'2 buçuk trilyonluk evim yerle yeksan oldu. Onlar beni çok zedeliyor, yaralıyor. Ortada kaldık. Büyük eşyaları zor zekat kurtardık. Biz kendi imkanlarımızla oraya buraya çırpınıyoruz. Stadyumun orada ‘gençlik merkezi’ diye bir yer kurulmuş, 'O gençlik merkezinde yardım var.' dediler. Geçenlerde abim, abimin eşi, ben gittik oraya bizi resmen Suriyelilerden daha alt sınıf gördüler. 'Defolun çıkın buraya kim girdirdi sizi.' dediler. Tabii ki zedeliyor bunlar bizi çok zedeliyor, yaralıyor. Biz de tepkimizi gösterdik. Biz de bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Yani orada şu anda o stadyumun oradaki konteynerde 6 bin kişilik konteyner kent kurulmuş, 4 bin kişisi tamamen Suriyeli, 2 bin kişi bu mahalle fakir bir mahalle, mahalleden gitmişler. Suriyeli çocuklara her türlü imkan var. Bizim çocuklarımızı oraya koymuyorlar. Eğlendirmeye götürmek istiyoruz, psikolojileri çocuklarımızın çok bozuk. Oraya kabul edilmiyoruz, alınmıyoruz. İmkanları da oradan buradan, vatandaşımız, halk. Allah vatandaşımızdan binlerce kez razı olsun. Vatandaşımız gerçekten bize çok büyük yardımda bulundu. Birebir elden getirip bize yardımlarını yaptılar. Hafta sonu pazar günleri Antep’ten vatandaşlar kendi imkanlarıyla, kendi araçlarıyla geliyorlar. Yemek yapıp getiriyorlar, koliler getiriyorlar. Biz onlarla ayaktayız şu an, biz ne AFAD’dan ne Kızılay’dan ne devletin herhangi bir kurumundan hiçbir yardım görmedik.'