O anlattıkça zabitan heyeti dinler. Adana'nın ne kadar rütbelisi varsa bu kunduracı onbaşının sözünü kesmez. Karşısında da oturmazlar. Lider yetiştirilenlerin lider doğana bir yerde saygılı olması da böyle insanın içine çok işleyen bir manzaradır. Sanki bütün o üniformaların, maskelerin ardında askerliğin daha antik koduna şahit olmak gibidir bu. Nihayetinde askerlik kahramanlık mesleğidir. Arada gerçek kahraman da görürsünüz. Bu onbaşı gibi.
Bilahare Doğankent Karakolu hemen tadilata girer, dört makineli tüfek bir zırhlı araç ile takviye edilir. Astsubay yerine bir de üsteğmen atanır ve kahraman onbaşı önünde kalan 90 günlük askerliğini yapmaz. Hemen o gün terhise hak kazanır. Kendisine, verildiğini çok nadir gördüğüm kırmızı tezkere yazılır ve bunu 6. Kolordu Komutanı Korgeneral bizzat eliyle, takdirnamesiyle beraber imzalar.
Bu onbaşıların çoğunlukta olduğu bir ordu yaratmak yerine onları kırmızı tezkerelerle eve erken gönderip yola katırlarla devam etmek de sanırsam bize has bir ironidir.
Türk'ün başı dara düştüğünde, her daim bir Gökbörü liderlik eder... İzmirli Onbaşı da tam olarak bu tanıma uygun olmuş... Boğazım düğümlendi!
Size tavsiyem Osman Pamukoğlu'nun "Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok" isimli kitabını okumanız. Görev süresi içinde neler olduğunu, askerlerimizin nasıl savaştığını, nasıl kahramanlık örneği gösterdiklerini, neden bunca şehit verdiğimizi açık açık yazmıştır. Mutlaka okuyun.
tıpkı Atatürk gibi o da ülke elden gidecekken bir anda şahlandırmıştır askerleri