tarafından finanse edilen yatılı okullar, 19. ve 20.Yüzyıllarından sonlarına kadar birçok yerli çocuğu barındırdı ve eğitti. Bu okullarda sayısız kötü muameleye uğrayan çocukların kültürel kimlikleri silinmeye çalışıldı. Batı Kanada'daki okullarda 1.300'den fazla izsiz mezar bulunması, bu kurumların çocuklara karşı etnik arındırma uygulandığı gerçeğini ortaya çıkardı.
Ekvador'un Salango adasında, arkeologlar Guangala kültürüne ait olduğu düşünülen yaklaşık M.Ö 100'lü yıllara ait gömü höyüklerini kazarken, bebek kalıntılarına rastladılar. Bu bebeklerin başlarında diğer çocukların kafataslarından yapılmış miğferler bulundu. Bu bebeklerin neden bu şekilde gömüldüğü kesin olarak bilinmese bile, muhtemelen çocukları korumak için kullanıldığı düşünülüyor.
1999 yılında, Şili ve Arjantin sınırı yakınlarındaki And dağlarındaki Llullaillaco zirvesinde 3 adet 500 yıllık çocuk mumyalar keşfedildi. Bu mumyalar soğuk hava şartları sayesinde mükemmel bir şekilde kalmayı başardı. Çocuklar arasında en büyükleri olan 13 yaşındaki bir kızın üzerinde yapılan incelemeler sonucu bu çocukların kurban edilmeden önce kahve ve alkolle uyuşturulduğu ortaya çıkarıldı.
Jamestown, İngiltere'nin Kuzey Amerika'daki ilk kalıcı yerleşkesiydi. Fakat hastalık ve açlık yüzünden bu nerdeyse başarısız olacaktı, özellikle de 1609 ve 1610 yılları arasında 'Açlık Zamanı' olarak bilinen bir dönemde koloni için yiyecek bulmak zorlaştığı için nüfusun büyük bir kısmı hayatlarını yitirdi. Geri kalanlar da hayatta kalmak için insanlar da dahil olmak üzere buldukları her şeyi yediler.
İskelet gölü olarak bilinen Roopkund gölünde 1942 yılında 800'e kadar iskelet bulundu. Bu iskeletlerin M.Ö 850'li yıllardan kaldığını bilinse de yapılan sayısız araştırmanın ardından hala bu kadar iskeletin neden bu gölde bulunduğunun gizemi ortaya çıkmış değil.
Alçak rakımlarda bulunan bataklıklar, sağladıkları nemli ve serin şartlar sayesinde cesetleri son derece iyi bir halde korumuşlardır. Yüzyıllar boyu arkeologlar bataklıklarda sayısız bedenler bulamışlardır ve bataklıkların bedenleri koruması sayesinde bu kişilerin hayatlarını nasıl kaybettiklerini kolay bir şekilde oraya çıkarabilmişlerdir. 'Lindow Man' için bu korkunç bir ölüm olmuştur, arkeologlar ölmeden önce bu kişinin boynundan bıçaklandığını sonra da boynunun kırıldığını keşfetmişlerdir.
2015 yılınca yapılan bir keşifte 600'den fazla insan kafatasından oluşan bir kule keşfedildi. Çocuklar da dahil olmak üzere 600'den fazla kafatasından yapılmış kulenin amacı tanrılara yapılan bir kurban ritüeli olduğu öğrenildi. Savaş ve yağmur için yapılan bu ritüelin Aztek dinini daha iyi anlamamızda büyük bir rolü bulunuyor.
İngiltere'de arkeologların keşfettiği bir mezarlıkta gladiator olabilecek erkeklerin kalıntıları bulundu. Bulunan 80 iskeletin tamamının kafaları kesilmiş bir şekilde gömülü olmaları bu kişilerin gladiator olabilecekleri düşüncelerini ortaya çıkardı. Neden kafaları kesilmiş olduğu hala bir gizem olarak kalsa da yapılan araştırmalar sonucu bu kişilerin günümüz Suriye'sinden getirildiği öğrenildi.
Bir mezarlıkta yapılan kazılarda insan kalıntıları yanında orak ve taş bulundu, bu kalıntıların vampir gömülerine ait olduğunu işaret ediyor. Tabii ki bu gömülü kişiler gerçekten de vampir değillerdi fakat çağla birlikte gelen korku ve endişeler sonucu bu bireyler açlık ve kıtlığa sebep oldukları için vampir olarak suçlanmışlardı ve öldürülmüşlerdi.
1991'de Alman turistler, yanlışlıkla Ötzi adlı eski bir insanın kalıntılarını buldu. Dondurucu hava koşulları sayesinde Ötzi'nin cesedi iyi bir şekilde korunmuştu. M.Ö 3300 civarında yaşamış olan Ötzi'nin cildinde 61 tane dövme bulunuyor. Yapılan sayısız araştırma sonrası Ötzi'nin, ava çıkmışken arkadan okla öldürüldü öğrenildi ancak katil ve nedeni hala bilinmiyor.
Geniş ölçüde yapılan araştırmalar sonra dünyanın en eski tapınağı olarak kabul edilen Göbekli tepe tapınağı hala kafalarda sorular oluşturuyor. 11,000 yıl önce inşa edilen bu yapı kimler tarafından ve ne için yapıldı soruları hala cevapsız bir şekilde durmaktadır.